Siyasal simge, smokin, papyon, frak vs...

İngiltere (resmi adıyla “United Kingdom” - “Birleşik Krallık” ) Kraliçesi 2. Elizabeth 37 yıl sonra, Türkiye’yi ziyaret ediyor.
82 yaşındaki Kraliçe Elizabeth’in, başka ülkelerin devlet başkanlarından, Krallarından çok büyük farkı, 46 yıldır tahtta kalması, hatta dünyadaki bütün hükümdarlıklar tasfiye edilmişken, İngiltere’de, Krallık İdaresinin -geleneklerinin- devam etmesi, dikkate şayan. Siyaset bilimcilerin değerlendirecekleri bir olay. Bu bence, öncelikle Elizabeth’in kişiliğinden kaynaklanıyor! Onun yerinde bir başka kişi olsaydı ne olurdu ve ondan sonra ne olacak? Kısacası  “Saltanatı” o, zarafet, tevazu ve adabı ile Elizabeth ayakta tutuyor!

Yakından gözlem

Ben, Elizabeth’in 37 yıl önceki ziyaretinde, bir hafta kadar, çevresinde, tabir caizse, maiyetinde bulundum, Kraliçenin hasletlerine yakından tanık oldum. Şimdi televizyonda görüyorum ki Elizabeth, ilerlemiş yaşına rağmen değişmemiş;  aynı  “Elizabeth” ...
Kraliçenin 82 yaşında, Anıtkabir’in uzun  “Aslanlı Yolunda” , elinde baston olmadan, hatta kimse kolundan tutmadan yürümesi, azimli karakterini gösterdi. Televizyonda seyrederken, ben yoruldum -aman düşmesin diye nefesimi tuttum- O yorulmadı; daha doğrusu muhakkak yorulduysa da belli etmedi, sendelemedi!
Daha önce Türkiye’ye gelen Arap şeyhleri, anlamlı bir şekilde,  ANITKABİR’e gitmediler. Herhalde Atatürk’ün ölüsünden bile korktular! Fakat T.C. Başkanı ve Hükümet Başkanı, onların huzuruna indiler... Elizabeth gitti ve Anıtkabir defterine şunu yazdı:  “Birleşik Krallığın büyük değer verdiği bir dostu ve modern tarihin en büyük şahsiyetlerinden biri olan Mustafa Kemal Atatürk’e saygılarımı sunmak, benim için büyük bir onurdur.” İşte Arap sultanlarının ısrarla Atatürk’ün huzuruna çıkmaktan kaçmalarının sebebi de, Kraliçe’nin muhakkak içtenlikle yazdığı bu satırlarda! Arap Şeyhlerinin ve  “bedel, hediye”  mukabili yalakalarının, Türkiye’yi Çağdaş Uygarlık düzeyine götüren Atatürk’ü ve devrimlerini takdir etmeleri, eşyanın ve kendilerinin  “tabiatına” aykırıdır. O’nun yolundan ve devrimlerinden hâlâ korkuyorlar,  “kötü”  misal olur diye!

Frak farkı

Atatürk’ün Çankaya’sını çocukluğumdan hatırlayan ve de Kraliçenin, 37 yıl önceki ziyaretine yakından tanık olan ben ve eşim için, o gün yaşadıklarımızla bugün olanlar ve o zaman devlet ve hükümetin başında olanlarla bugünküler arasındaki derin farkı, Cumhurbaşkanının ve eşinin Başbakanın ve bazı davetlilerin halleri, 37 yılda ne kadar geriye gitmiş olduğumuzu gösterdi. Majesteleri ve Prens, herhalde bu değişikliği fark etmişlerdir! Düşünün; 37 yıl sonra T.C. Cumhurbaşkanının kıyafeti,  “frak”  giymemesi, naçar  “smokin”  giymeye  “mecbur”  olması, bir zihniyetin göstergesi! 
 Cumhurbaşkanı acaba neden  “frak”  giymemekte direnir ve   “smokini” de, zoraki giyer? Ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da yemeğe, neden eşsiz ve Ramsey koyu renk  “takım elbiseyle” gelir.
Yemekte kadehler şerefe kaldırılırken Cumhurbaşkanı kadehini, su bile içmeden, boş kaldırdı. İnancı dolayısıyla, şampanya içmemesini anlayışla karşılamalı. Amma  “frak”  giymemekte ısrar da  “inanç”  meselesi mi?   Sorunun cevabı aşikâr... Başbakanın itirafıyla türban nasıl  “siyasi simge”  ise  bana göre karşı devrimin simgesi  “Frak” da Atatürk devrimlerinin  “çağdaş uygarlık düzeyinin” simgesidir! Mustafa Kemal, Cumhurbaşkanı olduktan, devrimlerini başlattıktan sonra, hep modern elbise, resmi davetlerde de, bilhassa, “frak”   giymiş, başları açık hanımlara vals yapmıştı. Fraklı fotoğrafları da, bilhassa, devlet dairelerinin duvarlarını süsledi! Kısacası, “frak”  devrimin, çağdaş Türkiye’nin simgesi idi! 
Kraliçenin ziyareti, bana bütün bunları ve daha fazlasını düşündürüyor! Aradaki derin farkı algılamak, belki hayırlara vesile olur! 

Yorum Farkı

NTV Televizyonunda Emre Kongar’ın bir tartışma programı var. Daha önce karşısında Mehmet Barlas vardı. Kongar’la Barlas arasında görüş, düşünce ve yorum farkları vardı. Barlas’ın, çok kitap okumuşluğuna rağmen Kongar’la arasında bilgi farkı da vardı, sert tartışmalar yaparlardı. Ancak terbiye adap görgü farkı yoktu! Barlas kızsa bile, terbiyesini bozmadı! Şimdi Barlas’ın yerine Cengiz Çandar geçti. Kongar hocanın kitapları, eserleri, eğitim düzeyi belli! ...Ama eski militan ve şimdi AKP-B yanlısı Cengiz Çandar’la aralarındaki seviye ve nezaket farkı, hemen belli oldu! Önceki günkü programda, Çandar’ın hem  “terbiyesi” (!) hem de hem de zihniyeti,  “kırmızı mintan”  gibi, ortaya çıktı... Aman hoca, ona kızıp, sakın ola ki bu programı kesmeye kalkmayın; Kızmak, bana ilaç gibi iyi geliyor! 

Yazarın Diğer Yazıları