Amiralin istifasındaki sırlar (2)

Amiral Fallon ABD’nin İran’a yönelik askeri harekatının  “başarılı” olamayacağını, küresel askeri gücünün dünya üzerinde kaybına yol açacağı konusunda kendisi gibi düşünen general ve yönetim içindeki sivillerle görüş birliği içindeydi. Irak’daki ABD güçlerinin komutanlarıyla da örneğin Kuzey Irak’taki PKK varlığı ve Türkiye’nin askeri operasyonu gibi konu başlıkları da onun  “staretijisi” ne uymuyordu.

Fallon, Bush yönetiminin  “sıkıntılı işbirliği”  olarak tanımladığı, Mısır’da seksenine yaklaşmış Hüsnü Mübarek’le görüşmek için Kahire’ye gittiğinde Washington bazı şaşırtıcı temaslarını not edecekti. Mısır lideriyle görüşmesinin ardından Kahire’de Dışişleri Bakanı gibi elliye yakın Mısırlı işadamıyla görüştüğü de belirtiliyor. Görüşmelerde ekonomik ilişkilerden çok Mısır’da İslami partiler, ABD’nin Ortadoğu stratejisi, BOP gibi konularda görüş alış-verişinde bulunmuş Amiral Mısırlı işadamlarıyla...
Fallon’un Orta Asya, Afganistan ve Pakistan gezisi ise Mısır’dan daha ilginç gelişmelerle doluydu. Amiral, Tacikistan’da Cumhurbaşkanı İmam Ali Rahmanov, Tacik generallerle istihbarat örgütünün şefiyle biraraya gelmişti. Tartışılansa Afganistan’da Taliban’ın ilerleyişinin durdurulması için Taciklerin daha çok gayret göstermesiydi. Pakistan’a geçen Fallon’un, Müşerref’le yaptığı görüşme sonunda aldığı izlenimler Esquire dergisine göre ABD’nin  “terörle savaşımını” da artık  “kaybetme”  aşamasına geldiğiydi. Fallon’a göre, “El Kaide, Pakistan, Afganistan ve Orta Asya’da 11 Eylül saldırısının sonrasında olduğundan daha güçlü durumdaydı.”
Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref ise Amiral’e Pakistan’ın geleceğiyle ilgili şunları söylemişti:

“Siyasi Fraksiyonlar, partilerle onların bağı olduğu kabilelerden söz etti başkan. Müşerref ülkesini çok iyi tanıyor.

“ Bu siyasi güç haline gelmiş kabileler Hindistan’la savaşın hemen başlamasını istiyorlar. “ dedi; ” ayrıca başka bir kabileler ittifakının talebi de Pakistan’la Afganistan’ı ileride birleştirecek federal bir yapılanma peşindeler. Bunlar Peştun ağırlıklı ve Taliban da bunlarla birlikte. Yine başka bir grup da Belucistan’a bağımsızlık istiyor. “ Bu sözleri üzerine Fallon, Müşerref’e soruyor: ” Peki, ne kadar dayanabilirsiniz?
“Fazla uzun değil”  diye yanıtlıyor Müşerref.
Fallon, İran’la çatışmanın Pakistan’da etnik bölünmeyle sonuçlanabilecek bir İslam Devrimi’ni tetikleyebileceğini, Afganistan’ın da bu devrimin bir parçası olarak yeniden Taliban’ın eline geçeceğine inanıyordu özellikle bu gezilerden sonra. Stratejisi Ortadoğu’da geri çekiliş, Orta Asya’da ilerleme ve engelleme olarak tanımlanabilir. Ancak İran inadı ve Irak’tan asker çekilmesi konusunda Irak ABD Komutanlığı ve Cheney ile çatışınca istifaya zorlandı.

Türkiye’den Afganistan için muharip güç istenmesi, PKK gibi konular Fallon’un staretejisinde değişik bakış açısıyla ortaya çıkıyorlar. Ama Amiral kendi stratejisiyle çelişiyor. Çelişkinin adı  “terörizmle pazarlık”  olarak adlandırılabilir.

General Patton ve Mc Arthur birer şahin ve savaşı tırmandırma yanlısı olarak sivillerle çatışıp tasfiye edilirlerken Fallon, barış yanlısı bir “stratejik güvercin” olarak tarihe geçecek.

Yazarın Diğer Yazıları