Hukuk, tehlike ve oy

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya AKP’yi kapatma davası açtı ve başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan hakkında beş yıl  “siyaset yasağı” istedi, gündem “alt üst”  ülke “üst alt” oldu. Bu kesif tartışma ortamında “Laik-Üniter”  T.C. devletine sahip çıkanlarla, bu devletin yobaz ve sözde aydınları ve aralarındaki göbek bağı ve medyada, Başsavcıyı eleştiren yalaka-çanakalar da görüldü!
Asıl ortaya: Tehlike, Hukuk ve Oy “üçülemi”  çıktı... Oktay Ekşi  “Oy mu Hukuk mu?”, “Onaltı milyon seçmenin oy verdiği bir Parti kapatılır mı?” diyor... Erdoğan, Arınç, diğerleri ve de yalakaları sözde aydınlar, bu davayı -Milli iradeye- AKP’yi iktidara getiren 16 milyonun yüzde 47’lik  “milli iradesine darbe” diye feryat ediyorlar. Aslında Yargıtay Başsavcısı İktidarı görevi gereği uyarmıştı ana onlar “Oy çoğunluğu ve TBMM’deki ezici çoğunluğuna” dayanarak Yüksek Yargıçlara ve Rektörlere: “Siz kim oluyorsunuz; yerinizi bilin”  diye meydan okudular... Şimdi, hukuki “darbeyi” onlar yediler, sersemlediler debeleniyorlar.
Bir defa daha anlaşıldı ki: Çoğunluğun istibdadıyla, Yürütme ve Yasama tabanıyla, ele geçirilmiş olsa bile, hâlâ ele geçiremedikleri “Yargı”  var. O da düşerse ve “Dördüncü Kuvvet Medya”  görevini yapmazsa başka kurum ve kuvvetler var... Başsavcıya hücum edenlerden biri;  “22 Temmuz zaferini” unutma demiş. Asıl onlar Temmuz’dan sonra “Ağustosun -30 Ağustosun”  geleceğini unutmamaları gerekir. Bu Cumhuriyet “Demokrasi tramvayı”  ile kurulmadı ki, bu “tramvayla” kaybedilsin. Unutmamalı ki eğer söz konusu, halk çoğunluğu -oy çokluğu- ve gafleti ise, Türkiye bugün  “şeriat ve hilafet”  olurdu... Ne acıdır ki tehlike bugün de bu!
Bundan sonraki süreçte Anayasa Mahkemesi ve vereceği karar var.  “Şeriatın kestiği parmak” mı olacak, yoksa T.C. ilelebet devam edecek mi?
Ben her zaman Türkiye’de -Ankara’da-  “yargıçlar ve savcılar”  olduğuna inanmışımdır.  “Vicdanlarıyla cüzdanları arasına”  sıkışmış olsalar da, en güç şartlarda görev yapsalar da, T.C.’ye bağlılıklarından ve hukuktan ödün vermezler. Anayasa Mahkemesi Yargıçlarının, AKP’nin,  “laikliğe aykırılığın” odağı olmasına ve T.C.’nin açık-seçik tehlikeler karşısında olduğu şu sırada, vicdanlarına göre hareket edeceklerinden eminim.
Aslında AKP, Vural Savaş’ın yazdığı gibi çoktan “kapatılmalıydı”... Daha doğrusu, eğer Anayasa’da bu gibi, gizli-açık emelleri sabit kişilere, partilere karşı hükümnler olsaydı da, AKP gibileri hiç açılamasaydı!
Deniyor ki  “e Muhtıra”  AKP’nin seçimleri, büyük ekseriyetle  kazanmasını sağlamıştı. Şimdi Cumhuriyet Başsavcısı da AKP’yi mağdur durumuna düşürmüştür... Şimdi bu da, gelecek Belediye seçimlerinde AKP oylarında patlama yapacaktır! Bizatihi bu anlayış, oy hesaplarının hukuktan ve T.C.’nin yaşanmasından daha üstün tutulduğunu gösteriyor.

Özet 
Bir defa durumu doğru ortaya koyalım ve lâfebeliği yapılmasın: Eğer hukuk varsa, salt hukuka ve mevcut kanunlara ve de vicdanına göre bu davayı açmaya mecburdu... Kimse ama kimse tevil etmeye kalkmasın... Şöyle ki, AKP iktidara geleli beri  “laikliğe” karşı, Atatürk Cumhuriyetine karşı kadrolaşma vb. hareketleri, inkâr edilebilir mi? Tehlikenin hep farkındaydık. Ancak, AKP yüzde 47’nin cüretiyle, müsademe rotasında pervasızca ilerledi ve T.C.’nin tabutuna, çiviler çaktı! Kısacası Başbakanın, Gül’ün, Arınç’ın, İktidara gelmezden önceki sözleri ve iktidara geldikten sonra da takıyeye rağmen, icraatlarıyla yaptıkları, Arınç’ın iddia ettiği gibi dedikodular ve gazete kupürlerinden ibaret değil... Görünen köye kılavuz istemiyor. Asıl soru, T.C.’nin, oy -sayı- hesabıyla,  “Takiye ve de Ticaret Cumhuriyeti”  olmasana razı mıyız? 
“Demokraside böyle şey olmaz, yabancı ülkelerde bu yapılamaz” diyorlar... Yabancı yorumcular da “şaşakalmışlar”. AB ateş püskürüyor... Evvela hangi demokrasi?  “Demokrasi Tramvayı” gerçek demokrasi mi? T.C.’yi gıdım gıdım harcayan, kanunları TBMM’de otomatik  “kabul edenler-etmeyenler” makinesi mi? 
 “Bu başka ülkelerde, olmaz” derler. Belki olmaz. Ancak o ülkelerde aynı ortam, aynı tehditler yok. Bu davanın açılmasını, rahat koltuklarından tenkit edenler, hariçten gazel okuyorlar... Eğer T.C. yıkılırsa sadece tarihe “dip notu” düşerler ve ağlarsa bizim anamız ağlar!
Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya, bu hareketinden dolayı yargılanmalı ve “görevini suiistimalden dolayı yargılanmalı ve cezalandırılmalı”  diyen sözde aydınlara karşı “Tehlike büyük” diyen ve ayrıntılarını dile getiren, gerçek aydınlar var...
 
MEHMET GÜL; Sevgili eski dostum Mehmet Gül’ü kaybettik. Allah’tan O’na gani gani rahmet, ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum!

Yazarın Diğer Yazıları