Milli aydınlara istihbarat operasyonları!

Eski Cumhuriyet başsavcısı ve Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Nurullah Aydın, Türkiye’de yaşanan sürecin iyi incelendiğinde anti Amerikancılığın tasfiye edilmek istendiğini söyledi! 
Cheney’in  “Kürdistan”  ifadesini sıklıkla kullanmasının altında Türkiye’nin AB ve ABD ile altına attığı metinlere bakmak gerektiğini vurgulayan Aydın,  “AB İlerleme Raporlarında ve Komisyon Raporlarında bu bölgeye sürekli olarak Kürdistan deniyor ve Türkiye bunların altına imza atıyor. İlk olarak bunu tespit etmek gerekir. 2003 yılında Abdullah Gül ile Rice arasında imzalanan 9 maddelik mutabakat metninde bu bölgeye zaten Kürdistan denmekteydi. Dolayısıyla Cheney’in
burada Kürdistan ifadesinin kullanılması şaşırtıcı değil”  dedi.

* * *

Türkiye’de ABD’ye bağımlılık sürecini eleştirenlerle ilgili tasfiye sürecinin nasıl başlatıldığını, Fehmi Koru açıklamıştı. Koru’ya göre Amerika, Türkiye’deki kendi çetelerini tasfiye kararını 5 Kasım 2007’deki Erdoğan-Bush görüşmesinde tebliğ etti!
Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki, Türkiye’de Amerikan çeteleri vardır. Bu çeteler, 1952’de NATO’ya girişle birlikte faaliyete geçirilmiş, Gladio denilen yapılanmanın Türkiye ayağı oluşturulmuştur. Bu çetenin Türkiye ayağına bilinçli olarak  “Ergenekon”  adı verildiği çeşitli yayınlarda belirtilmiştir.
Çetenin en belli başlı icraatı, 12 Eylül öncesi meydana getirilen iç savaş ortamıdır! Hatta o tarihte  “iti ite kırdırma politikası”  devlet politikası olarak uygulanmıştır! İt dedikleri Türk gençliğinin sağ ve sol kanatlarıdır. Bu sözü, kamuoyu önünde ilk kullanan Faruk Sükan’dır.
12 Eylül’den sonra da Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu gibi aydınların öldürülmesinde, Trabzon’daki Santoro cinayeti, İstanbul’daki Hrant Dink cinayeti, Danıştay baskını ve Malatya’daki vahşi katliamda da bu örgütün parmağı olduğu iddia edilmektedir.
Bu olayların Türkiye’ye hiçbir faydası yoktur, büyük zararı vardır. Dolayısıyla, olayları planlayanların milli bir düşünce ile hareket ettiği söylenemez. Kaldı ki bir hukuk devleti kendisini yine hukukla savunur.
Santoro veya diğer papazlar, misyonerlik veya Pontusçuluk yapıyorsa, sınır dışı edersiniz. Hrant Dink’i, tam devlet bürokrasisindeki kripto Ermenileri açıklayacakken koruma altına alırsınız! Türk aydınlarını da suikastlere kurban ettirmezsiniz. Devletseniz onları korursunuz! Bu tür olaylar meydana geldiğine göre devletiniz içerden ele geçirilmiştir! Yabancıların kurduğu çeteler, ülkenizde istediği aydını öldürmekte, güvenlik kuruluşlarınız seyirci kalmaktadır. Üstelik olayların aydınlanmaması için de ne gerekiyorsa yapmaktadırlar.

* * *


Bu sebeplerle, Türkiye’de son yıllarda meydana gelen bombalamaların, terörist eylemlerin gerçek boyutunun ortaya çıkarılmasını, en çok bu ülkeyi canından aziz bilen insanlar ister! Fakat hep onlar suçlanmaktadır. Öldürülenler de onlardır, hesap sorulanlar da!
Artık, bir istihbarat servisinin sözcüsü haline gelmiş birkaç gazetenin uydurma haberleri, krokileri ve ihbarları ile bu ülkenin yetişmiş insanları tutuklanıyor. Hiçbir ciddi araştırma yapılmıyor!
Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan uyarıyor:
 “Devletin, hukuk sistemi iflas etmiştir. Ordu kıpırdayamaz durumdadır. Yasama ve yürütmede kriz vardır. Devlet çökmek üzere ve aslında böyle bir çöküşten ya kaos, ya askeri darbenin çıkması beklenir. Eğer sistem böyle giderse, devlet kendi içinde çatışmaya doğru giderse, iki yıl sürmez Türkiye’nin bölünmesi veya Kürt devletinin ortaya çıkması muhtemeldir. Bu laik, antilaik çatışması değil, Kürt devletinin kuruluş aşamalarıdır. Herkesin bu tehlikeyi görmesi gerekir.” 
Demek ki, milliyetçiler veya ulusalcılar, Amerikan çetelerinin eylemleri ile zan altında bırakılarak, etkisizleştirilirken, senin mezarın kazılıyor Türk Milleti!

Yazarın Diğer Yazıları