Adieu (Adyö) Lizbon, güle güle AB ve çıkış yolu

“Adieu Lisbon” , eski bir Fransız şarkısı! İrlanda halkı, AB’nin yeniden yapılanmasını öngören Aralık 2007’de imzalanmış Lizbon Antlaşması’nı reddetti. Avrupa Birliği  “Hayali” balonu delindi! AB’de durum karışık, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın ağzı daha da karışık. Hem “Süreçte, iki yeni entipüften paragraf başlığı açıldı” diye müjde veriyor, hem de aynı zamanda, bazı Avrupa ülkelerinin “anlayışsızlığından” şikâyet ediyor! Fransa’nın Dönem Başkanlığı’nda olacaklar konusunda sıkıntısını gizleyemiyor! Öyle ya bir aralık, Türkiye karşıtlığından vazgeçtiği iddia edilen Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, her fırsatta, Türkiye’nin tam üye olamayacağını ısrarla söylemeye devam ediyor! Fransa bu konuda yalnız da değil!
 Şimdi  “Dublin Darbesiyle”, biz Brüksel yalakası olmayanların, ne kadar haklı olduğumuz anlaşıldı... “AB’ye Hayır” dememiz için yeni, kuvvetli bir gerekçe oluştu!

Hangi, nasıl “Birlik”?
İrlanda halkının “ret” kararı, bazılarının üye olmak için bir yerlerini yırttıkları  “Avrupa Birliği’nin”, hiç de “birlik” olmadığını, olamayacağını gösterdi. Önce anayasa yapısı müsait değil, karmaşık çelişkilerle, engebelerle dolu; Avrupalılar bile içinden çıkamıyorlar! Ve asıl; bütün cart curt iddialara rağmen, Avrupa’da “ulus-devlet” milli çıkarlar ortadan kalkmadı, biraz kaşınınca ortaya çıkıyor. AB içinde halk düzeyinde henüz  “Avrupalılık”  anlayışı veya  “Avrupa kimliği” duygusu gelişmemiştir. AB ülkelerinde yapılan çeşitli referandumlarda, milli kimlik ve ulusal egemenlik duygularının ağır bastığı görülmektedir... Bu durumda, AB küresel çapta bir siyasi güç olabilir mi? En azından şüpheli! Ne var ki, bu gerçeklere rağmen AB, Türkiye’den, bütünlüğümüz, bütün milli değer ve çıkarlarımızdan vazgeçmemiz için ödünler istiyor ve de “uyum uyum-paragraf paragraf” alıyor ve bu maksatla burslar, fonlar dağıtıyor. Avrupalıların maksatları malum: TC’yi ve TSK’yı etkisiz kılmak, uydu yapmak! Ya bizim bu “çıkmaz yolda” devam etmemizin asıl sebebi? AKP iktidarının hesapları  “kişisel-Holdingsel” rantlar ve gaflet, hatta ihanet! “Dublin Darbesi” şimdi, bu “büyük oyun” dan da uyanmamız için fırsat! Ama uyanır mıyız? Bütün gerçeklere rağmen Brüksel yalakaları, ABD’nin, AB üyeliğimizi desteklediğini, bizim sıkıntılarımızın başka ülkeler konusunda da yaşandığını söylüyor...  Brüksel yalayıcısı Mehmet Ali Birand katı gerçekler karşısında Sarkozy vb. direnmelerine rağmen, hâlâ  “alttan almamız, sabırlı olmamız gerektiğini” yazıyor. Çünkü “para konuşuyor”.  

Onur ve rant
Şimdi, tam bu sırada, denk geldi; AB konusunda gerçekçi, uzman bir ses yükseldi. Onurla yalakalık arasındaki fark bir kere daha belli oldu!
CHP Genel Başkan Yardımcısı, eski diplomat Onur Öymen, yeni yayımlanan “Çıkış Yolu” adlı kitabında (Remzi Kitabevi), yukarıda özetlediğim gerçek mülahazaları ve daha fazlasını; kısacası AB’nin bizi asla tam üye almayacağı için ve AB’nin karmaşık yapısına girmeye çalışmanın hata olduğunu somut kanıtlarıyla ortaya koydu! Kısaca Öymen, “AB, NATO ve İslam Konferansı gibi projeler gerçekçi değil. Tek çıkış yolu AB’den vazgeçmek. Atatürkçülüğe dönelim” dedi.
Bu kitap AB macerası hususunda, bir referans kitabı olmaktan öte Öymen’in cesur bir çıkışı; ulusalcı-milliyetçi çevrelerde dahi süregelen bir ezberi bozuyor! Her nedense, sanki AB kriterleri, “Allah kelâmı” imiş ve bunlara karşı gelmek günahmış gibi...
Ve bu şartlar Atatürk’ün ilkelerinden de üstünmüş gibi, “AB’ye bağlıyız”, “Avrupa sürecinde” teraneleri, tekrarlanıyor! Öymen işte bu ezberi bozdu! “Türkiye için tek çıkış yolu Atatürk’ün yoludur” diyor. Ve ekliyor:  “Atatürk bugünkünden çok daha zor koşullar altında, hiçbir zaman kötümser olmamış, umutsuzluğa kapılmamıştı. Türkiye’nin bugünkü kuşaklarının da hiç kötümser olma, umutsuzluğa kapılma hakları yoktur!”
Ben de ekleyeyim: “Türk Milleti budala değildir!”

Asıl budalalar
Ve tam, Öymen’in ne kadar haklı olduğunun anlaşılması gerektiği, şu sırada, iktidar organı Yeni Şafak’ta  “şok”  haber! “CHP’nin Başkan Yardımcısı Öymen, son kitabında, ‘AB, NATO ve İslam Konferansı gibi projeler gerçekçi değil. Tek çıkış yolu AB’den vazgeçmek. İçe kapanıp Atatürkçülüğe dönmek’ dedi”... Evet Yeni Şafak’a göre bu “şok”! Bakalım Yeni Şafak’ta, ne zaman “şafak atacak”? “İçe kapanmak” Türkiye’nin kendisine gelmesi ve kendi değerlerine ve çıkarlarına dönmekse evet; aynen öyle... Hem unutmamalı ki, dünyada, AB’den de başka seçenekler var!

Yazarın Diğer Yazıları