Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

İngiliz Tim içmiş, Türk de bakmış!

Hürriyet Gazetesi 26 Mayıs tarihli manşetini “Tim İçti, Biz Baktık” olarak atmış. Hürriyet muhabirleri, İngiliz arkadaşları Tim’le birlikte Sultanahmet’te bir otele gitmişler. İngiliz Tim’e bira ve içki servisi yapılmış, Hürriyet muhabirlerine bira verilmemiş.  “Biri içer biri bakar kıyamet bundan kopar” örneğinde olduğu gibi Hürriyet muhabirleri de gazeteleriyle birlikte kıyameti koparmışlar.

“Dubai Uygulaması”!
Hürriyet Gazetesi bu durumu yalnızca yabancılara içki verilen  “Dubai Uygulaması” olarak nitelendirmiştir. Bu büyük hatayı hatta skandalı (!) manşete çekerek üzerine üzerine gitmişlerdi. Hem de ne gidiş! Gazete üç kez bu büyük sorunu (!) manşetine taşımış. Türk’e bira satmama olayına “Tim İçti, Biz Baktık” manşetiyle yetkililerin dikkatini çekmiş, yine bir başka kez  “Sultanahmet’te Dubai Usulü”  manşetiyle olayın üzerine gitmiştir.

Bakan ve Başbakan Devrede!
Başbakan’ın bu durumu “Densizlik” olarak nitelendiren söylemini de üçüncü kez Hürriyet Gazetesi, manşetine taşımıştır. Hürriyet muhabirlerinin çakır keyif olmalarına karşı ayıp etmenin affedilir bir iş olmadığı da böylece kanıtlanmıştır. Muhabirlerin bira keyiflerinin engellenmesine, daha da vahimi (!) yabancılar yanında küçük düşürülmesine bakan müdahil olmuş. Olaya Kültür ve Turizm Bakanı el koymuştur. Bakan “olay doğrudur. Olaya dini bir süs verilmemeli. Turizmde Türkiye’yi dünyanın yükselen trendi yapmaya uğraşırken, böyle üzücü olaylara asla müsamaha gösterilmeyecektir” diye de beyanat vermiştir.
Nihayetinde Hürriyet Gazetesi “Yerli müşteriye içki servisimiz yok” diyerek Dubai modeli uygulayan otele “ruhsata aykırı faaliyet” nedeniyle üç gün kapatma cezası verildiğini okurlarına duyurmuştur. 
Bu değerli muhabirlerin içki zevklerinin çiğnenmesinden daha çok laikliğin mahvolmasına (!) neden olacağı için Hürriyet, bu olayın üzerine üzerine gittiği vurgusunu yapmıştır. Nitekim gazete laiklik ilkesine olan bağlılığından dolayı sorumlu gazetecilik (!) örneği vererek bir bardak birayı, devlet sorunu haline getirmeyi başarmıştır.

Yabancıya değil Türk’e  ayrım var!
Kuşkusuz bu tür uygulamalar en hafif tabiriyle işgüzarlıktır. İçkiyi yabancıya verip, yerliye vermemenin ne mantığı ne de tutarlılığı vardır. Buna dini ya da siyasi bir anlam yüklemek de saçmalamaktır. Bilindiği gibi Türkiye’de bugün hiçbir alanda yerli yabancı; Türk/İngiliz; Türkçe/İngilizce; şarap/zemzem suyu, koyun eti/domuz eti kısacası Müslüman Hıristiyan farkı kalmamıştır! Mahallelerde baskı denilen bir şeye de pek rastlamak mümkün değildir. Artık her yerde yabancı kardeşlerimiz (!) hem İncil’ini, hem misyonunu hem de salyangozunu rahatlıkla satabilmektedir. Bu ülkede yabancıya değil yerliye ayrım daha doğrusu ikinci sınıf muamele yapılmaktadır! Otelde yapılan da budur.

Türkçeye Yapılan Ayrımcılık!
Ancak işin bir başka yanı daha vardır. O da bu otelin yetkilileri bira ve içki içenler için ayrımcılık yapmadan önce dil ayrımcılığı yapmışlardır. Burası İstanbul ve burada resmi dil Türkçedir. Otelin adı ise Türkçe, Altın Boynuz değil “Golden Horn” dur. Adamlar önceliği İngilizceye verdiklerini otelin adını İngilizce koyarak zaten söylemiş olmaktadır.
Türkiye’de İngilizceye hizmet edenlerin, içki içmedeki hizmet önceliğini İngilizlere vermelerinden daha doğal ne olabilir? Hürriyet Gazetesini, otelin İngilizce olan adı rahatsız etmezken, İngiliz’e verilip kendilerine verilmeyen bira servisi rahatsız ediyor. Bu zatlar Türkçe’nin ikinci konuma düşürüldüğü bir yerde Türk’e de ikinci sınıf bir muamele yapılacağını bir türlü anlamıyorlar. Bu eşyanın doğası gereğidir. Türkiye’de bir işletme eğer adını İngilizce koymuşsa hedef kitlesi de İngiliz demektir.
Ancak birilerinin gerçek amacı üzüm yemek değil, bağcı dövmek olunca ilginç yöntemler devreye sokuluyor. İstanbul’daki otelin bu denli üzerine gidilmesinin, ayrımcı uygulamasından daha çok arka planındaki kirli hesaplaşmalarla ilgili olduğu düşünülmelidir. Yoksa habbeler kubbe yapılmaz, bir bardak suda da bunca fırtına koparılmazdı!

Yazarın Diğer Yazıları