Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit <br>YUSUF

Hüseyin Macit
YUSUF

Rumlar hâlâ daha akıllanmadı...

20 Temmuz Mutlu Barış Harekâtı’nın 34. yıldönümünü büyük bir gururla ve coşkuyla kutladık. Barış Harekâtı neticesinde Kıbrıs Türkü topyekûn yok olmaktan, soykırımdan son anda kurtulabilmiştir. Rum’un vahşetinden kurtulan Kıbrıs Türkü adanın kuzeyinde kısa zamanda toparlanarak özgürlüğün de verdiği özgüvenle 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni, 1983’te de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurma başarısını göstermiştir. Devlet kurmanın kıvancını ve onurunu kelimelerle anlatmak mümkün değildir. 15 Kasım’da 25. kuruluş yıldönümünü kutlayacağımız devletimiz KKTC ile, yaşanan problemler bir yana, ne kadar övünsek azdır.
KKTC’nin kuruluşunu mümkün kılan Rum tarafının Enosis tutkusu, Megali İdea ülküsü ve adayı Elenleştirme rüyasıdır. Bu çarpık idoller peşinde koşan Rum tarafı cennet adayı kan gölüne çevirmekten vazgeçmemiş ve hata üstüne hata yaparak bugün adanın yarısını kaybetmiştir. Allah onlardan razı olsun.
Geldiğimiz noktada Rum tarihten ders almamıştır. Verilen kayıplara, dökülen kanlara, yitirilen binlerce masum cana rağmen Rum tarafı hâlâ daha akıllanmamıştır. Kilise destekli Rum-Yunan ikilisinin adayı Elenleştirme çabaları bugün de sürmektedir.
1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ömrü uzun sürmemiş 21 Aralık 1963’te devreye konan Akritas Planı’yla yıkılmıştı. O tarihten itibaren Kıbrıs Türkü’nün Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki eşit ortaklık hakkı ve Kıbrıs’ın tümü üzerindeki egemenlik hakkı Rumlar tarafından gasp edilmiştir.
Bugün Kıbrıs sorununa “adil ve kalıcı bir çözüm” bulacağı iddiasıyla Kıbrıs Rum Yönetimi’nin başına oturtulan Dimitri Hristo-fiyasko adadaki tarihi gerçekleri duymak istememektedir. Rum Meclisi’nde ve AKEL kurultayında alınan Enosis kararlarının altında imzası bulunan Hristo-fiyasko adada “iki bölgeli, iki toplumlu, tek egemenliğe, tek vatandaşlığa ve tek temsiliyete dayalı Birleşik Federal Kıbrıs” yaratmak istemektedir. Kıbrıs Türkü’nün eşit ortaklık hakkını kabul etmemekte, Kıbrıs’ta iki halk ve iki egemen devletin varlığını kesinlikle reddetmektedir. Kıbrıs Türkü’nün self determinasyon hakkını kendi ideolojisiyle de ters düşmek adına kabul etmemektedir.
Üniter bir yapı içerisinde Kıbrıs Türkü’nü osmosis yoluyla yok etmekten başka bir düşüncesi yoktur. Bu hedefinin önündeki en büyük engel olarak da Anavatan Türkiye’yi ve adaya 34 yıldır barış ve huzur getirmiş olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni görmektedir. Hristo-fiyasko’ya göre işgal ve istila sona erdirilirse, yani Anavatan Türkiye garantörlük hakkını bir yana bırakıp askerini Kıbrıs’tan çekerse Kıbrıs sorunu “Kıbrıslıca” bir çözümle çözülecektir. Hristo-fiyasko, 1974 müdahalesinin bir Yunan işgal ve istila hareketi olduğunu ikrar eden Makarios’tan daha fanatik milliyetçi olduğunu her hareketiyle göstermektedir. Tarihin Kıbrıs Türklerine ve Rumlarına çektirdiği çileleri görmemekte ve büyük hatalarına devam etmektedir.
Hatalarıyla 1963’te cennet Kıbrıs’ı kan gölüne çevirdiler, bundan ders almadılar. 1974’te darbe yapıp Enosis ilan etmek istediler, neticede adanın yarısını kaybettiler, akıllanmadılar. 2004’te Annan Planı’nı reddettiler, akıllanmadılar.2008’de sürdürülen müzakerelerdeki tutumları da akıllanmadıklarını göstermektedir. Hristo-fiyasko’nun “Gerçek çözüm için Türk askeri Kıbrıs’tan uzaklaştırılmalı” ve partisi AKEL’in “Herkes Türk işgaline karşı mücadele eden Hristofyas’ı desteklemeli” açıklamaları sürdürülen müzakereleri torpillemeye ve kriz yaratmaya yönelik saçmalıklardır. Hristo-fiyasko kendi canını  cuntanın şerrinden kurtaran Türk askerine ve Anavatan Türkiye’ye kin kusmaya devam ederek bir yere varılamayacağını kavrayamamıştır.
Rumlar bu gidişle, yanlış üstüne yanlış yaparak, akıllanmayarak, adada yeni krizlerin oluşmasına sebep olacaklar. Allah’ın da yardımıyla, kendi elleriyle adayı gerçek sahiplerine teslim edecekler...
Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 34. yıldönümünü coşkuyla kutladığımız bu gururlu günümüzde, 20 Temmuz Mutlu Barış Harekâtı’nda canlarını seve seve veren şehitlerimize, kahraman gazilerimize, Mukavemetçi Kıbrıs Türkü’ne, varoluş mücadelemizin lideri merhum Dr. Fazıl Küçük’e, Barış Harekâtı’nın Başbakanı merhum Bülent Ecevit’e, Başbakan Yardımcısı Prof. Necmettin Erbakan’a, KKTC’nin kurucusu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a, Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve Anadolu’daki vefakâr kardeşlerimize minnet ve şükranlarımı sunarım.

Yazarın Diğer Yazıları