Muz demokrasisi, demokrası tramvayı?

“Demokrasi- özgürlük” konularında yabancı bilgelerden, kitaplardan, alıntılar paralayarak ve laflar dolandırılarak “entelektüel hamaset” yapanlara, aynı yöntem ve üslupla cevaplar verecek değilim. Yoksa benim de başka mehazlardan yapacağım alıntılar çok! Ancak bu konularda, “deneye dayalı” realist gözlemlerim ve soracağım sorular var!   Birincisi;  “Demokrasi, demokratik” dediklerinin “halk idaresidir”  demekten başka somut bir tarifi var mı? Yok: “Muz” gibi, meşrebe, zamana, zemine ve ülkeye göre  değişiyor. Eski Komünist -totaliter devletlerin adları da “Demokratik Halk Cumhuriyeti” idi! “Demokrasinin” gerçekte ne olduğuna kim karar verecek?

Aysun Kayacı olayı 
Bir televizyon programında “Benim oyumla dağdaki çobanınki aynı olur mu?” dediği için  güzel kıza, Aysun Kayacı’ya fazla yüklendiler. Aynı şeyi bir erkek söyleseydi, o kadar mesele yapmazlardı. Ama erkek  “maço -sadistler” kızcağızı döver gibi hırpalamaktan adeta zevk aldılar! Aslında Aysu’nun cümlesi  “Demokrasi”  konusunda, 2008 yıldır Aristo, Sokrat, Bacon ve Jean-Jacques Rousseau tarafından da söylenenleri özetliyor, doğruluk payı da çok! “Çobanla” Aysun’un bilgileri eşit değil ve de oyları eşit sayılmamalı... Ama başka seçenek de yok Ne demişler; “Demokrasi yönetimlerin en kötüsüdür, ama daha iyisi de yok!” Hem bugün post-modern “çobanlar” var, gün onların. Soru-sorun: Acaba biz güdülecek koyunlar mı olmalıyız? 
Demokrasinin beşiği olan eski Yunan’da ve bozulmadan önce Roma’da, bütün halkın katıldığı forumlarda halkın eşit söz ve oy hakkı vardı. Bugünün koşullarında bu imkânsız! Ancak bir torba kömür ve erzakla satın alınan  “oyların” oluşturduğu “çoğunluk istibdadı” demokrasi mi?  Erdoğan’ın, maksadına ulaşınca ineceğini açıkça söylediği “tramvay”, demokrasi midir?  Cahilleri, görgüsüzleri ve hatta hainleri,  “oy çokluğuyla”, devletin başlarına getiren yöntem “demokrasi midir?”... “Demokrasi”  uğruna onlara katlanmaya mecbur muyuz? Ve eğer bu, “oy çokluğu sultası” demokrasi “ise bunun,  TC’yi yok etmesine razı mı olacağız?.. Şimdi TBMM’de “otomatik-robotik”, el kaldır -indir mekanizmasıyla, “AB istedi” diye Türklüğe içerden, dışardan, pervasızca hakaret edilmesine, Yargımıza Ordumuza saldırılmasına razı mı olacağız? .

Kamer ve demokrasi
 Ve TBMM’de demokratik söz ve kürsü hürriyetini kullanan, “Katar” rezaletini dile getirmeye “cüret eden” - “tek başına muhalefet Partisi”, Kamer Genç, genel kurul salonunun ortasında AKP zorbaları tarafından dövüldü- ” “Demokrasi Şampiyonu” Sayın Başbakan Erdoğan da dövenlere arka çıktı, adeta “Kamer Genç dayağı hak etti” dedi. Ama normal; tabii kendileri,mahalle, sokak kavgaları ortamından geliyor! Kayıtlarda sabit;  Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı De Puig, Meclisin, AKP’nin kapatılması yanlıştır diye bildiri yayınlamasını, “Türk Heyeti Başkanı AKP’li Mevlüt Çavuşoğlu istedi” dedi, ama Mevlüt Bey kıvırdı ve Başbakan gözlerimizin içine baka baka inkâr ediyor... Yabancılardan şefaat istemek, muz demokrasilerine, sömürgelere mahsustur ve AKP hükümeti, bu şefaati  icazeti, yabancılardan ilk defa istemiyor. Başbakanın eski danışmanı Zapsu da “Erdoğan’ı, atık su kanalından aşağıya süpürmeyin, kullanın” demişti... Ve Erdoğan bunu inkâr etmemişti. Zihniyetleri budur. Başbakan “Kendilerini Misak-ı Milli’ye hapsedenler bizi anlayamaz” buyurmuşlar... Hakikaten de öyle: Asıl bizler, “Misak-ı Milli “nin ne demek olduğunu, ülke varlıklarını  yabancılara peşkeş çekenleri ve bununla övünenleri kesinlikle anlayamıyoruz!
Şimdi bu “demokraside” “elbirliğiyle” darbe- darbe” diye, TSK’yi etkisiz hale getirmek istiyorlar. Bu aşı gene pişirip önümüze getirdiler. Bu yazılacak ayrı bir konu... Fakat “kurt geliyor” yalanıyla köy halkını korkutanların  gerçek kurt kapıya gelince ne hale düştükleri malûm... “Darbe tellallığı” yapmıyorum, ama önümüzde bir gün hakiki “Ergenekon”dan, gerçek “Bozkurt” şahlanınca, ne yapacaklarını çok merak ediyorum!

AKP’nin ampulü
Enerji Bakanı Hilmi Güler, “akkor”  yani eski ampul devri kapandı dedi. Buna göre AKP’nin amblemindeki ampulü moderniyle değiştirmeleri lazım... Yeni,  sarık gibi helezonlu “ampulün” resmi benden; etrafındaki ışıklar onlardan! 
AÇIKLAMA: Önceki yazımda Radikal yazarlarından Tuğrul Eryılmaz’ın beni hayretten sıçratan sözlerinden söz etmiştim... Okuyucularım bu sözlerin ne olduğunu soruyorlar... Eryılmaz:  “Pippa Bacca tecavüzünün sebebi milliyetçiliktir”  demişti! İster inanın, ister inanmayın!’

Yazarın Diğer Yazıları