Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hulki CEVİZOĞLU

Hulki CEVİZOĞLU

"KALENİN ANAHTARI İÇERİDEN TESLİM EDİLDİ"

Bu satırların yazıldığı saatte Anayasa Mahkemesi, iktidardaki AKP’nin kapatılması için açılan davanın ön görüşmesini yapıyordu.
Siz bu satırları okurken, sonucu biliyor olacaksınız.
Ben ise, Ankara’dan çok uzaktaki bir üniversitemizde konferansta olacağım için sonucu bilmeden yazıyorum.

KALENİN ANAHTARI...
 Ancak, sonucunu herkesin gördüğü bir gerçek var. O da, Türkiye’nin büyük bir hızla parçalanmaya doğru götürüldüğü!..
Bunu en son olarak, geçen Cuma Ceviz Kabuğu’nda konuşan Prof. Manisalı dile getirdi.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Manisalı, “Türkiye kalesinin anahtarının içeriden teslim edildiğini” söyledi. Manisalı hocanın -bir kez daha- dikkat çektiği noktalar şunlardı:
 “... Türkiye’nin bu günkü durumu içimizdeki oligarşinin kalenin anahtarını içeriden teslim etmesinden kaynaklanıyor.
... Yoksa Türkiye kimseye karşı yenilmiş değil.
... Liberaller 22 Temmuz 2007’ye kadar bir hayal âlemindeydi. AKP ile fikirlerinin aynı yönde olduğunu düşünüyorlardı. Oysaki AKP, Batı’ya bir alışveriş gözüyle bakıyordu. Liberallerin çelişkisi Türkiye’nin sömürgeleştiğinin farkına varmamalarından kaynaklanıyor. Bu evliliğin yürümeyeceği belliydi. Nitekim bu destek bitti.”
Görüşlerine katılırsınız ya da katılmazsınız ama, Prof. Manisalı’nın sözleri ciddi:
 “Batı, misyonu tamamlama görevindeki iktidar partisinin kapatılmasından çok korktu. ABD Türkiye’de AKP’yi basit bir düşünce ile iktidar olarak seçmedi. Amacı kendine piyasa açmak ve bunun için dinci öğeleri kullanıyor. Dinci sermayeci ortaklığı ile varoşları kontrol altına alıyor. Dinci ümmetçi yapı ile ulusalcılığa alternatif oluşturuyor.”


YENİ İKTİDAR
Anayasa Mahkemesi’ndeki davanın sonucu -dava kabul edilse de, reddedilse de- henüz bilinmiyor. Çünkü, süreç yaklaşık 8 ay olarak tahmin ediliyor. Bu dava bir yana, normal süre bitiminde yeni seçimler sonucunda iktidara kim gelecek?
Bu, Türkiye’nin geçmişten gelen kaderi ile ilgili. Çünkü, bugüne kadar iktidar adı değişmesine karşın, politikalar hiç değişmedi. Türkiye kendi ayakları üzerinde dik duran özgün bir dış politika izleyemedi.
O yüzden ha AKP olmuş, ha CHP ya da başka bir parti; önemli olan uygulanacak politika. Programımda da belirttim. AB(D) politikalarına karşı Atatürkçü bir politika izlenmeyecekse, bu kadar kavga niye?..
Bugüne kadar ne yazık ki, hep istenmeyen oldu.
Prof. Dr. Erol Manisalı’ya bu soruyu sorunca, şu karşılığı verdi:
 “Kapitalizm artık içeriden(ABD’den) çöküyor. ABD’de bile, artık ekonomiye devlet müdahalesi isteyenler arttı. AKP’yi iktidara getiren dış konjonktür(yapı), BOP artık geride kaldı, Irak çöllerine gömüldü. Şimdi devletçilik çığlıkları ortaya çıkıyor.
ABD piyasayı kendine ayarlamak için dinci ögeleri kullanıyor, bunu büyük sermaye ile destekliyor. İnanç sömürüsü ile piyasayı denetliyor.
Kaos ortamının yaratılması ABD’nin işine geliyor. ABD ayakta kalabilmek için tüm dünyada savaş çıkartma peşinde. ”


“DOKUNULMAZLAR” NEDEN
KORKUYOR?..
 Tüm bu gelişmeler olurken, 22 Temmuz genel seçimlerinde “Bana oy verin, sizi ben kurtarırım” diye oy isteyen milletvekilleri niçin susuyor?..
Bugün, Türkiye’nin içine itildiği “korku tünelinde” sade vatandaşlar bile gözaltına alınmaktan korkar oldu.
Telefonlarımız, odamız dinleniyor mu; en masumane konuşmamız, şakalarımız aleyhimizde kullanılabilir mi; çocuğumun başına bir şey gelir mi; işimden olur muyum gibi paranoyaya itildi.
Yıllardır tehlikelere dikkat çekilirken, “Bunlar paranoyadır” diye küçümseniyordu.
İşte şimdi gerçek paranoya tüm Türkiye’ye egemen oldu.
Yine soruyorum. Halkı kurtarmak için oy isteyip, bugün “Milletvekili dokunulmazlığına” kavuşanlar niçin susuyor?.. Sadece genel başkanların konuşması yeterli mi?..
Kendisine her an dokunulacağı kaygısı içindeki birkaç aydın konuşur ve her türlü riski almaya devam ederken, “dokunulmazlar” susacak idiyse, politikaya niçin talip oldular?
Üç kuruş için mi?
Yazıklar olsun!..

Yazarın Diğer Yazıları