Hüseyin Çimşir için; "Sabredin" demiştik!

Trabzonspor camiası, devre arasını Ünal Karaman'ın ayrılışı ile ilgili tartışmaların gölgesinde geçirdiği için, ligde ve kupada ikinci yarının ilk maçları kulüp için ister istemez "kaderi tayin edecek" kadar önemli idi.

Tabidir ki, kaderinin tayin edileceği ilk kişi de formasını giydiği, yardımcı hoca olarak da emek verdiği bordo-mavili takımın teknik direktörlük koltuğuna 40 yaşında oturan Hüseyin Çimşir olacaktı, olmalıydı.

Ama, özellikle futbolcu formasını giymiş ama, futbol yazarı olmayı becerememelerine rağmen kendilerine gazetelerde sütun, televizyonlarda ekran tahsis edilmiş olanlardan bir çoğu tek kelime ile "Hüseyin bu işi beceremez" diye öylesine ahkâm kesmişlerdi ki!

Oysa bu ara dönemde bizim de aklımızdan başarılı olma kadar olamama ihtimali de aynı ölçüde geçmesine rağmen; "doğmamış çocuğa don biçmenin doğru olmadığı" gerçeğinden hareketle, "Hüseyin Çimşir için sabredin" başlığı altında gerekçelerimizi sıralamıştık.

Çünkü, Nasrettin Hoca'ya, "Dağın ardındaki köye kaç saatte gidebilirim?" diye soran adama önce "Yürü bakayım", sonra da "3 saatte gidersin" diye seslenmesinin ardındaki gerçeğin, adamın nasıl ve ne kadar hızla yürüdüğünü görmek ve ondan sonra değerlendirmek olduğunu bilmek insan aklı ve iradesi gereğidir.

***

Kupada Denizlispor'u 2-0 yenip, ardından da Kasımpaşa'ya yarım düzine golü sıralayan Trabzonsporlu futbolcular Hüseyin Çimsir ile ilgili ben diyeyim "endişeleri", siz söyleyin "negatif beklentileri" bir kenara koymada en büyük adımı attılar. Hani denir ya; "Genelde bir iş nasıl başlar ise öyle gider" diye!

Ama Kasımpaşa maçı ile ilgili bu "don biçme uzmanları"nın bazılarının yazdıklarına yine göz attığım da, "Sonuç iyi ama…" diye başlayıp, oynanan futbolu, "ortada takım oyunu yok" gerekçesiyle eleştirdiklerini görünce, ister istemez; "Bunlar tedaviye cevap vermeyen takımından" diye düşünmedim değil!

Öyle ya; Sörloth 3 golle hayatında ilk kez Hat Trick yapmış, Nwakkaeme 2 gol atıp asistlere devam etmiş, sağ bek Pereria sağ açık gibi gol pası vermeyi sürdürmüş, Obi Mikel kendine gelmeye başlamış, Ndiaye takıma hemen adapte olmuş, Kamil, Novak'ı kenarda oturtmuş, Sosa'nın virtüözlüğü had safhaya ulaşmış…

***

Bunlar yetmemiş, Abdulkadir Parmak, Serkan Asan ve Doğan Erdoğan kulübeden, Hüseyin Çimşir'in tercih ve talimatları ile çıkıp oynadıkları süre zarfında güzel futbola ve sonuca had safhada katkı sağlamışlar…

Daha ne olacak idi?

Hele hele maçı tribünlerde veya televizyon başında izleyenlerin Serkan Asan oyuna girmek için soyunduğu bir sırada "sağbeke koyacak" diye tahminler yürüttüğü bir sırada, oyuncuyu Hüseyin Hoca'nın ofansa yönelik kullanması yok mu?

Ve de Serkan'ın yaptığı müthiş işler! Bu bile, maçın sonucu ne olursa olsun tek başına Hüseyin Çimşir adına olumlu puan için yeterlidir.

Haa; tabi ki bunun bir istikrar içinde sürmesi halinde genel değerlendirmeyi yapmamız gerekir. Eee, onun için de görmek, yaşamak gerekmeyecek mi?

Sabredeceğiz, göreceğiz.

Aceleye gerek yok.

Perşembe Denizlispor, Pazartesi Malatyaspor maçları bizi bekliyor.

Benim endişelerim azalıyor.

Bundan sonrasının daha iyi olacağını tahmin ediyorum.

 

Yazarın Diğer Yazıları