İstiklâl Marşı'nı yeniden okumak...

İstiklâl Marşı’nın bu günlerde yeniden okunması gerektiğine inanıyorum. Yeniden okumaktan kastım tabii ki marş olarak okunması değil. İstiklâl Marşı; İstiklâl Harbi’nin bir rûhu, bir beyannamesi olarak ele alınıp üzerinde düşünülerek tekrar tekrar okunmalıdır. Bu yapılırsa Millî Mücadele yıllarıyla 2000’li yıllar arasında bazı benzerlikler olduğu görülecektir.
İsterseniz Cumhuriyet’e takaddüm eden yıllarda yaşadığımız olumsuzlukları kısaca hatırlamaya çalışalım: Birinci Dünya Harbi (1914-1918) sonunda bizim de içinde bulunduğumuz İttifak Devletlerinin yenilmesi sonucu, 30 Ekim 1918’de İtilaf Devletleriyle (İngiltere, Fransa, İtalya) Mondros Mütarekesini imzalamak zorunda kaldık. Felaketlerin fitili ateşlenmişti artık, musibetler birbirini izledi. 13 Kasım 1918’de İstanbul’un işgaliyle azınlıkların yıkıcı ve bölücü faaliyetlerini arttırdığı görülür. İşgal kuvvetleri komutanlarından Fransız generali Franchet d’Esperey’nin beyaz bir at üzerinde muzafferâne bir eda ile birtakım azınlıkların sevinç gösterileri arasında İstanbul’a girmesi vicdanları dağlar. Süleyman Nazif’in “Hadisat” gazetesinde çıkan “Kara Bir Gün” başlıklı meşhur yazısı bu meşum olay üzerine yazılmıştır:
“Fransız generalinin dün şehrimize vürudu münasebetiyle bir kısım vatandaşlarımız tarafından icra olunan nümâyiş Türk’ün ve İslâm’ın kalbinde ve tarihinde müebbeden kanayacak bir cerîha açtı. Aradan asırlar geçse ve bugünkü hüzn-ü idbârımız şevk-ü ikbâle münkalip olsa yine bu acıyı hissedecek ve bu hüzn-ü teessürü evlâd-u ahfâdımıza nesilden nesile ağlayacak bir miras terk edeceğiz.”
Bu mukaddes mirastan kaç kişi haberdarız acaba? Heyhât!..Bir tarafta azınlıkların ihanetleri devam ederken diğer tarafta da düşmanların Anadolu’yu işgalleri sürüyordu. İngiltere: Musul, Adana, Antep, Maraş ve Urfa’yı; İtalya: Antalya ve Konya’yı; Yunanistan: İzmir, Aydın ve Manisa’yı; -İtilaf Devletlerinin desteği ile- Ermeniler: Kars’ı işgal ederler. Düşmanın iştahı iyice kabarmıştı. Anadolu’da Türk varlığını ortadan kaldırmak istiyordu.  “Sevr” dayatması zincirin son halkasıydı. İşte İstiklâl Marşı böyle bir atmosferde yazılmıştır. Ve halkın bütün bu olup bitenlere verdiği bir cevaptır:
“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tütün en son ocak.” Bu ifadeler bana hep Bilge Kağan’ın “Orhun Âbideleri” nde yer alan: “Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir?” sözünü hatırlatır.
Aradan yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen Türk milletinin gönlünde yanan istiklâl ateşinin hiç sönmemiş olması bence Millî Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasında en büyük etken olmuştur.
Bu sınırlı sütunda İstiklâl Marşı’nı ayrıntılı olarak ele almak konuyu uzatmak olur. Biz burada İstiklâl Marşı’na yansıyan İstiklâl Harbi rûhuna kısaca işaret etmekle yetineceğiz. Kilitli bir kapıyı açabilmek için nasıl anahtar gerekirse, İstiklâl Marşı’na hâkim olan duygu ve düşünceleri anlayabilmek için de öncelikle o mısralarda geçen anahtar kelimeleri tespit etmek gerekir. Metne bu gözle baktığımızda karşımıza aşağı yukarı şu kelimeler çıkacaktır:
“Millet, istiklâl, bayrak, hürriyet, ümit, iman, vatan, şehit, Allah, mabet, ezan...” Şimdi lütfen bu kelimelerin çağrıştırdığı tabloyu zihnimizde canlandırmaya çalışalım: “Ayyıldızlı bayrağın gölgesinde istikbale ümitle bakan, istiklâline düşkün inançlı bir millet... Camilerindeki Kur’ân tilavetiyle, minarelerindeki ezan sesleri birbirine karışmış... Vatan sevgisini imandan sayan, gerektiğinde bu topraklar için şahadet şerbetini içmeye hazır fertler...” İşte size İstiklâl Harbi’ni kazanan dedelerimizin inanç dünyası...
Gelelim günümüze...
Maalesef Cumhuriyet öncesi çekilen sıkıntılarla bugün karşı karşıya kaldığımız olaylar arasında büyük benzerlikler var: AB dayatmaları, TBMM’ye kadar giren ayrılıkçılar, vatanımızı bölmeye çalışan terörist faaliyetler, “Hepimiz Ermeni’yiz” diye sokaklarda nümayiş yapan bedhâhlar... Galiba eksik olan tek şey İstiklâl Marşı’nda ifadesini bulan ceddimizin hayat felsefesi... Bunun içindir ki sizleri İstiklâl Marşı’nı yeniden okumaya davet ediyoruz... İstiklâl Marşı’nın kabulünün 87. yıldönümünde Mehmet Akif’i ve aziz şehitlerimizi rahmetle anıyoruz...

Yazarın Diğer Yazıları