"Kırk bir kere EDEBİYAT"

Yazarlığın yolu dergilerden geçer. Eli kalem tutan zevatın geçmişlerini inceleyiniz, hemen hepsinin bir dergi macerası olduğunu göreceksiniz. Onlar ya bizzat dergi çıkarmışlardır ya da dergi faaliyetlerinin içinde yer almışlardır. Yani yazarlar içinde şöyle veya böyle dergicilikle ilgisi olmayan kişi hemen hemen yoktur. "Genç Kalemler" deyince Ömer Seyfettin, "Hisar" deyince Mehmet Çınarlı, "Türk Edebiyatı" deyince Ahmet Kabaklı hatırımıza gelmiyor mu?..
 Dertliler nasıl köşe bucak derman ararlarsa, söyleyecek sözü olanlar, gönlüne mukaddes ateşten kıvılcım sıçrayanlar da kendilerini ifade edebilmenin arayışı içine girerler. Dergiciliğin böyle bir ihtiyaçtan doğduğunu düşünüyorum.

Dert sahipleri her zaman dertlerine deva bulabilirler mi? Aynı şekilde fikir ve sanat zevkini tadan genç kabiliyetlerin kendilerini yetiştirebilecekleri bir atmosferle karşılaşmaları da çoğu kez mümkün olmuyor. Diyelim ki böyle bir ortama kavuştular, ellerinden tutacak, kendilerine önderlik yapacak fikir ve sanat adamları bulabilecekler mi?.. Bundan dolayıdır ki özellikle taşrada çıkan dergilere daha fazla ilgi gösterilmesi gerektiğine inanıyorum. Onlar fikir ve sanat mektepleridir. Bir dergi etrafında toplanarak karınca kararınca çalışan gençlere geleceğin kültür ve sanat adamları gözüyle bakmakta beis yoktur…

Bütün bunları, Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencilerinin çıkarmakta oldukları "Kırk bir kere EDEBİYAT" adlı derginin yeni sayısını (Nisan-Mayıs 2008/6) karıştırırken düşündüm.

Yaşıtları başka işlerle vakit öldürürlerken Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencilerinin adlarına yakışır bir faaliyet içerisinde olmaları takdire şayandır.

"Kırk bir kere EDEBİYAT" dergisinin sayfalarını çevirdikçe mutluluğum artıyor. Birbirinden güzel şiir, deneme ve araştırmalar göz kamaştırıyor. "Tebrikler gençler" demekten kendimi alamıyorum.
Gençlerin sosyal faaliyetleri sadece "dergi" ile sınırlı değil. "Kırk bir kere EDEBİYAT Sohbetleri" adı altında konferanslar da tertip ediyorlar. Bu cümleden olarak 09.04.2008 Çarşamba günü Ankara Üniversitesi DTCF öğretim üyesi Prof. Dr. Nurullah Çetin "Milletleşme Sürecimizde Yahya Kemal Aydınlanması" konulu bir konferans verdi. Nurullah Çetin Bey ilgiyle takip edilen konuşmasında özet olarak şunları söyledi:

 "Jön Türklere özenerek genç yaşta Avrupa'ya kaçan Yahya Kemal, Paris'te Albert Sorel, Emile Borgoix, Camile Yulien gibi tanınmış şahsiyetlerin derslerine devam eder. Bunlardan Camile Yulien'in "Fransa'nın toprağı bin yıl içinde Fransız milletini yarattı" sözünden çok etkilenen Yahya Kemal 1912'de vatansever bir kişi olarak yurda döner ve sonraki yıllarda bütün ömrünü coğrafyayı vatan kılan, kalabalıkları millet yapan millî ve manevî değerleri yüceltmeye harcar."

Kısacası; üniversitelerden kavga gürültü haberlerinin eksik olmadığı şu günlerde Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencilerini kültür-sanat faaliyetleriyle haşir neşir görmek bizi ziyadesiyle sevindirdi. Allah nazardan saklasın. Kırk bir kere MÂŞALLAH.

Yazarın Diğer Yazıları