Barroso'ya cevap Başbuğ'dan

AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ziyaret edecek diye CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM’deki odaları, Fransız güvenlik yetkilileri ile birlikte arandı!
TBMM yetkililerine sormak gerekir; Baykal’ın veya Bahçeli’nin hayatı, Barroso’nun hayatından önemsiz midir? Normal olarak zaten TBMM’de gerekli güvenlik önlemleri alındığına göre bu işgüzarlığa neden izin verildi?
Geçenlerde Trabzon Valisi’nin makam odası da Başbakan gelecek diye köpekle aranmıştı! Trabzon Valisi’nin makam odasına bomba yerleştirilmiş olabilir korkusu yaşanıyor demek ki? Bu korkunun sebebi nedir?
Devletin içinde herkes birbirinden mi korkmaktadır?

* * *

Barroso, Anıtkabir’de Ata’nın huzurunda eli cebinde dolaştı!
Türkiye’de değil, bütün dünyada bir kabir ziyareti adabı vardır. Barroso, her ne kadar Meclis’teki konuşmasını dikkatli hazırlamışsa da davranışları ile Türk Milleti’ne saygısızlık etti.
Barroso, Meclis’teki konuşmasında, 301’inci madde ile ilgili cümlesinden sonra, kapatma davasına geçiş yaparak “Şiddet içermeyen görüşlerin yargılanmaması gerekir” dedi ve devam eden kapatma davaları hakkında yorum yaparak Türk Anayasası’nı ihlal etmiş oldu. Bu yorumu ustalıkla yaptığı için kimse tepki göstermedi!
Barroso, terörle mücadelenin sadece askeri yöntemlerle olmayacağını tekrarlayıp, Kürt kökenli Türkiye vatandaşlarına siyasal, sosyal, kültürel hakların verilmesini istedi!
Meclis’ten tek bir milletvekili bile ses çıkarmadı!
Barroso, Güneydoğu’daki sorunların çözümünün, kapsamlı bir strateji çerçevesinde gerçekleştirilebileceğine inandıklarını dile getirerek, hükümetin bu konuda bir plan üzerinde çalıştığını bildiklerini de söyledi.
Herhalde planın içeriğini, Deniz Baykal veya Devlet Bahçeli’den iyi biliyordur!
Anlaşıyan o ki hükümet, muhalefete değil AB’ye bilgi veriyor!

* * *

Siyasiler ses çıkarmayınca, cumhuriyeti korumak ve kollamakla görevli olan Türk ordusu, en azından siyasi haklar meselesinde tavrını bir defa daha ortaya koydu.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, kültürel farklılıklara saygılı olan Türkiye Cumhuriyeti’nin, bireysel kalmak ve ulus devlet yapısına zarar vermemek şartıyla kültürel zenginliklerin yaşanması ve yaşatılması için gerekli düzenlemeleri gerçekleştirdiğini ve bazı uygulamaların devam ettiğini söyledi ve şöyle dedi:
 “Bunun ötesinde, kimse Türkiye’den belirli bir etnik gruba kültürel alanın dışında, ulus devlet ve üniter devlet yapısını tehlikeye sokacak, siyasal alanda, grupsal düzenlemeler yapmasını isteyemez ve bekleyemez. Kültürel alandaki düzenlemeler herhangi bir şekilde siyasal alana doğru götürülmeye ve ikincil kimlikler birinci kimliğe dönüştürülmeye çalışılırsa ve bu konular ülke gündemine kasıtlı olarak devamlı sokulursa korkarız ki ülke kutuplaşmaya ve ayrışmaya sürüklenebilir. Bu Türk toplumuna karşı yapılabilecek en büyük kötülüktür.”
Başbuğ, bölücü terör örgütünün 1984’ten beri bunu başaramadığını da hatırlattı!

* * *

Türk ordusu işte bu sebeple AB ve “Soros çetesi”  tarafından hedef alınıyor ve cumhuriyeti koruma ve kollama görevini yapamaz duruma düşürülmek isteniyor. Soros’un uzantılarının hazırladığı  “güvenlik almanağı”  ile Türk Silahlı Kuvvetleri yıpratılmak istenmişti. Şimdi TSK, Soros çetesini andıçladı diye yaygara koparıyorlar. Kendileri, AB ve Soros fonları ile Türkiye’de azınlıklar oluşturmaya çalışırken andıçlama yapmıyor muydu?

Yazarın Diğer Yazıları