Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Ermenistan'ın işgaline son verilmelidir!

Türk milletine karşı Ermenistan Devleti topyekün bir kin ve nefret operasyonu yürütmektedir. Bu bağlamda “soykırım” iddialarıyla dünya çapında Türkiye’yi mahkûm etme girişimlerine büyük bir hız vermiştir. Bu ülke daha önce kurdurttuğu ASALA adlı terör örgütüyle onlarca Türk diplomatını da şehit etmiştir. Bugünlerde de sıkışan PKK terör örgütü içindeki Ermeni asıllı teröristleri Karabağ’a yerleştirmek için alışılmadık yol ve yöntemleri kullanmaktadır.
Bu ülke, zamanın Rus kuvvetleriyle işbirliği yaparak Azerbaycan topraklarını işgal etmiştir. Ayrıca Ermeni kuvvetleri bu işgal sırasında Hocalı katliamını gerçekleştirmiştir. Başta ABD olmak üzere bütün dünya, bu işgal ve katliama seyirci kalmaya devam etmektedir. Ermenistan, Azerbaycan topraklarının dörtte birini halen işgal altında tutmaktadır. Uluslararası anlaşmalar, hukuk ve barış Ermenistan’ı hiç ilgilendirmemektedir. Ermenistan’ı terbiye edecek, hizaya getirecek, uluslararası hukuka uymaya zorlayacak tek şey; kuvvettir.
Ermenistan’ın her türlü saldırganlık, tahrik ve tecavüzüne karşı Türkiye sürekli zeytin dalı uzatmakla meşguldür. Türkiye alttan alarak, taviz vererek, görmezlikten gelerek ve sükunet çağrısında bulunarak durumu geçiştirmeye çalışmaktadır. Bu küçük ülke, Türkiye’nin sınırlarını tanımayı reddetmekte, Sevr taleplerini dillendirmekte, tazminat talep etmekte ve gerçekte Türkiye’yi tehdit etmektedir. AB, ABD ve diasporası vasıtasıyla Ermenistan, Türkiye’ye inanılmaz dayatmalarda bulunmaktadır. 
 Ermeniler son olarak 24 Nisan’da kendilerinin neden oldukları “tehcir” sürecini, soykırım addederek anmak için Erivan’da düzenlenen törende Türk bayrağını ayaklar altına sermişlerdir.
Cumhurbaşkanı Gül, Ermenistan’da Türk bayrağının ayaklar altında çiğnenmesiyle ilgili olarak şu tepkiyi vermiştir: “Bunu yapanlar için, o ülke için utançtır. Halbuki biz o ülkeyi, Karadeniz İşbirliği Teşkilatı’na davet etmişiz. Kendilerine seçimden sonra başarılar dilemişiz. Türkiye’nin bölgenin istikrarı için dolaylı olarak katkıları var. Ama bir ülkenin bayrağını göz göre göre eğer bazıları çiğniyor ve bunu görüyorlarsa, o ancak o ülkenin utanacağı bir şeydir”.
Ermenistan, Türkiye’ye yönelik iddia, itham ve isnatlarını yoğunlaştırdıkça Türkiye bir adım geri çekilmektedir. Adeta bir suçluluk psikolojisi içinde “gelin görüşelim, konuşalım, tartışalım” demektedir. Bunun sonucu olarak Ermenistan daha da pervasızlaşmakta ve yenilir, yutulur türden olmayan iddialarla ortaya çıkmaktadır.
Ermeniler “soykırım” iddialarıyla Türk milletini bütün dünyada mahkûm etmeye çalışmalarına Türkiye, Akdamar Ermeni Kilisesi’ni restore ederek karşılık vermiştir. Hatta açılış törenine Ermenistan 11 kişilik heyetin katılmasına izin vermişti. Halen her şeye rağmen Türk hükümeti, altmış bin civarında Ermenistan vatandaşının Türkiye’de yasa dışı yollardan çalışmasına göz yummaktadır!
Daha beş gün önce Türk Bayrağı’nı başkentlerinde ayaklar altına serenlere karşı Türkiye’nin Başbakanı, Ermenistan’ın yeni Başbakanı Tigran Sarkisyan’ın işbaşı yapması dolaysıyla kutlama mesajı göndermiştir. Başbakan mesajında “Sizin döneminizde ikili ilişkilerinizin bölgede barış, istikrar ve refaha katkı sağlayacak yeni bir döneme gireceğini umuyorum” demiş. Buna Sarkisyan’ın cevap vermesini de bir takım çevreler sevinerek medyaya servis etmişlerdir.
Cumhurbaşkanı Türk bayrağının ayaklar altına serilmesi hususunda Ermenistan yetkililerine “utanın” diyor. Başbakan ise konuyu hiç dile getirmiyor, sorun dahi yapmıyor! Bu durumda Ermenistan’a düşünde daha fazla saldırgan olmak ve daha fazla tahriklere devam etmektir.
Ermeniler dayattıkça Türkiye taviz vermekte, suçladıkça sinmekte, üzerine geldikçe geri çekilmektedir. Demek ki bu mülayimler politikası netice vermiyor. Yine demek ki, Ermenistan’ı Karadeniz İşbirliği Teşkilatına davet etmek doğru bir iş değilmiş. Artık anlaşılmalıdır ki, bu yapılanın adı diplomasi değildir. Demek ki reel politik Türkiye’nin dişlerinin var olduğunu hatırlamasıyla ilgilidir. Terörü besleyen, Azerbaycan toprakları üzerinde işgal sürdüren, demokrasiden ve insan haklarından nasibini almamış bir yönetime karşı anladığı dilden konuşmak gerekir. Gerisi ayrıntıdır.  

Yazarın Diğer Yazıları