ABD, Irak'tan değil Türkiye'den çekilir mi?

ABD'nin İranlı komutan Süleymani'yi Bağdat'ta öldürmesinden sonra "ABD, Irak'ı terk etmemeye çalışıyor ama saldırıdan sonra Bağdat'ta barınabilmesi çok zorlaştı" diyordum, nitekim Irak Meclisi, ABD güçlerinin ülkeden çıkarılmasına karar verdi. Meclisten yapılan açıklamada, kararın uygulanması yükümlüğünün hükümette olduğu belirtildi. ABD Başkanı Trump, bu karar üzerine "Orada devasa ölçüde pahalı bir üs inşa ettik. Milyarlarca dolara mal oldu. Harcamalarımız için geri ödeme yapmadıkları sürece çıkmayacağız" demişti.

2003'te Irak'ı işgal eden ABD'nin, bu ülkede 9 askeri üssü ve beş bin askeri var.

Irak'ın başkenti Bağdat'ta, Mukteda es-Sadr'ın "Bir milyon insan ABD'ye karşı toplansın" çağrısına uyarak ABD'nin bölgedeki varlığını protesto için sokaklara çıktı. Gösterilerde Trump ve ABD askerleri sembolik olarak asıldı. Tabii bu eylem, ABD'nin Irak'tan çekilmesini sağlamaz ama o yolda önemli bir adımdır. Bir zamanlar ABD ve Fransa, Beyrut'tan resmen kaçmıştı.

***

ABD ordusu tarafından fiilen işgal edilmiş olan Irak'ta durum böyle de Türkiye'de nasıl? Türkiye fiilen değilse bile NATO sürecinden itibaren önce ordunun eğitimi ve donatımı üzerinden sonra da bütün kurum ve kuruluşlarıyla Türkiye'nin üzerine çöktü. Türkiye'ye yönelik fiili bir işgal girişimine gerek kalmamıştı, Çünkü Türkiye artık kendi başbakanının ağzından "Küçük Amerika" olmak isteyen bir ülke haline gelmişti.

Şimdi ABD'nin düşünce geliştiren adamları "Türkiye yörüngemizden çıkar mı, çıkma tehlikesine karşı ne yapalım?"ı tartışıyor. Üstelik göstere göstere, "Milli Savunma Bakanı'na oynayalım, ABD ordusu, Türkiye'nin yeni Ulusal Savunma Üniversitesinde müfredat geliştirmesine yardımcı olsun ve Türkiye'nin, ABD'deki okullara memur göndermeye devam etmesi sağlansın" diyerek bir algı operasyonu yapmak istiyorlar.

Müfredata girecekler de yeni kadrolar yetiştirecekler de sonuç alacaklar! ABD, böyle zamana dayalı projeleri elbette uygular ama dünyada dengelerin hızlı değiştiği bir dönemde, bu önerilerin kendilerine şu anda  hiçbir fayda sağlamayacağını bilecek kadar akıllı adamları vardır herhalde.

Öyleyse Türkiye'de "ABD yörüngesinde demokratik muhalefet oluşturmak" önerisiyle de Türk kamuoyunu yanıltmaya çalışıyorlar. Türkiye'de iktidar ile muhalefet arasında özde bir fark olmadığını bilmiyor olabilirler mi?

***

Şimdi Türkiye'de iktidar destekçileri, bir siyasi projeyi uygulamak üzere Enver Altaylı'nın Fetullah Gülen'e yazdığı mektuplar ve ilişkileri üzerinden hem CHP'ye hem İyi Parti'ye saldırıya geçmiş durumda. İyi de bu adam, sonuçta, 12 Eylül öncesinden beri bir istihbarat görevlisi değil miydi? Bu arada Hergün gazetesi genel yayın müdürlüğü de yapmamış mıydı? Sovyetler Birliği'ni dağıtmak için geliştirilen Yeşil Kuşak projesi gereği, MİT o dönemde zaten CIA ve BND ile birlikte çalışmıyor muydu?

Halen Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı olarak görev yapan Fahrettin Altun, 2016 yılında Sabah gazetesinde, MİT eski müsteşarı M. Fuat Doğu'nun "Ben MİT müsteşarlığı yapmadım, CIA'nın şube müdürlüğünü yaptım. Bir CIA yetkilisi gelse, beni Sinop'a götür dese onu oraya götürmekle memurum." dediğini yazmadı mı? O dönemde MİT'in maaşlarını bile ABD'nin ödediği ortaya çıkmadı mı?

***

Şimdi neyi konuşuyoruz? Şu anda Türkiye ABD yörüngesinde mi değil mi? FETÖ'nün ayak takımına operasyon yapıldı, başları ABD'de geziyor. FETÖ'nün darbe girişimi sayesinde Türkiye'nin yönetim sistemi değişti, şimdi rejim değişikliği için halkın şartlandırılması süreci başladı. Medreseler resmen açılmış gibi konuşmalar yapılıyor?

ABD Türkiye'de ne yapmak istiyordu peki?

Tam da bugün yapılanları istiyordu!

 

Yazarın Diğer Yazıları