Hepimiz Boğazlıyan Kaymakam'ı Kemal Bey'iz!

Hrant Dink “Ermenilere soykırımı yaptık” diyenlerin “kahramanı”;  ancak o yılların asıl bir Türk kahramanı, milli şehidi var; Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey...
Bu kahraman Kaymakam, yabancıların dayatmalarına boyun eğen ve onları memnun etmek için Damat Ferit Hükümeti’nin rızasıyla - ve yalancı şahitlerin ifadeleriyle, “soykırımı” iddiasıyla “Kürt Nemrut Mustafa” tarafından idama mahkûm edilmiş ve 10 Nisan 1919 da (89 yıl evvel bugün), İstanbul’da Bayezıt Meydanı’nda asılarak şehid  edilmişti! Hakkını vermeli; Padişah VI. Mehmet Vahdettin, bu kararı imzalamaz. “İş intikam ve bilahare mukatele şeklini alabilir” diye “fetva-yı şerif” ister ve Şeyhülislam Mustafa Sabri de bu Kemal Bey’in idamı için fetva verir!  Bu gerçek “soykırımı” dramının acı ayrıntılarını dünkü YENİÇAĞ’DA okudunuz...  Kemal Bey’in son sözleri şöyledir; “Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk Milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet, elbette onlara bakacaktır. Allah, vatan ve milletimize zeval vermesin... Borcum var, servetim yok, üç çocuğumu, millet uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın Millet...”
T.B.M.M.’nin 14 Ekim 1922’de çıkardığı özel bir kanunla ilk ‘Milli Şehit’ ilan edilmiş ve zor şartlarda görev yapan yerel mülki amirin sembolü ve kahramanı olmuştu. Bugün YENIÇAG ve bazı yazarlar ve gazeteler dışında hangi “milli medyamız” Kemal Beyi ve şahadetini anacak? Göreceğiz... Hele “Hrant Dink” diye dövünen aydınlar? 
“Kemal Beyin öyküsü, şahadeti, yabancıların dayatmalarıyla adaletin ayaklar altına alınması gerçek bir insanlık trajedisi, ama” Ermenileri kestik” diye yırtınanlar, “Hrant Dink” diye dövünenler, ne Orhan Pamuk, ne de Elif Şafak vb “Kemal beyi” bilmezler... Bilseler de bu gerçek dramı yazmazlar, roman yapmazlar. Bir Türk yazarı yazsa da başka dillere çevrilmez ve “best seller” olamaz... Uluslararası ödüller kazanması için Ermeni Diasporası onları beslemez!
Kendi milletine küfretmek düşünce ve ifade özgürlüğü icabı “medeni cesaret!” Hem de 301 kaldırılmazsa, suç teşkil etmez! 

Ve Hrant

Dinimizin güzel bir gereği, ” ölüleri hayırla yâd etmek... “Ne güzeldir cenaze namazına dururken, imamın” “Merhumu nasıl bilirdiniz?” sorusuna, onu kötü bilsek de “iyi biliriz” diye cevap vermek ve haklarımızı helal etmek!
Allah beni bağışlasın, toprağı gene de bol olsun ama bana “Hrant Dink”ten gına geldi. “Yetti gayrı!” Ne yalan söyleyeyim, onu hiç sevmezdim ve değişmeceli manada da olsa “zehirli Türk kanı” demesini hiç bağışlamamıştım... Çünkü bu düşünce içinden gelmişti! Fakat öldürüldükten sonra artık susacaktım. Katilin ortaya çıkarılmasını, adalet namına istedim, istiyorum! Ama Hrant Dink’in ölüsü şimdi Türkiye’yi dirisinden fazla zehirlemekte! Her lafın başı“AB süreci” , “Hrant Dink” ve 301. madde! Türklüğe hakareti önleyen TCK’nin, “301. maddesi” kaldırılması için başlıca gerekçe, Hrant Dink “cinayeti.” Bu “madde” olmasaymış öldürülmezmiş! Dün yazdım; asıl bu madde kaldırılır da “Hrant Dinkler” vb Türk milletinin değerlerini ve tarihini pervasızca zehirlerlerse, siz görürsünüz olacakları! Velhasıl, “sevgili” Hrant Dink’ten illallah! Adamın ölüsü APO ile birlikte değirmen taşı gibi boynumuzda asılı kaldı! Bu “efsaneye” son verilmeli. Hrant Dink’in “hatırasına” ne kadar zarar verdiklerini ve bu ülkeye bağlı Ermeni vatandaşlarımızı ne kadar rahatsız ettiklerini anlamıyorlar mı?

Raslantı
Ne acı tecellidir ki Kemal Bey’in ölüm yıldönümünde, bugün onu öldürtenlerin selefleri Olli Rehn ve Barosso isimli “AB Müfettişleri” hükümete baskı yapmak için “bagımsız” TC’nin başkenti Ankara’dalar!

Yazarın Diğer Yazıları