Bir cevap ve bir teşekkür

21 Ocak 2008 tarihli, “Muharrem ayı ve Aşure günü” başlıklı yazımızda, “Hz. Ali bir namaz ehlidir ve son nefesini namaz kılarken vermiştir. Hacı Bektaş Velî de bir namaz ehlidir”  dedikten sonra, “Kerbelâ’da 57 yaşında şehit olan Hz. Hüseyin(r.a.) Efendimiz kıldığı namazlardan sadece iki rekâtını bize hediye etse, biz ömür boyu kıldığımız namazları kendisine hediye ederiz”  ifadesini kullanmıştık.

Bize:

“- Size bunu söyleten nedir?”
Deniyor.

Yani, “Hz. Hüseyin(r.a.)’in iki rekat namazı karşılığı insan bir ömür kıldığı namazı niye verir?”  demek isteniyor.

Böyle düşünenlerin Hz.Hüseyin(r.a.) Efendimizin, Hz. Peygamber(s.a.v)’in torunu ve Hz. Ali(r.a.) Efendimizin oğlu olduğunu hatırlamasını isteriz. Yine böyle düşünenlerin Hz. Hüseyin Efendimiz’in çocukluğundan son nefesine kadar hayatını okumalarını öneririz. Dememiz şu ki, ben veya bizler Hz. Hüseyin Efendimizin kıldığı farz, sünnet ve nafile namazların tamamının Allah(c.c.) katında kabul olunduğundan zerre şüphesi olmayan ve fakat  kendi kıldığımız bütün namazların kabul olunduğundan şüphesi bulunan kullarız. Öyleyse biz Hz. Hüseyin’in iki rekât namazı karşılığı bütün namazlarımızdan vazgeçmekle aslında ne yapmış oluyoruz, tabii ki, iki altın lira karşılığı bir sepet kalp paradan vazgeçmiş oluyoruz. Kastedilen budur.

Peki bunun bir dayanağı var mıdır?

Elbette vardır..

Prof. Dr. İbrahim Canan’ın hazırladığı  “Kütüb-i Sitte/ Muhtasarı Tercüme ve şerhi(Akçağ Yayınları)” ’nin 9. cildinin  “Gece Namazı” bölümü, sayfa 305’te:

“Cenab-ı Hak, Peygamberinin diliyle şu vaatte bulunmaktadır:

‘- Kim uykusundan uyanırken Rabbinin tevhidini söyler, mülkün O’na ait olduğunu iz’an eder, nimetini itirafla hamdeder, tesbih okuyarak O’nu layık olmadığı sıfatlardan tenzîh eder, tekbir getirerek saygısını izhâr eder. Allah’ın yardımı olmadıkça hiçbir şeye kudreti olmadığını beyanla teslim olursa, dua ettiği takdirde icâbet görecek, namaz kıldığı takdirde kabul edilecektir’
Öyle ise bu hadis kendisine ulaşan herkesin mucibiyle amel ederek ondan istifadesi, Rabbi karşısında ihlaslı bir niyete girmesi gerekir.”

Denildikten sonra yine deniyor ki:
“- (..) bu hadiste haber verdiği büyük avantajın kıymetini takdir etmenin ehemmiyetini anlayan büyüklerimizden bazıları, Allah kimin tek bir hasenesini (hayırlı işini) kabul etse, artık ona azap etmez. Çünkü Allah Teâla işlerin neticelerini bildiği için sonradan iptal edeceği bir şeyi önceden kabul etmez. Kişi yaptığı hayrın boşa gitmeyeceğinden emin oldu mu azap görmeyeceğinden de emin olmalıdır.”

İşte biz bu müjde için Hz. Hüseyin(r.a.) Efendimizin hediye edeceği  iki rekât namazı karşılığı, değil bütün namazlarımızı, ’hasenemiz’ olarak umduğumuz bütün fiillerimizi veririz, anlayışındayız. Nitekim alıntının devamında Hasan Basrî Hazretlerinin, “Allah’ın tek bir secdemi kabul ettiğini bilmeyi ne kadar isterdim”  feryadı naklediliyor.

İnşallah meramımızı anlatabilmişizdir.

Not: Yazılarını Yeniçağ’da yeniden görmekten mutlu olduğum Sayın Servet Kabaklı kardeşime hoş geldin diyor Rabbimden kendisine sağlık ve afiyet niyaz ediyorum.


TEŞEKKÜR

Kardeşim Hüseyin Demir’in vefatı sırası ve sonrasında kendilerini yanımda hissettiğim Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Ahmet Çelik’e, gazetemizin Ankara Bürosu çalışanlarına, İstanbul’dan arayanlara, okuyucularımıza, kardeşim Demir’in mesai arkadaşlarına, amirlerine, emniyet mensuplarına, Keçiören Belediye Başkanı Sayın Turgut Altınok’a, şu kış şartlarında gidiş dönüş 600 kilometre yol kat ederek büyük bir vefa örneği sergileyen Akyurt İlçesi Belediye Başkanı Sayın Gültekin Aynataş ve Akyurt Emniyet teşkilatına, telefonla üzüntülerimizi paylaşan mevcut ve eski bakan ve milletvekillerine, aile dostlarımız ve dava arkadaşlarımıza teşekkür ediyor;  böyle dostlar nasip ettiği ve yalan dünya imtihanında ihsan ettiği sabırlar için de Rabbime sonsuz hamdlerimi niyaz ediyorum. “Mevlâm neylerse güzel eyler.” Biz sizden
razı olduk, Rabbim de cümlenizden
razı olsun.
Hasan Demİr

Yazarın Diğer Yazıları