Herkes memnun (muş)!

Güneydeki Rum Cumhuriyeti’nin (yalancı) Cumhurbaşkanı ile KKTC’nin Cumhurbaşkanı, BM Genel Sekreteri ile ayrı ayrı görüştükten sonra ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda “temasların olumlu geçtiğini, davalarını anlattıklarını ve anlayışla karşılandıklarını” açıkladılar. Genel Sekreter de bu temasların olumlu geçtiğini duyurdu. İşin esasını (yani Rum liderliğinin siyasetini ve Milli Konsey’in kararlılığı ile Yunanistan’ın oyunbazlığını) bilenler için bu sonuç 45 yıldır BM’nin (ABD-İngiltere doğrultusunda) oynadığı oyunun tekrarından başka bir şey olmadığını derhal anladılar. 45 yıldır oynanan bu “Hepimiz uzlaşmadan yanayız, ancak karşı tarafa bakınız” oyunu ve BM’nin de, gerçekleri bildiği halde “Olumlu gelişmeler var; fırsat penceresi doğmuştur, aman bu fırsat kaçırılmasın” takdimidir ki Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’a sahip çıkmak için başlattıkları kanlı senaryo bugüne kadar devam etmiştir.
Hristofyas’ın BM Genel Sekreteri’ne neler söylediği bilinmektedir: “Kıbrıs meselesi işgal ve kolonizasyondan kaynaklanan Rum göçmenlerin geri dönüş ve tazminat haklarının tanınması meselesidir. Kıbrıs AB üyesidir. Garantilere gerek yoktur. Kıbrıs’ta asker de gerekmez. Talat ile bu konuda anlaşmıştık, ancak Talat şimdi baskı altında bu konularda gerekeni yapamıyor. Türkiye Talat’ı serbest bırakmalı ve askerini geri çekmeye başlamalı, Kıbrıs hükümetini tanıyıp limanlarını Kıbrıs bayrağına açmalıdır. Türkler arasındaki yoldaşlarımız da bu görüştedirler. İstenen ABD ile diğer Güvenlik Konseyi hükümetlerinin Türkiye üzerinde baskı yapmaları ve Kıbrıs meselesinin hallinin biz Kıbrıslılara bırakılmasıdır. Dıştan müdahale ile bu meselenin halledilemeyeceğini gördünüz. Biz Kıbrıslılar asırlarca barış içinde yaşadık. Türkiye müsaade etse yine de kardeş gibi yaşarız.” Yeni Genel Sekreter “Türk kardeşlerin toplu mezarlardan çıkarılmakta  olduğunu” her halde bilmiyor. Bilenler ne yaptılar ki?
Bunları nereden çıkarıyorsunuz demeyiniz. Hristofyas Genel Sekreter ile görüşürken, görüşmeden önce ve sonra, Kıbrıs’ta sözcüsünün ve Başpapaz Hrisostomos ile diğer parti liderlerinin açıklamalarına bakmışsanız siz de aynı sonuca varırsınız. Hristofyas BM Genel Sekreteri ile temaslarından sonra adaya döner dönmez bu gruba bilgi vermiş, onlar da sonuçtan memnuniyet izhar etmişlerdir. İşte bize ilham veren beyanatlardan kesitler:
(1) Kıbrıs Cumhuriyeti dağılamaz,
(2) TC’den gelenler gitmeli, kolonizasyona son verilmelidir,
(3) Türk işgaline karşı mücadele sürecek,
(4) İşgale ve kolonizasyona son vererek adamızı birleştirmek istiyoruz,
(5) Garantilerin devamı AB ülkelerine hakarettir, kabul edilemez.  
Hristofyas bu tezleri savunmamış olsaydı bu beyanatları yapan sözcü ve AKEL Partisi, kilise ve diğer parti liderleri Hristofyas’ın BM Genel Sekreteri ile temasından memnuniyet getirirler miydi? Rum-Yunan ikilisinin “milli görüş ve siyasetinin” bunlardan başka bir şey olmadığını bilmeyen var mı?
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Talat da BM Genel Sekreteri ile temaslarından memnun döndü. Genel Sekreter de bu temaslardan memnun olduğuna göre Sayın Talat’tan “Biz uzlaşmadan yanayız, ayrı egemenlik, ayrı devlet istemiyoruz” sözlerini mi işitti ki “Bunlar uzlaşabilir” sonucuna vardı? Bilmiyoruz.
Ancak 45 yıllık senaryo tekrarlandı. İki lider arasına “kırmızı telefon hattı” konulacak. Direkt temas edebilsinler diye! Amerikalılar benimle Klerides arasına da böyle bir hat koymuşlardı. Tek bir kez bunu kullanmayı denedim, fakat karşı taraf cevap vermemişti. Klerides ile yeniden bir araya geldiğimizde kendisine bundan bahsettim. Yarı şaka yarı ciddi bir şekilde, “Başka yer olmadığı için bu telefonu aşağı kattaki tuvalete koyduk, bu nedenle olacak aradığını işitemedik” dedi. Mesaj alınmıştı. Özel telefonlaşacak bir şey yoktu! Şimdi yeniden “kırmızı hat” oyunları. Kimse açık konuşmuyor Rum’dan başka!
Rum “Kıbrıs benimdir, benim olan Kıbrıs işgal altındadır, başka mesele yoktur” diyor. Siz “KKTC benimdir, dokundurtmam ona” demediğiniz sürece eli kanlı Rum’u 45 yıldır “meşru Kıbrıs hükümeti” yapmış olanlar “Uzlaşmadan  yanayız” demenin ötesinde bir söz söylemeyen “uslu çocuğa”, “O halde git Kıbrıslılar olarak hükümetinle anlaş” diyeceklerdir. Şimdiki durumumuz budur. Yes be annem!     

Yazarın Diğer Yazıları