Türkiye aleyhine ABD raporları neden şimdi?

İçerde gene biz anlamsız ve Türkiye’ye bir gram yarar sağlamayacak konularla boğuşurken, Washington’da iki önemli haber ve bir rapor yayınlandı. Hepsinin de özü ve içeriği hemen hemen aynı. ABD derin devleti artık Türkiye’ye güvenleri olmadığını açık seçik vurguladılar, ya da diplomatik yolla duyurdular.

Bu konuda ilk haber Akşam muhabirinin ABD Kongresinde yaptığı bir mülakat sırasında yayınlandı. İkincisi Stratejik Araştırmalar Merkezi CSIS tarafından hazırlanan “Yeni stratejik yapılanma” . Bu rapor daha çok gelecek yeni başkana bir dış politika kılavuzu havasında. İçinde Türkiye konusu da var. Bu konuda raporda imzası olanlar, Türk-Amerikan ilişkilerinin canlandırılmasını öneriyor.
Üçüncü ve bence en önemlisi RAND düşünce kurumu tarafından ABD Hava Kuvvetleri için hazırlanan rapor. Bu raporu hazırlayan uzmanın Türk toplumunda ortaya çıkan eğilimler ve düşüncelerin iki ülke ilişkilerini erozyona uğrattığını kaydetti. Rapor Türkiye’nin güvenilir bir müttefik olma özelliğini kaybettiğini vurguluyor.

Ne kadar tesadüf değil mi, Başbakan Erdoğan’ın halktan ve seçmenlerinden sonra hukukla kavga etmesi Anayasa Mahkemesi’nde türban kararı, AKP’nin artık içindeki sisteme karşı düşmanlığını saklayamaması ardından bu raporların açıklanması. Erdoğan ve partisi gerginlikleri tırmandırmaya devam ederken partisinin içinden anayasayı askıya almayı önerenler bile oldu.

Peki, o zaman kendilerinin o çok eleştirdikleri ve genelde anayasaların askıya alındığı askeri darbelerden ne farkları kaldı. Demek onlar da darda kaldıkları zaman anayasayı askıya almaktan kaçınmıyorlar. Oysa, hepsi o anayasa ve sağladığı rejim nedeniyle şu anda milletin vekili olabildiler.

Biz buradan ABD’nin ampul iktidarına bakışı değişti diye ne zaman yazsak, adımız münafık ve kötümsere çıktı. Ah ne yazık ki buradaki ajanlarını da Türkiye’de tutmayan bir gazete için İstanbul’a getirdik, tarikat parası ile gazetecilik yaptırıyorlar, ondan da hayır yok. Şimdi geldiniz mi sözümüze.  Ha unuttum, siz siyaha siyah olduğunu göre göre beyaz demeye alışıksınızdır
Bugünkü yazımda ele alacağım Washington’da kurulmuş olan Türk Araştırmalar Enstitüsü ITS bugünlerde açıkça bir Ermeni oyununa alet oluyor. Bu kurumun başında olan David Cuthell tarafından yazılan bir yazı üzerine kendisine yapılan uyarıyı akademik çalışmalara müdahale şeklinde satarak ortalığı karıştırdı. Bu adamın sağda solda bu konuda Türk Büyükelçiliği’nden baskı gördüğü yolunda sözler yayması da tepkilere neden olarak Enstitüden istifalara neden oldu.
İşin acı tarafı bu olayı Ermenilerin kullanması. Bizimkiler gene Ermenilere malzeme oldular. Olayın başlangıcını oluşturan Prof. Donald Quataert’s  MESA dergisinde yazdığı bir yazıda Ermeni soykırımı terimini kullanmasının ardından gördüğü tepki üzerine Enstitü başkanlığından istifa etmesiyle başladı olaylar.  Sonra etrafa, bana Ankara’dan baskı oldu sözlerini yaymış.
Ama bizim duyduğumuz daha farklı. Olay bu enstitünün ayakta kalması faaliyetlerine devam etmesi için oluşturulan fonu bu kurumdaki kişilerin kimsenin müdahalesi olmadan kullanmak istemelerinden kaynaklanıyormuş. Şimdi Ermeni örgütleri bu kuruma bağlı bilim adamlarına yolladıkları mektuplarla istifaları hızlandırıp artırmayı planlıyor. Benim elimde bunlardan birinin bir bilim adamına yolladığı mektubun kopyası var.

Gördüğünüz gibi ülkenin etrafı düşmanlarla çevrili ve her kenarından dişlerini takarak parça parça ülkeyi koparırlarken siz nelerle uğraşıyorsunuz. Aslında size de bu yakışır ama olan garibim halkıma oluyor. Onlar da sizler gibi deveyi havutuyla götürmedikleri için açlık sınırı altında kalan maaşları ile yaşamaya çalışıyorlar. Artık yiyecek poşetlerinin sayısı, yaz ortasında dağıtılan kömürlerin miktarının da artması gerekir. Kömür için tam mevsimi. Siz yaz aylarında halka kömür vermiyor muydunuz? Belediye seçimleri için de başlatın önümüzdeki günlerde kömür dağıtmaya onlar da pahalanan ekmek yerine kömür yemeye başlarlar artık. 

Yazarın Diğer Yazıları