Türkiye'nin "nükleer gerekliliği"

Geçen aylarda oldukça önemli ama medyada yankı bulamayan bir araştırmadan söz edeceğim bu yazımda. Tusam Ulusal Güvenlik Stratejleri Başkanı araştırmacı yazar Ali Külebi’nin kitabı  “Türkiye’nin Enerji Sorunları ve Nükleer Gereklilik” bizim bu alanda ne denli gerilerde olduğumuzu nesnel verilerle sergiliyor.
Ali Külebi, enerjide Türkiye’nin dışa bağımlılığı olgusunu derinlemesine incelediği araştırmasında,  “Türkiye’nin güvenliğini birinci derecede ilgilendiren meselelerin başında gelir bu sorun.”  diye yazıyor:
 “Geçmişte koyu bir çevreci olan ünlü fizikçi Stephen Hawking, dünya nüfusunun önümüzdeki yüzyıl içinde 1.3 milyara kadar ineceğini ve buna küresel ısınmanın neden olacağını söylüyor. Küresel ısınmaya çare olmasa bile bunun etkilerini azaltacak bir çare olarak nükleer enerjiye yeniden ağırlık verilmesini öngörüyor.”
Dünyada halen toplam 440 kadar nükleer santralin hizmet gördüğünü açıklayan Külebi, dünyanın önde gelen endüstriyel ülkelerinin hepsinin bu enerjiyi kullanırken, yalnızca Türkiye’nin uzak durduğunu da çarpıcı bilgi, veri ve rakamlarla anlatıyor bize:
 “Dünya’nın yeni endüstri devleri Çin ve Hindistan kaderlerini, geleceklerini nükleer enerjiye, teknolojiye bağlamışlarken biz nasıl Çernobil hikayeleriyle uyutulduk? Dünyada bitti dedikleri nükleer enerji için planlanan ve bir kısmı inşa halinde olan 220 civarındaki nükleer santral nereye kurulacak?”
Ali Külebi’ye göre, nükleer gereklilik Türkiye’nin milli varlığı bağlamında  “olmazsa olmaz”  bir işlevi olan yaşamsal önemde bir “gereklilik”... “Kitabım bize bu konuda aynada gösterilenlerle yetinmememiz için gerekli bilgileri sunuyor” diye konuşuyor. Külebi, bu konudaki görüşlerinin başta çevreciler olmak üzere beklediği tepkileri getirdiğinin de altını çizerek, geçmişten Attila İlhan örneğini veriyor:
Attila İlhan, 1996’da Mavi dergisinde kendisiyle yapılan bir söyleşide şunları söylüyordu:
“Nükleer güce bizim de sahip olmamız gerekir. Eğer Türkiye bölgesinde daha güçlü olmak istiyorsa, bir atom santrali kurmalıdır. Hem ortalıkta çevreciyim diye dolaşan çoluk-çocuk ne iş yapıyor ki? Sözde nükleer santral kurulmasın diyorlar, peki be adamlar söyleyin bana, Fransa’da, Amerika’da onca santral kurulurken aklınız neredeydi?”
Ali Külebi, Türkiye’nin emperyalist güçlerin izin verdiği ölçüde elektrikle ve elektrik kesintileriyle yaşamaya alıştırıldığı,  “çevrecilerin”  Türkiye’de çağdaşlığın gereklerinden biri olan enerji üretiminin dışında bize çok başka atılımlar sağlayacak nükleer enerjiye karşı çıkışlarını  “komik”  buluyor. Ayrıca Türk dünyasına Batı ile geçmiş SSCB’nin nükleer enerjiyi sokmamak adına adeta gizli bir anlaşma içinde olduklarını öne sürüyor. Örneğin Ermenistan, Bulgaristan ve Ukrayna’da Kremlin’in nükleer santraller kurmalarına karşın, diğer Türk cumhuriyetlerinde geçmişte kurulmamasını bu gizli politikayla açıklıyor.
Türkiye’nin enerji sorunları
ve Nükleer Gereklilik/Bilgi Yayınları

Yazarın Diğer Yazıları