Barışçılar (!) sahnede

Annan Planı ilk şekli ile önümüze konduğu andan itibaren  “ya imza, ya istifa”  diye halkı yollara dökenlerin başında gelenler bu kez yeniden  “derhal barış platformu” oluşturarak aynı oyunu sahnelemeye başladılar. Bir kısmının AB ve ABD fonlarından yararlandıklarını bildiğimiz bu  “öncüler”  geçmişten ders almamış  “misyonerlerdir” . Misyonları Kıbrıs Türklerini  “derhal barış ve derhal cennet”  aldatmacası ile yeniden yollara dökerek bu kez Annan Planının da gerisinde, Rumları memnun edebilecek bir plana evet denmesini sağlamaktır. Böyle bir  “sözde uzlaşma”  Kıbrıs Türklerini 5-10 yıl içinde adadan yok edecekmiş, umurlarında değildir. Anavatanın güvenliği ile ilgili boşluklar yaratılacakmış, hiç umurlarında değildir.  “Öncüler” , varılacak herhangi bir anlaşmada kendi geleceklerini garantiye bağlamış kişilerdir. Rum tarafına satacakları tuğlaların hesabını bile yapmışlardı geçen oyunda!
Görüşmeleri yürütecek olan Cumhurbaşkanının arkasında ona destek verenlere bir bakalım:  “Öncüler”  iki toplumlu federasyondan yana- tıpkı ikinci Soyer Hükümetinin programında olduğu gibi.  “Devlet ve garantiler”  diyen büyük çoğunluk oldukça sessiz ve yeni partilerin doğuşu ile bölünmüş durumda! Cumhurbaşkanımızın kendileri  “tanınma istemiyorum”  pozisyonunda! Kıbrıs meselesini halletmek için formül üretenler çoğalmış,  “1960’a dönelim”  diyenlerin yanında  “Türkiye karışmasın, biz Rum kardeşlerle bu meseleyi hallederiz”  diyen kendini bilmezler de var. Bunların sayıları ne ki diye küçümsemeğe gelmez çünkü bunların söylediklerini yayan  “odaklar”  çok ve paralı. Basında bunların resimleri boy boy yayınlanır, söyledikleri manşetlere çıkar. Misyonerler halk arasında kol gezer. Halka uzanan mikrofonlardan  “aman usandık artık, bir an önce uzlaşma olsun”  diyen şaşkın vatandaşların seslerinden de bu misyonerler ve onların para babaları yararlanmasını çok iyi bilirler.
Annan Planı devrinde halkı aldatanların utanma perdeleri olmadığı için aynı pişkinlikle aynı oyunu sergilerlerken aldatılmış insanlarımızın büyük bir kısmı devletim ve garantiler çizgisine gelmiş bulunmaktadır. Bunların yeniden kandırılmaları mümkün mü? Göreceğiz. Geçen defa ABD 30 milyon dolar harcamıştı “öncüleri”  zafere ulaştırmak için. Bu kez ABD daha da aktif rol oynayacağını açıkladı.  “Para gözlü misyonerlerin”  gözleri aydın olsun!
 Tekrar edelim. Bizi acele masaya oturtmak isteyenlerin tek hedefi Rum tarafına vereceğimiz tavizleri çoğaltarak Rumların da evet diyebilecekleri bir plana imza attırmaktır. Masaya oturduktan sonra başımıza geleceklerin hikâyesini okumak isteyenler varsa Başaran Düzgün’ün  “Pilatusun Gölgesinde” adını verdiği kitabını okusun. Annan Planının İsviçre’de nasıl ele alındığını, yapılan baskıları, verilen sözlerden nasıl dönüldüğünü,  “barış olsun diye”  nelere evet dememiz istendiğini ve Garantilerin sıfırlanmasına kadar giden bu yolda Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’ın tümüne sahip çıkmak için  “meşru Kıbrıs Hükümeti”  unvanına nasıl sarıldıklarını görmekte yarar vardır. Bu kez, kırmızı çizgimizi belirlemeden, masaya oturmadan önce statü eşitliğini sağlamadan, masadan kalkışta Rum’un yeniden  “meşru hükümet”  bizim de  “cemaat”  olmayacağımız hususunda teminat almadan masaya oturduğumuz takdirde  “geriye dönüşü olmayan bir teslimiyet yoluna” girmiş ol.

Yazarın Diğer Yazıları