Bu bir kâbus olmalı!

Emniyet Genel Müdürlüğü’ne göre,  “AB karşıtı olmak” bir PKK’lı gibi takibi gerektiriyorsa, bu, Türkiye’nin AB’ye girmeden AB’nin Türkiye’ye girdiğinin, girmek ne kelime, girip pek çok kuruma nüfuz ettiğinin ikrarı değil midir?

Ve bütün kurumlarıyla devlet bu değerlendirmeye bir “şerh” koymamış, “Siz ne demek istiyorsunuz, benim vatandaşlarım arasında AB taraftarları da olacaktır, AB karşıtları da” diye hesap sormamış, soramamışsa, bu “nüfus etme”, raporu hazırlayanları da aşarak, devletin bütün kılcal damarlarına sirayet etmiş demek değil midir!

Böyle bir tablo karşısında hepimizin Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini hatırlamasından daha normal ne olabilir!

Yani şimdi ben, “Avrupa Birliği Türklere, Hitler Almanya’sının Yahudilere baktığı gözle bakıyor” desem, kendimi Almanya’daki bir Türk gibi kendi vatanımda tehlikede mi hissedeceğim? Demek ki insanın  “Öz yurdunda garip, öz yurdunda parya” laşması buymuş! AB’ye karşı olmak terör ise, AB’ye karşı olan teröristtir, yani PKK’lı gibidir; bu tanıma göre Erol Manisalı’nın evi bir gece polislerle kuşatılıp, “Üçe kadar sayıyoruz, ellerini başına koy ve dışarı çık!” anonsları yapılabilir. Böyle bir terör tanımına göre rahmetli Attila İlhan’ın mezarını ziyaret edenler,  “Bir terörist mezarını ziyaret etmekten” gözaltına alınıp sorgulanabilir. Yine böyle bir terör tanımına göre AB karşıtı toplantılara katılan ve AB karşıtı kitaplar okuyan öğrenciler için valiler, okul müdürleri ve imamlar devreye girip öğrencinin anne-babasıyla diyaloga geçerek, “Topluma kazandırma” gayreti kuşanabilirler.

Ne kadar tuhaf öyle değil mi!
O kadar tuhaf ki, bizzat Avrupa Birliği’nde bile AB karşıtı olmak bir terör olayı sayılmaz ve AB karşıtı hiç kimseye terörist muamelesi yapılmazken, Osmanlı’nın tarihten silinmesinden Anadolu’nun işgaline, Kıbrıs’ı Yunanistan’a peşkeş çekme gayretinden PKK’ya kucak açmaya kadar ne çektiyse Avrupa ülkelerinden çekmiş ve çekmekte olan Türkiye’de iş gelmiş bu noktalara kadar dayanmış bulunuyor. Milli Mücadeleyi başlatıp zaferle noktalayanlar, Çanakkale şehit ve gazileri şu günleri görseler, meselâ Yahya Çavuş, mesela Mehmet Akif, mesela Rıfat Börekçi rüyamıza girse ve biz onlara, “Biz cebine para koyup gelen Yunan Kilisesine Bankamızı, biz, çantasına dolar dolduran İngiliz ve Fransız’a şirketlerimizin satılmasına karşı çıkıyoruz, çünkü onlar sizi, Ermenileri katletmekle suçluyor ve ‘Türkler Ermenileri katletmemiştir demek, suçtur’ diye kanunlar çıkartıyor!” desek, onlar bize,  “Allah sizden razı olsun evlatlarım, biz de sizden bunu beklerdik” demezler mi? Derler. İyi de biz devam etsek, “Amma böyle söylediğimiz için polis bize terörist diyor!” şikâyetinde bulunsak, o zaman ne cevap verirler?
Demezler mi ki:

 “- Yoksa kurtardığımız vatan yeniden mi işgal edildi!”
Çünkü, kurtardıkları vatan evlatlarının ve kurdukları devletin böyle bir suç ve suçlu tanımı yapacağı onların akıllarının ucundan bile geçmez, geçemez!
AB tutacak, “Türk askeri Kıbrıs’ta işgalcidir” diyecek, ben bu AB’ye karşı olmayacağım, AB tutacak, Fırat ve Dicle havzasını uluslararası bir komisyon yönetsin, bu komisyonda İsrail’de bulunsun diyecek, ben bu AB’ye itiraz etmeyeceğim, AB tutacak, camilerde “Allah katında din İslâm’dır deme, gücüme gidiyor” diyecek, ben, “Din benim dinim, cami benim camim, sana ne!” demeyeceğim, dediğim zaman, bir “AB karşıtı olarak” terörist sayılacağım, telefonlarım dinlenecek, üzerime namlular çevrilecek, ellerim kelepçelenecek ha...
Yok, bu işte bir yanlışlık var..
Bu görüş benim polisimin görüşü olamaz.
O mukaddes ve o vazgeçilmez ocak, AB ülkelerinin desteklediği PKK’ya yüzlerce şehit vermiş o mübarek müessese, AB’nin Türk’ün şeref ve haysiyetini ayaklar altına alan söz ve fiillerine itiraz eden kendi kardeşlerini, kendi babalarını, sabahleyin dualarla okula gönderdiği kendi evlatlarını teröristlerle aynı kefeye koyamaz, koymamalı..
Şimdi Türk polisi “Aleviler azınlıktır, Güneydoğu da Kürdistan!” diyen AB’nin yanında, bu AB’ye, “Sen ülkemi bölmek isteyen pis bir müstevlisin” diye itiraz eden herkesin, “bunlar teröristtir” diye karşısında olacak, öyle mi!
Bu gerçekten bir kâbus olmalı..

Yazarın Diğer Yazıları