Buna da mı "yarabbi şükür" ?

Avrupa Adalet Divanı, PKK’nın terör örgütleri listesine alınmasına ilişkin AB Konseyi kararını iptal etti. Güya hukuki şekli ve teknik gerekçesi, eşkıya başlarından Osman Öcalan, 2002 yılında Divan’a başvurduğu zaman PKK’nın,  “terör örgütü”  olduğu kanıtlarının oluşmamış ve örgüte temyiz hakkı tanınmamış olması!
Adı şanı  “yüksek”  bir Adalet Divanı olan bu sözde  “yüce” ,  “Lahey Adalet”  Mahkemesi’nin  “hukukunun”  gerçeklere ve gerçek “adalete” bu kadar meydan okuması bana, bizde 1960-61’de İmralı’daki “Yüksek Adalet Divanı” nın hükümlerini hatırlattı!  “Adalet”  adına  “hukuku” ,  “hukuk”  adına “adaleti”  çiğnemek sınır tanımıyor!

Hukuk ve adalet bu mu?
“Hukuk”  hele evrensel Avrupa Hukuku adaleti, gerçekler ortada iken, adaleti  “şeklen”  çarpıtmak mı?
2002 yılında, PKK’nın terör örgütü olduğu, binlerce insanımızı katletmesiyle sabit olmamış mıydı? 1999’da eşkıya başı Osman’ın, ağabeyi, eşkıya başı APO, bu yüzden delillere istinaden ölüme mahkûm edilmemiş miydi?  “Teknik”  derseniz, fotoğraflarla sabit! Tabii bütün sabit olan delillere rağmen hukuku, idam hükmünü rafa kaldırmakla, o zamanki T.C. hükümeti ihlal etmişti... Şimdi, bir bakıma bunun ceremesini çekiyoruz.  “Yüksek Adalet Divanı” nın güya teknik ve şekil hatası diye verdiği iptal kararı, hâlâ İmralı’da sefa sürmekte olan ve  “affını”  bekleyen APO’ya doğum günü hediyesi oldu!
 “Kritik anlarda”  bazılarının düşünmeden verdikleri kararlar, işte böyle ülkenin geleceğini olumsuz etkiliyor! APO aynı hukuk mantığıyla af edilirse, hiç şaşmayın.
Bu iptal kararı bızim Brüksel yalakaları için şok oldu. Önce ne diyeceklerini şaşırdılar... Hemen tevil etmeye başladılar ve Brüksel’den söz aldılar; AB, PKK’yı terör listesinden çıkarmayacakmış. Ama yol oldu bir kere! Avrupa’nın gerçek yüzü ve tasavvurları, bir defa daha ortaya çıktı. Halkın mücahitleri ve vb.. dedikleri PKK’yı, yakında bir gün meşru, siyasi parti de yaparlar... Ama buna ne hacet, DPT zaten Meclis’te!
Ve aymazlığın derecesine bakın ki, “Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne sadık kalacaklarına, herhalde tek ayakları üstünde and içen DTP Milletvekilleri PKK’dan soyutlanamıyorlar, ” terör örgütüdür “ demiyorlar, ” Biji APO “ gösterileri tertip ediyorlar ve küstahlıklarına bakın ki, Nevruz’da bu kanunsuz mitinglere karşı tedbir alan valilerin görevden alınmalarını talep edebiliyorlar! Bu vesileyle, Avrupa’nın AB’nin, adaletlerinin hukuklarının ne olduğunu, bize karşı tutumlarını anlamadıksa ve buna rağmen de ” AB sürecinde “ yürümekte kararlı isek bu, gafletten öte bir durum değil midir?
AB sürecini, sözde ” reformlarını “,  Hükümet ve Parti programlarının en başına koyan Erdoğan bile nihayet kızmış. ” Bizi alacaksanız alın, almayacaksanız söyleyin “ buyurmuşlar... Öyle ya, Birliğe yeni üyeler kolaylıkla katılırken Türkiye’nin önüne bu kadar engel çıkarılmasının anlamı nedir?
Sayın Başbakan asıl maksatlarını daha açık nasıl söylesinler... Bundan sonra, celadet göstermemiz için, sakalımızın üstünden kaç farenin geçmesi gerekecek?

Kıbrıs faresi
Hani, Kıbrıs’ta Lokmacı Kapısı’nın, köprüsünün karşılıklı açılması Kıbrıs’ta çözümün anahtarı olacaktı. Törenlerle, Talat ve maalesef halk ” İşte çözüm “ diye bayram ettiler, ama birkaç saat sonra Rumlar bir bahaneyle kapıyı tek taraflı kapattılar! İleride de muhakkak, çeşitli bahanelerle bu anahtarla ” aç- kapa “ oynayacaklar ve bizi oynatacaklar.
Edepsizlik öyle ki Mehmet Ali (Kemal) Birand bir TV programında AKP Hükümetinin Annan Planı’nı kabul etmesinin ” büyük başarı “ olduğunu söyledi. En büyük ” fiyaskoyu “ zafer sayarsanız, denecek başka şey yok!

Yazarın Diğer Yazıları