Birer birer gidiyorlar

Türkiye’nin en karlı kuruluşları yabancılara birer ikişer satılıyor. Buralardan gelen para ile bugünki Lale Devri sürdürülüyor.

Kimse; ekonomik krizin küresel darbesinin arkasına saklanmasın. Şartlar 1920’den daha kötü değil ya...
Bekliyoruz...
AKP hükümeti; ekonomiyi düze çıkartmakla övünüyor; iktisatçı köşe yazarları da bu iddiayı alkışlıyor. Ekonomimiz, parası olanlar için cennet haline getirildi; bu doğru. Fakat; yitiren; Türkiye oluyor. Türkiye’nin en karlı kuruluşları yabancılara birer ikişer satılıyor. Buralardan gelen para ile bu Lale Devri sürdürülüyor. Yitirdiklerimizden bazılarına şöyle bir göz atın da gerçeği görün.
Türk Telekom, Arap’ın.
Telsim, İngiliz’in.
Kuşadası Limanı, İsrailli’nin.
İzmir Limanı, Hong Konglu’nun.. .
Araç muayene istasyonları, Alman’ın.
Başak Sigorta, Fransız’ın.
Adabank Kuveytli’nin.
İETT Garajı, Dubaili’nin.
Avea, Lübnanlı’nın.
Petkim, Ermeni’nin.
Rakı , Amerikalı’nın.
Finansbank, Yunanlı’nın...
Oyakbank, Hollandalı’nın.
Denizbank, Belçikalı’nın.
Türkiye Finans, Kuveytli’nin.
TEB, Fransız’ın.
Cbank, İsrailli’nin.
MNG Bank, Lübnanlı’nın.
Alternatif Bank, Yunanlı’nın.
Dışbank, Hollandalı’nın.
Şekerbank, Kazak’ın.
Yapı Kredi’nin yarısı, İtalyan’ın.
Turkcell’in yarısı, Finli’nin Rus’un.
Beymen’in yarısı, Amerikalı’nın.
Enerjisa’nın yarısı, Avusturyalı’nı n.
Garanti’nin yarısı , Amerikalı’nın.
Eczacıbaşı İlaç, Çek’in.
İzocam, Fransız’ın.
TGRT(Fox), Amerikalı’nın.
Demirdöküm, Alman’ın.
Döktaş, Fransız’ın.
Süper FM, Kanadalı’nın.
Ayrıca hastenelerimiz, alışveriş merkezlerimiz bile yabancılara devrediliyor.
AKP; günü kurtarmak için ülkemizin geleceğini satıyor.
Alkışlayanlar ise; bu satıştan komusyon alanlardır.
* Rıza Zelyut / Güneş

+++++

Cumhurbaşkanı neden ağırdan alıyor?
DÜN bu yazıyı yazdığım saate kadar Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Anayasa değişikliği ile ilgili kanunu “incelemeye” devam ediyordu.
Cumhurbaşkanı’nı bu köşede daha önce, kanunları incelemeye bile gerek görmeden hemen imzalaması nedeniyle eleştirmiştim.
Uçaktan iner inmez imzaladığı bir kanun bile olduğunu hatırlayacaksınız.
O tarihte bu eleştiriler şöyle yanıtlanmıştı: Cumhurbaşkanımız, kanunları daha komisyonda görüşülürken getirtip, inceliyor. Köşk’ün hukukçuları bütün süreç boyunca incelemelerini sürdürüyorlar ve kanunlar çıktığında incelemeler de sonuçlanmış oluyor!
Türban ile ilgili Anayasa değişikliğine yönelik tartışmalar bu toplumu günlerce meşgul etti.
Her şey kamuoyunun gözünün önünde cereyan etti. Değişiklik yapılan maddeler ile ilgili en küçük ayrıntı bile gazetelere yansıdı.
Ülkeyi böylesine meşgul eden bir Anayasa değişikliğinin, Cumhurbaşkanı’nın dikkatinden kaçmış olmasını düşünmemiz için de herhangi bir nedenimiz yok.
Durumda bir tuhaflık var:
Ya Köşk’ün daha önceki açıklamaları doğru değildi ya da Cumhurbaşkanı, Anayasa değişikliğini onaylamayı kasten geciktiriyor.
Bunun nasıl bir planın parçası
olduğunu tahmin etmek zor
değil.
Belli ki “Aradan biraz zaman
geçer, tartışmalar soğursa bu iş de unutulur” gibi bir hesap var.
Bu planın işleyip işlemeyeceğini biraz beklersek görebileceğiz.
* Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

+++++

Derin tartışma
DEVLET Bahçeli’nin “türbana verdiği destek” MHP içinde derin bir tartışmayı ateşliyor.
Bazı önemli isimlerle konuşuyorum.
Tartışmanın başlıkları şöyle:
Parti milliyetçi çizgisinden Milli Görüş öncelikli bir çizgiye mi geçiyor?
Alparslan Türkeş Milliyetçi Cephe döneminde bile “türban konusu” nu açmamıştır. Bu konuya belirli bir mesafe koymuştur. Bahçeli bu çizgiden uzaklaşıyor mu?
Devlet Bahçeli yakın çevresine Cihan Paçacı, Oktay Vural, Deniz Bölükbaşı gibi bürokrasiden gelen isimleri yerleştiriyor. Parti tabanı merkezden uzaklaştırılıyor.
Devlet Bahçeli dünyayla temas etmiyor. Almanya’da Türklerin evleri kundaklandı. Başbakan Tayyip Erdoğan yanına Muhsin Yazıcıoğlu’nu da alıp gitti. Bahçeli yok.
Bahçeli, Erdoğan-Yazıcıoğlu yakınlaşmasını kendi liderliği için bir tehdit olarak mı algıladı? Bu yüzden mi türban serbestisini bir koz gibi hızla ortaya attı?
MHP son seçimlerde CHP’ye küsen, ANAP ve DYP’nin birleşememesine tepki gösterenlerin oylarıyla barajı aşmıştı. Şimdi bu oyları da kaybetti. Zaten Güneydoğu’da oy yok. Yerel seçimlerde MHP çok zor durumda kalacak. Partinin ekseni kaydırılmıştır.
MHP türban meselesinde daha ağırbaşlı davranabilirdi. Başbakan Erdoğan’a bu sorunun çözümü için sivil toplum kuruluşları, emekli yüksek yargı mensupları ve üniversitelerden oluşan en geniş kesimlerin katıldığı bir zemin oluşturulmasını teklif edebilirdi. Yetkili organlarına yeterince danışılmadı ve parti bir acelenin içine düşürüldü.
Evet, MHP içinde şimdilik sessiz ama derinden bir fay hattı gibi işleyen böyle bir tartışmanın sinyallerini alıyorum. Elbette bunlar her siyasi partide olabilecek iddialar. Su yüzüne çıkar mı? Bir depreme dönüşür mü?
Şimdilik sanmıyorum.
* Fatih Çekirge / Hürriyet

+++++


GÜNÜN SORUSU
Kral, eşinize ne hediye vermişti?
Şeffafız, açığız diyor. Saklımız yok diyor. Gizlimiz yok diyor. Kral, hanımefendiye ne hediye verdi, şunu açıklayın da görelim diyen gazeteciye; “Senin patronun benden avanta bekliyor, çıkar peşinde, ben onun hortumunu kestim” diye hücum faulü yapıyor.
Kim bu basın patronu?
Ne avanta istedi?
Ne bekledi? Ne zaman?
Kestiğin hortum nerede?
Susuyor, “Benim öfkem hepinizi döver, siz sevap yapsanız da kazanamazsınız ama ben günahlarımla da sizden üstünüm” demeye getiriyor.
* Necati Doğru / Vatan

 

Medyaya dair...
Bugün Türkiye’de bir gerginlik varsa...
Böylesi bir sistemde halk gerçekten ne olup bittiğini bilemiyorsa daha doğrusu okuduğuna inanmıyorsa.
Siyaset, tarikat ve kirli sermaye el ele çökertiyorsa bizi...
Bizi, geleceğimizi yoz bir televole kültürü esir aldıysa...
Bu toplumu oturma odalarındaki ekranlar yaylım ateşiyle parçalıyorsa...
Zihin ve inanç coğrafyamız lime lime ediliyorsa...
En büyük günah medyaya aittir.
Medyanın sermaye yapısı değişmeden bu ülke asla düze çıkamaz.
Fethullah Gülen cemaati ve AK Parti’ye yakın sermaye ile yarın sabah Uzan olmaktan korkan bir medya sermayesi hızla şekilleniyor.
Asıl tehlike burada...
Bu medyayı tarih yargılayacak.
Kişisel çıkarları için bir ülkenin geleceğini şehit ediyorlar.
* Serdar Akinan / Akşam

Yazarın Diğer Yazıları