Özkök fena vurdu

Başbakan’a sorulması gereken soruları soramayan Doğan Grubu kalemşörleri Ertuğrul Özkök’ün örtülü hedefi oldu

Başbakan Erdoğan’ın “seçilmiş gazeteciler” ile TESEV Başkanı  Can Paker’in evinde yediği yemeği yazan Hürriyet Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök, “Önce davetlilerin kim olduğuna baktım” diyerek satırlarını şöyle sürdürdü:
Doğan Grubu’ndan da 3 kişi davet edilmiş.Taha Akyol, Hasan Cemal ve Cengiz Çandar. İkisi Milliyet, biri Referans Gazetesi’nden. Anlayacağınız gibi, Hürriyet’ten kimse yok...
Yemekte  Başbakan’ın “Sabah-ATV Grubu’nun satışına müdahale etsem, daha ucuza sattırırdım” diye konuştuğunu aktaran Özkök, bu noktada adeta davetteki Doğan Grubu mensubu olanlarda dahil gazetecilerin görevlerini yapmadıklarını haykırdı Özkök, başta kendi grubundan arkadaşları olmak üzere sorulması gereken soruları şöyle hatırlattı:
Demek ki Başbakan, başında damadı bulunan şirketin ihalesine isterse müdahale edebileceğini düşünüyor.
Ben olsam şunu hatırlatırdım.
Kendisine en yakın isimlerden biri olan AKP İstanbul Milletvekili Hüseyin Besli, eski Başbakan Mesut Yılmaz hakkında 27 Nisan 2004 günü verdikleri gensoru önergesinde ne demişti?
 “Eski Başbakan Mesut Yılmaz, komisyon önündeki beyanlarında, ihaleyi yapanların ve ihaleye katılanların kendisi tarafından yönlendirildiğini kabul etmiştir.
Oysa, ihale komisyonunun görev ve yetkisindeki işleri bir başka organ, kişi ve yürütme organı üyelerinin üstlenmesi mümkün değildir. Dönemin başbakanı ve ilgili bakanın komisyonu aşarak ihaleye katılacak olanlarla görüşmeleri ve fiyat konuşmaları, ihalenin amacı ve usulü ne olursa olsun hukuk dışıdır.”
Küçük bir hatırlatma daha yapayım.
Mesut Yılmaz, ihaleye niçin müdahale ettiğini söylemişti:
 “Düşük olan bedelini yükseltmek için.”
Yüce Divan, devletin kazançlı çıkacağı bu gerekçeyi kabul etmemişti.
Soruyorum, ihale bedelini düşürmek için yapılacak bir müdahaleyi etik olarak ve hukuken kabul etmek sizce mümkün müdür?
İşte bu yüzden böyle yemeklere, geçmişi hatırlatacak bazı gazetecileri davet etmek yararlı olur.


Kartel medyası şimdi oluştu
Necmettin Erbakan ile Tansu Çiller önderliğindeki RP-DYP koalisyonunun hedeflerinden biri de “muhalif medyayı” susturmaktı. Meydanlarda atılan nutukların, bakanların tehdit dolu demeçlerinin gözde konularının başında medyayı suçlamak geliyordu.
Bir de deyim icat etmişlerdi: Kartel medyası!
Bununla büyük gazeteler ve önde gelen televizyon kanalları kastediliyordu. Sanki bu gazeteler ve televizyonlar arasında bir “anlaşma” varmış da o nedenle hükümetin icraatı eleştiriliyormuş gibi bir hava yaratılmak isteniyordu.
Bugünkü iktidar partisinin önde gelenlerinin de sıkça kullandıkları bir tabirdi.
Aradan yıllar geçti ve kadere bakın ki gerçek “kartel medyası” şimdi oluştu!
Artık genel olarak “AKP medyası” diye tanımlayabileceğimiz bir oluşum bu.
Bu “kartel”in asli unsurları Vakit, Yeni Şafak, Zaman gazeteleri ve Samanyolu, Kanal 7 gibi televizyon kanalları.
TMSF satışları ile organizasyon gerçekten çok büyüdü. Önce Star Gazetesi, hükümete yakın işadamları topluluğunca satın alındı.
Sonra da bizzat Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın özel çabalarıyla Sabah, Takvim, Fotomaç ve ATV’nin, Başbakan’ın damadının yöneticisi olduğu şirketçe satın alınması sağlandı.
Türkiye’de çok partili yaşama geçildiğinden beri görülmemiş bir durum bu.
Eski başbakanların ağızlarının suyunu akıtacak bu tabloyu oluşturmak Recep Tayyip Erdoğan’a kısmet oldu.

 

Medyada son durum
Star Gazetesi’nin ortaklarından Ethem Sancak gazetenin tek sahibi olmak için harekete geçmiş. Turgay Ciner’in çıkaracağı yeni gazetenin genel yayın yönetmeninin Fatih Altaylı olacağı konuşuluyor. Son dönem yaptığı röportajlarla büyük çıkış yapan Star TV Ankara Temsilcisi ve Referans Yazarı Nuray Başaran’ın Ahmet Çalık’ın transfer listesinin başında olduğu konuşuluyor. Çalık, Vatan Yazarı Can Ataklı’ya da ATV haberi emanet edebilir. AB Grubunda en dipte olan Star TV, Uğur Dündar’ın Anchorman olmasından sonra sık sık AB Grubunda 1. olmaya başladı. Hürriyet.com’un Ankara Temsilcisi Metehan Demir’in bir televizyon kanalında program yapacağı söyleniyor. 24 TV’nin başarılı editörlerinden Mehtap Altınok, Tarım Bakanı Mehdi Eker’in basın müşavirliği görevine getirildi.

 

Şamil Tayyar’ı Ergenekon çarptı
Ergenekon odaklı yazı ve kitabıyla tanınan Star yazarı Şamil Tayyar’dan bir süredir ses seda çıkmıyor... ’Ergenekon Operasyon’ kitabını çıkarmadan önce pazar günleri 24 kanalında, ’Ankara Masası’ programını hazırlayan Tayyar’ın bu programına son verildi... Tayyar’la ilgili dikkat çeken başka bir gelişme ise, en son kaleme aldığı köşe yazısının 18 Nisan tarihli olması. Yani, Tayyar tam 18 gündür köşe yazısı yazmıyor. Yıllık izinde olmadığı gibi her gün görevine de gidiyormuş! Anlaşılan bir operasyon da Şamil Tayyar’a yapılmış!


Can Paker’in AKP adaylığı
Geçen hafta TESEV Başkanı Can Paker’in evinde Başbakan Erdoğan’a davet verdiğini, bu davete bazı gazetecilerin de katıldığını okudunuz.
Ancak bu yemek haberi bana seçim öncesi duyduğum bir dedikoduyu hatırlattı. Şöyle: Erdoğan 22 Temmuz seçimlerinden önce Can Paker’e adaylık teklif etmiş. Paker biraz düşündükten sonra “Görüşlerimi özgürce söyleyebilecek olduktan sonra neden olmasın” demiş ve teklifi kabul etmiş.
Ancak bu sırada Genelkurmay’ın TESEV’in yaptığı araştırmaları kasıtlı bulan ve eleştiren açıklaması gündeme geliyor.
Bunun üzerine kurmaylarıyla toplanan Erdoğan “Can Bey’e söz verdik. Ancak şimdi aday yaparsak askerin tepkisini çekeceğiz. Artık ne yapalım, bundan vazgeçeceğiz” demiş. Ancak durumu Can Paker’i bildirmek kimsenin aklına gelmemiş. Paker bir süre aday yapılacağını düşünerek beklemiş.
* Talat Atilla / Güneş


 

Günün İNCİSİ
Şanslıyız ki siyasi partimiz yok!
Şeyh El Nahayan
Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı

 

Yeni Gazilere selam!
TBMM üyelerinin hepsi “gazi” oluvermiş!
“Gazi” olmak, “gazi” sayılmak nedir?
“İslam dinine göre gazaya katılmış olan... Savaşan ve savaştan sağ ve yengi kazanmış olarak dönen... Olağanüstü yararlıklar göstererek düşmanı yenen komutanlara ya da düşmana karşı direnmiş olan kentlere devletçe verilen onur sanı...”

* * *

Gerçek gaziler, bu kolayca gazi sayılmış milletvekilleri için ne düşünüyor?
Koskoca insanlar! Okumuş yazmış bilinen yüzlerce politikacı, iktidarda olsun, muhalefette olsun hiçbir sıkıntı duymadan gaziliği ve gazi olmanın yararlarını, çıkarlarını içlerine nasıl sindirebilmişler?

* * *


Bakıyorum kendine gazi sanını yakıştırmakta sakınca görmeyen; gazi milletvekili olmanın kişisel, ailesel getirilerini sevinçle kabul edenleri anımsayan, anımsatan, yeren, eleştiren, ayıplayan yok gibi!

* * *


Kürsülerde bağıra bağıra ulusalcılık, demokrasi, hak ve özgürlük dersleri vermeye kalkışan, eşitlik, çağdaşlık sözleriyle yurtseverlik örneği vermeye heveslenenlerin gaziliği nereden geliyor, hangi savaşlardan, hangi yengilerden, hangi başarılardan?..
Bugüne dek bizim bildiğimiz gaziler, yasalarla, politika oyunlarıyla, oy hesaplarıyla elde etmediler gaziliklerini, gazi olma haklarını; savaş yaralarıyla, sakatlıklarıyla, gösterdikleri kahramanlıklarıyla kazandılar...
Ben utanıyorum onlar adına!.. Durdukları yerde gazi olmayı içlerine sindirmelerine...
Sahte gaziliği kolaylıkla benimsemelerine!..
Yazımı Fikret Otyam’ın “Aydınlık” taki seslenişi ile bitireyim: “Gazi Recep, Gazi Deniz, Gazi Devlet başta olmak üzere tüm gazileri ve tüm gaziyeleri yürekten kutlar, gazaları mübarek ve dahi hayırlara vesile olmasını ulu Tanrı’dan niyaz ederim.”
* Oktay Akbal  / Cumhuriyet

 

AB geyikleri...
Olli Rehn ile Lagendijik (Ren Geyiği ile Lalettayn Geyik) AKP’yi kurtarmaya yönelik geyik muhabbetini sürdürüyor... Son aylara kadar bu AB görevlilerinde asgari bir demokrasi namusu ve hukuk saygısı var sanırdık. AKP’yi kapatma davası sürecinde onları izlerken anladık ki, tek ilkeleri, AB’nin çıkarları için AKP’yi iktidarda tutmaya çalışmaktır...
Çünkü muhteremler  AKP’den aldıkları ve alacakları tavizleri başka hiçbir hükümetten alamayacaklarını biliyor.
O yüzden AKP’yi kurtarmak için her türlü ilke ve namusu bir kenara bırakmış durumdalar...
Olli Rehn, Oxford Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada Türkiye’de mücadelenin Müslüman demokratlar ile aşırı laikler arasında olduğunu söylüyor.
Oysa biz laikler ile laiklik karşıtları arasında sanıyorduk!
Joost Lagendijk AKP’yi koltuklarken  “Avrupalı sosyal demokratların CHP’den utanç duyduklarını” söylüyor... CHP’nin reformlara karşı olduğunu ekliyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı  Onur Öymen:
- Bu kişiler ancak Türkiye’nin AB’ye üye olmak için yerine getirmesi gereken koşulları söyleyebilirler, diyor, bundan fazlasını konuşmak hadlerine düşmez...
- Peki nedir sıkıntıları?
- AKP davasını etkilemek için önce yargıya hücum ettiler. Etkileyemeyeceklerini anlayınca CHP’ye çatarak bu yoldan AKP’yi  vazgeçilmez göstermeye çalışıyorlar.
- Siz reformlara karşı mısınız?
- Biz dokunulmazlıkların kaldırılması ya da Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun demokratlaştırılması gibi reformları her zaman destekliyoruz.. Bunları desteklemeyen AKP’dir. Eğer AKP reformları destekliyorsa neden AB ile ilişkiler yürümüyor?..
Anlıyoruz ki, CHP önümüzdeki günlerde tarafsızlığını yitiren Lagendijk’ın görevden alınması için harekete geçecektir...
Bu terbiye özürlü zevata hak ettikleri ders verilmelidir...
* Melih Aşık / Milliyet

Yazarın Diğer Yazıları