Heyy gidinin 'Batı Pasha'sı!..

Azîz gönüldaşlarım, geçen haftadan beri, af buyurun midem bulanıyor... Hani “Sinek bir şey değil ama mide bulandırır” demişler ya; tıpkı o biçim... “Kahraman Ordumuz” un hain sivrisinek bataklıklarını kurutmak üzere Irak’ın kuzeyine girdiği günün arefesinde, her nasılsa bu “Peygamber Ocağı” na girmiş ve generallik rütbesine kadar yükselebilmiş mütekaidin biri, o bilinen ve şu sıralarda can çekişmeye başlayan şöhretini, son bir gayretkeşlikle canlandırmaya çalıştı. Adıyla değil “Batı” cılığı ile hatırlanan bu emekli general, “Nazi desteğiyle makine parkı yenilemekten” başka, zaman içinde “Babıâli Pravdası” unvanını da kazanmış(!) olan ve “Ulusalcılık” kisvesi altında din düşmanlığında karar kılan mevkutenin birinden, İstiklâl Marşımız’a ve Millî Şairimiz cennetmekân Mehmet Akif Ersoy’a saldırdı. Sadece bununla kalmadı, tarihî gerçekleri de “nato kafa - nato mermer” mantıksızlığınca attırdığı satırlarla, Yüce Dinimiz İslâm’a kin kustuktan sonra, Türk İslâm Ülküsü’nün neferleri olan Türk Milliyetçilerini de döneklikle suçlamaya kalktı.
Evet, ne yazık ki zırvalarını ciddiye alıp, vereceğim cevaplarla bu “zat-ı Batı” nın o bildik şöhretine “katkıda” bulunacağım... Ancak hepimiz biliyoruz ki; “Haksızlık karşısında su an dilsiz şeytandır!..” Ayrıca “Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya” ve dahi “tereciye tere satmaya” kalkan bu “dikteci kafa” nın  hakkını suratına sıvamadan olmaz!..


’Batı Pasha’dan ninniler...
Milletimizi “emir kipinde ninni söyleyerek” uyutacağını zanneden bu “Batı Pasha”, önce tarihî gerçekleri çarpıtarak başlıyor yazısına...
 “Türkler Arapların putlara taptığı dönemde Orta Asya’da, Tanrı bilincinde Şaman inancında yaşamaktaydılar. İslâmiyet’in yayılma süreci başında Arapların saldırısıyla karşı karşıya kaldılar. Yüz yılı aşkın bir mücadele sonunda bölge tümüyle Arapların istilasına uğradı. Türkler teslim oldular... Kılıçla katledilen Türklerin İslâm’ı gönüllü olarak kabul ettikleri yalanı uyduruldu. Sonradan bu gerçeği ifade eden milliyetçiler de ümmetçiler tarafından susturuldu!..”
E peki şimdi biz bu çarpıklıkların neresini düzelteceğiz. Hani deveye “Boynun neden eğri?” diye sormuşlar da “nerem doğru ki” cevabını yapıştırmış ya; tıpkı o biçim...Rahmetli Prof. Dr. Erol Güngör hocamızın o muhteşem tespiti, işte bu çarpıtmaya tıpa tıp oturuyor... “Türkiye’de Arap düşmanlığının temelinde İslâm düşmanlığı yatmaktadır” diyor Erol Güngör... “Batı Pasha” Şamanizm’in aslında Türk’e ve Türk kültürüne en ağır darbeleri vurmuş olan Moğollar’ın dini olduğunu bilmiyor. Tıpkı mânevî değerlerimizle tâclanmış olduğu için “milliyetçilik” ülküsünden uzak duranların, şu sıralarda mal bulmuş mağribî misali sarıldığı “ulusalcılığın” türetildiği “ulus” kelimesinin de Moğolca olduğunu bilmediği gibi... Eski Türk Dini’nin tek tanrı inancına dayalı “Gök Tanrı Dini” olduğundan da bîhaber... Bu sebeple “Ana - oğul - Kutsal Ruh” üçlemesiyle çarpıtılmış Hıristiyanlığın, İslâm öncesinde misyoner rahipler tarafından taşındığı Türkistan coğrafyasında gülünç bulunduğunu ve yayılamadığını elbette bilecek tarihî bilgiye sahip değil... Milletimizin “Peygamber Ocağı” sayarak, kınalı kuzularını “Ya gâzî ol, ya şehit” diye gönderdiği Türk Silahlı Kuvvetleri saflarında, belli ki boşu boşuna dirsek çürütmüş “Batı Pasha” ... Bu saatten sonra oturup Abdulkerim Satuk Buğra Han’ın o mübârek rûyasını, Türklerin, Arap ordularıyla on yıllar boyunca savaştıkları halde kılıç zoruyla kabul etmedikleri İslâmiyet’i, bu rûyadan sonra topluca gönülü olarak kabul ettiklerini; Anadolu’ya da ebedî vatan yapan ruhun Hazret-i Pîr-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevî Atamız’ın ocağından ateşlenen “Gâzî - Alperen ruhu” olduğunu öğretecek halimiz de yok... “Batı Pasha” Yecüc Mecüc nesli için rivâyet edilen “...Bunlar yok edilmedikçe İslâm sâlâh bulmayacaktır” hadisini, hiç sıkılmadan Türkler için söylenmiş gibi çarpıtıyor ama “Türkler size ilişmedikçe siz onlara ilişmeyiniz” hadisini de bilmiyor... Türkleri öven birçok hadisi de tabii ki görmezden geliyor. Arap (aslında İslâm) düşmanlığında üstüne yok, ancak çarpıttığı tarihi delillendirmek için derhal Arap tarihçinin rivayetlerine sığınıyor.


Atsız’a göre Akif..  
Bakındı zıp zıp “akıllı” nın zoruna!..
“Aslında milliyetçiler ile ümmetçiler arasında derin bir anlayış farkı var” mış ve “Bu fark ’Türk Milliyetçisi’Nihal Atsız’la ’Şeriat Ümmetçisi’Mehmet Akif’in düşünce yapısındaki fark kadar” mış... “İstiklal Marşı’mızın 10 kıtalık metnine ’Hakk’, ’ezan’, ’cennet’, ’iman’gibi (asla ve kat’a ağıza alınmaması gereken) sözcükleri ustalıkla yerleştirmiş, ama bir tek Türk sözcüğü için yer bulamamış ümmetçi Mehmet Akif” miş!..
 “Türkiye’deki komünizm karşıtlığı önce ’milliyetçi - mukaddesatçı’ideolojiyi, daha sonra ’Türk - İslâm Sentezi’ni doğurmuş” muş ki; “Bu sentez doğası gereği birlikteliği mümkün olmayan iki öğretinin alaşımı” ymış...Bırakalım “Batı Pasha” ya ilk zırvasıyla ilgili cevabı Büyük Türkçü Hüseyin Nihal Atsız versin:
 “Akif, şair, vatanperver ve karakter adamı olmak bakımından mühimdir. Şairliğine kimse itiraz edemez. Onun oldukça bol manzum eserleri arasında öyle parçalar vardır ki Türk edebiyatı tarihinde ölmez mısralar arasına girmiştir.
Vatanperverliği, tam ve tezatsız bir vatanperverliktir. Akif, sözle vatanperver olduğu halde fiille bunu tekzip edenlerden değildi. Vatanperverane şiirler yazdığı halde en sefil bir namert ve en rezil asker kaçağı hayatı yaşayanlar henüz aramızda bulunduğu için Akif’in vatanperverliği yüksek bir değer kazanır.
Karakter adamı olmak bakımından ise Akif eşsizdir. O, daima bulunduğu kabın şeklini alan bir mayi veya cıvık bir halita değil; şeklini sıcakta, soğukta, borada, kasırgada muhafaza eden katı bir cisimdir.
İslamcı olmasını kusur diye öne sürüyorlar. İslamcılık dünün en kuvvetli seciyesi ve en yüksek ülküsü idi. Bugünkü Türkçülük ne ise dünkü İslamcılık da o idi” (Kızılelma, 1947 Sayı 9)


’Zat-ı Batı’nın    Atatürkçülüğü?..
Gelelim “Batı Pasha” nın beğenmediği İstiklâl Marşımız’a... Rahmetli Akif’in “Kahraman Ordumuz’a” ithaf ettiği ve konulan mükâfatı kabul etmemek şartıyla yazdığı İstiklâl Marşımız, Müslüman Türk Milleti’nin yaşayan bir fânîye verebileceği en büyük unvan olan “Gâzî” liği tevcih ettiği Mustafa Kemal Paşa’nın da bizzat reisliğini yaptığı, o şanlı Millî Mücâdele’yi kazanan o Gâzî Meclis tarafından defalarca ayakta dinlenerek ve alkışlanarak kabul edilmiş bir marştır. İşte Millî Mücâdele’yi maddeten “yedi başlı ejderha” ya, mânen “tek dişi kalmış canavar” a karşı kazanan o yüce ruh, İstiklâl Marşımız’da ifadesini bulmuştur. Eee şimdi nerde kaldı bu “zat-ı Batı” nın Atatürkçülüğü?..
 “Batı Pasha” bilmelidir ki; günümüz Türkiye’sinde de milletimizin Kur’an-ı Kerim’den sonra, evinde ocağında en çok bulundurduğu ve okuduğu kitap, rahmetli Akif’in, koskoca bir imparatorluğun dağıldığı bir dönemdeki sosyal - içtimâî meselelerimize çâre aradığı,  o devirde de Haçlı - Siyonist sömürgeci ittifakı halinde üstümüze saldıran “Vahşî Batı” ya karşı, milletimizi uyandırdığı manzumeleriyle birlikte bazı kuvvetli şiirlerini de topladığı “Safahat” adlı eseridir. Ancak Mehmet Akif bey, İstiklâl Marşımız’ı  “milletin malı olduğu” gerekçesiyle bu kitabına almamıştır. “Batı Pasha” keşke Akif’in hasta yatağından doğrularak; “Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın” sözünü “özüyle” anlayabilseydi. Keşke İstiklâl Marşı’nın 10 kıtasını, şu sıralarda Irak’ın kuzeyinde “Hakk, ezan, bayrak ve vatan” uğruna cennete imanlı şehitler gönderen Kahraman Ordumuz ve onu sinesinde barındıran Azîz Milletimiz gibi özümseyerek içine sindirebilseydi... Anlamaktan nasibi olsaydı eğer; “Türk’e hiçbir kavmin horoz olmasına tahammül edemem” diye celâllenen, “Millî Mücâdele’nin unutulmaz hatibi”  Mehmet Akif’i, Atsız bey gibi anlayabilirdi. Ama nerde?..
Hey gidinin nasipsiz “Batı Pasha” sı?.. Hangi gayretkeşlik içinde olursanız olun, manevî değerlerimize düşmanlıkla kazandığınız(!) kötü şöhretinizle, sizler Kahraman Türk Ordusu’nun curufları olarak, “google arama motoru” nda takılı kalacaksınız.
Akif de Müslüman Türk Milleti’nin gönül tahtında Fâtihalar eşliğinde ebediyen oturacak!..

Yazarın Diğer Yazıları