Felsefe kırıntıları...

Eskiden bazı kitapların sonlarında -veya herhangi bir bölümünde- “Felsefe kırıntısı”, “Hikemiyat döküntüsü”, “Aforizmalar”, “Akvâl-i hakîmâne” vb. başlıklar altında güzel sözlere de yer verilirdi. Şu anda bu tip eserlerden hatırlayabildiklerim şunlar:
1- Rıfat Necdet Evrimer: Bu Dünya Böyledir İşte!, İst. 1958, s. 5-114. (Aforizmalar)
2- Mehmet Celâl: Osmanlı Edebiyatı Numuneleri, İst. 1312/1896, s. 306-325. (Akvâl-i hakîmâne)
3- Fazıl Ahmet: Harman Sonu, İst. 1335/1919, s. 28-31. (Felsefe kırıntısı, Hikemiyat döküntüsü, İnanmamalı)      
Bu kitaplardan yeni elime geçen “Harman Sonu” ndan size bazı örnekler sunmak istiyorum. Bakalım beğenecek misiniz?..
[Felsefe kırıntısı:
1- Bir kitapta gördüm; insanların fikrini açmaya, kalbini kuvvetlendirmeye hiçbir şey harâbeler üzerinde düşünmek kadar hüsn-i tesir edemezmiş! Şu halde dünyanın en büyük filozofu baykuşlar ve en kavî milleti biz olmak icap etmez miydi?
2- Büyük adamların pek beşerî olan kusurları bize garip geliyor. Lakin yine unutmayalım ki en yüksek ağaçların da toprağa gömülü bir kökü vardır.
3- Kadınlar kendilerini en iyi giydiren değil, en ziyade soyan terziyi tercih ederler.
4- Cidden bir şey bilen ne kadar azsa her şeye karışan o kadar çoktur.
5- Halkın hiç takdirine mazhar olmayanlar kimlerdir bilir misiniz? Kendini beğenenler.
Hikemiyat döküntüsü:
1- Napolyon ne iyi görmüş; istibdâda varmak için anarşi kadar kısa hiçbir yol yoktur, diyor.
2- Kâbil olsa La Bruyère’in şu sözlerini  “muska” yapıp nâzırlarımızın boynuna takardım: “Yalnız kendini ve yalnız bu günü düşünmek: Siyasiyat hatalarının işte menbaı”.
3- Bir memlekette sürekli sükûn, kuvvete alamet değil! Nitekim çocuklarda fazla durgunluk za’f ve hastalığa delildir. Montesquieu dermiş ki: Bir yerde kimse ses çıkarmıyor mu? Anlayın ki hürriyet orada ikamet etmiyor.
4- Çok defa adalet, kanunun himaye ettiği haksızlıklara verilen namdır!
5- Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, çıldırmayanın aklından şüphe etmeli!
İnanmamalı:
1- Zavallı Ahmet Emin ve Celâl Nuri’nin menfâdan çabucak geleceğine,
2- Sabah gazetesinin baş makalesine,
3- Heyet-i murahhasanın milleti cidden temsil ettiğine,
4- Şair Mehmet Emin beyin dehâsına,
5- Benim sözlerimin ciddiyetine 
İ N A N M A M A L I...]
Bana sorarsanız, düşünce yazılarının ana maddesini güzel sözler oluşturur. Atasözü, deyim, vecize gibi özlü sözlerden faydalanmadan kültür-sanat yazılarında mükemmeliyete ulaşmak mümkün değildir. Binaenaleyh, özellikle fikrî yazılarda hikmetli sözlerden müstağni kalınmamalı. Tabii, buna biraz da  “espri” katılırsa tadına doyum olmaz...

Yazarın Diğer Yazıları