Uçuruma giderken sizi uyarmıyorlar Sayın Başbakan!

Sayın Tayyip Erdoğan, İspanya’daki türban konuşmasından itibaren bir gerginlik politikası uyguluyorsunuz. Kimileri bunu bilinçli yaptığınızı söylüyor ama irticalen konuştuğunuz zaman öfkelendiğinizi görüyoruz. Bu da oto kontrolde güçlü çektiğinizi
gösteriyor.
Evet  “öfke baldan tatlıdır”  derler. Fakat başbakanlar için değil!
Zira öfkeyle kalkan zararla oturur! Keskin sirke küpüne zarar
verir!
Başbakan öfkelenirse sadece kendisine değil, ülkesine de yazık etmiş olur!
“Öfkeli olduğumu söylüyorlar. Öfke de bir hitabet sanatıdır. Zulmü alkışlayamam zalimi de.. Yumuşak başlıysak uysal koyun da değiliz”  diyorsunuz.
İyi de Sayın Erdoğan, bu sözü söyleyen İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif, iktidar makamında değildi. Muhalifti! Siz başbakansınız. Başkaları öfkelenecek, siz artık sakin olacaksınız! Şeyh Edebali ne diyordu?

* * *

“Bir yanağına vurulunca diğerini çevir anlayışı bizde yok”  diyorsunuz. Bende de yok Sayın Başbakan; fakat ölçüsüz tepki de sahibine zarar verir!
Belediye başkanı iken kullandığınız  “bir kısım basın”  ifadesine yeniden döndünüz Sayın Erdoğan! Bu, hiç de hayra alamet değil!
 “Bir kısım basın”, artık sizin ve sizi destekleyen bir cemaatin kontrolünde değil mi Sayın Erdoğan? Üstelik, meslek ilkelerini bir tarafa bırakıp, tamamen sizi desteklemek gibi bir rolleri olduğunu düşünen köşe yazarları var! Haberlerin neredeyse tamamı çarpıtılıyor!
Sizi destekleyen köşe yazarlarının bazılarının Erdoğan medyası denilen kanallardan kazandığı paradan kimsenin haberi yok mu zannediyorsunuz da “Şu anda televizyonlarda ekranlarda olanlara sorun. Senin aylık gelirin ne diye.. Sen bu imkâna nasıl ulaştın. Sınırsız bir imkan söz konusu.. Ordan konuşarak atmak kolay” diyorsunuz.
 “Ekonomimizde halkımıza olumsuz yansıyan ne oldu?”  diyorsunuz! Olumlu yansıyan ne oldu peki? Her şey iyiydi de niçin milyonlarca ton kömür dağıtıyorsunuz? Yardımı kim kabul eder? Fakir olan değil mi? Elbette bu fakirliğin sebebi sadece siz değilsiniz. Ancak ekonomik durumun pek parlak olmadığı ortada! İkide bir IMF’ye borcu aşağıya çektiğinizi söylüyorsunuz. İyi de ülkenin borcu 450 milyar dolar oldu!  “Babalar gibi”  satıyorsunuz ve 20 milyar dolara ülkenin bütün stratejik kuruluşlarını yabancılara devrettiniz!

* * *

Sayın Erdoğan,  “Bizi çarşafa sokacaklarmış. İnsaf! Gazetelerinizin ön sayfalarında çıplak fotoğraflar yayınlıyorsunuz. Kim buna müdahale etti?”  diyorsunuz. Evet tespitte haklısınız. Yazık ki bazı gazetelerin kadına bakışı böyle! Fakat, sizin buna müdahale etmek gibi bir yetkiniz olduğunu mu düşünüyorsunuz? Siz TBMM’den yasa çıkarılmasına öncülük edersiniz. Ülkenin hukuk sistemi gerekeni yapar!
Hukuk sistemi deyince  “çetelerle mücadelemizi görmüyorlar”  sözünüze de değinmek gerekir!
Sayın Başbakan, dünyanın hangi ülkesinde 7-8 ay hakim önüne çıkarılmadan cezaevinde tutulan bir yazar var? Ve neredeyse bütün basının, yayın yasağı olan son operasyonla ilgili yargısız infazına niçin ses çıkarmıyorsunuz? Sabaha karşı, yalnız yaşayan bir bayan gazetecinin evini altüst ettirmek size yakışıyor mu?
 “Ben yapmadım”  diyemezsiniz! Sorumlu sizsiniz! Hani nerede Fırat kenarında, Dicle kıyısında kuzusu kaybolan vatandaşın hukuku?
Sizi eleştirdiler veya üç kuruşa mahkûm ettirdiler diye mi bunca zulüm?
Hukuktan anladığınız bu mu? Hukuk bir tarafa bu yaptıklarınız delikanlılığa yakışıyor mu? Kasımpaşalılığa, Karadenizliliğe yakışıyor mu? 

* * *


Sayın Erdoğan, siz, muhaliflerinizi de korumak durumundasınız! Çünkü gerçekleri size ancak onlar söyler! Yağcılarınız sizin dostunuz değildir. Uçuruma doğru giderken sizi uyarmıyorlar!
Öfke, bir hitabet sanatı değildir Sayın Başbakan! Birileri sizin öfkenizle deşarj oluyor ama unutmayın ki karşınızda da bir öfke, bir stres biriktiriyorsunuz! Kaç şiddetinde depreme yol açar onu sosyal psikoloji uzmanlarına sorunuz lütfen!
Sizin göreviniz, öfkeyi yatıştırmaktır Sayın Başbakan!

Yazarın Diğer Yazıları