Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

“Soros çocukları...”

Türkiye’nin meselelerinde “Sorumlu Türk Aydını” olabilmeyi gerçekleştirebilen az sayıdaki kişilerden değerli Hocam Aytunç Altındal’ın aylar önce koyduğu teşhisi bu sütunlardan daha önce yazmıştım. Tarihin haklı çıkarması değil, yazının henüz mürekkebi kurumadan “haklılığının tescil” edilmesi de her babayiğide nasip olmaz...
İçinde bulunduğumuz çağ iletişimin baş döndürücü hızla geliştiği dönem olunca, olayları yakından takip eden düşünürlerin haklılığını kanıtlamak için artık uzun süre beklemeye gerek kalmıyor. Yüzlerce, onlarca yıl sabretmek yerine birkaç yıl, hatta ay-hafta, dahası üç-beş gün sonra gerçekler gün yüzüne çıkıveriyor artık...
Sadece iki yıl önce “Biz yandık başkaları da sakat kalmasın” diye feryat ederek Ankara’da Tandoğan Meydanı’nda “Mayına Hayır!” mitingi yapan gaziler; dönemin etkili ve yetkilileri tarafından neredeyse engellenmeye çalışılmıştı. Annesi ve babası İstiklal Savaşı Gazisi olduğu için gazilerin kurduğu vakfın başkanlığını yapan Ünal İnanç bile bir süre sonra “Yeter!” diyerek istifa edip terör ve mayına dikkat çekmekten bir nevi bıkmıştı.
Dünyada mayın üretenlerin, satanların, döşeyenlerin, dahası “demokrasi-barış ve insan hakları” gibi kavramların ardına saklananların maskeleri tıpkı  “soros çocukları” gibi erkenden düşmeye başladı...
 “Soros” adını taşıyan kişi ve onun kurduğu vakıftan milyonlarca dolar nemalananlar, Gürcistan’daki “gül”, Ukrayna’daki “turuncu devrimi” nasıl da alkışlamıştı. Ama son beş-altı gündür Soros’un işbaşına getirdiği Saakaşvili’nin Rusya gerçeğini görmezden geldiğine dair “real-politik” dersler vermeye çalışıyorlar. 
Bazı ülkelerde “turuncu devrim”le, bazılarında ise bilgi kirliliği ve yönlendirmeyle, seçimle işbaşına getirilen iktidarlar yüzyılın gereğini yerine getirip beraberlerinde “yandaş medya” da oluşturuyor.
Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’ndaki patlamayı; tıpkı şehit haberlerindeki gibi iki sütuna on santimlik sıradan haber olarak değerlendirenler, Gürcistan ve Ukrayna’daki olayları manşetlere taşımış ve günlerce alkışlayarak dünyaya örnek göstermişlerdi.
Kafkaslar’daki gerçeği göz ardı edenler Putin liderliğindeki Rusya’nın dünyayı “Tek jandarma” sız bırakmayarak “Soğuk Savaş” dönemindeki dengenin yeniden kurulmak üzere olduğunu da fark etmiş gibi görünüyor. Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili’nin daha fazla görevde kalmasının bölgedeki dengenin sağlanması için sakıncalı olduğunu dillendirenler doğrusu beni şüphelendiriyor. Soros vakıflarından aldıkları maaşı zamlandırmak mı, yoksa yeni oluşacak durumdan kendilerine vazife çıkarmaya mı çalışıyorlar emin değilim. 
İkiyüzlülük bununla bitmiyor a dostlar! Samimiyetlerini her daim sorguladığım “miskin laikler” de ağızlarında çiğnedikleri “demokrasi ve rejim tehlikesi” laflarıyla üniversitelerdeki rektörlük seçimleriyle gündemi işgal ediyorlar. Abdullah Gül’ün tercihlerini ısrarla sorgularken YÖK’e toz kondurmayanlar Ahmet Necdet Sezer dönemini mumla arıyormuş havasındalar. Sanki Sezer, en fazla oy alan adayı atamış, demokrasinin gereğini yerine getirmiş gibi... Yandaşlardan zaten vazgeçtik, iki ileri bir geri yapıp “objektif” olduğunu iddia edenlerden bir Allah’ın kulu, miskin laikçilik yapma adına siyasi karardan dem vuruyor. Sanki biri kuru laiklikle siyasi karar veriyor da, diğeri cemaat ve politik baskılar yüzünden siyasi davranarak denge kuramıyormuş gibi...
Riyakârlığın devam ettiği diğer tablo ise askerden yana, 30 Ağustos’ta emekli olacak Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a “spor yazarlığı” teklif edilip, “güle güle nezaketi” gösteren yandaş basın, komuta kademesinin başına gelecek İlken Başbuğ’a çaktırmadan takla atıyor.
Manşetlerde malum soruşturmayla askeri yıpratma propagandası, sayfa aralarında “kültür-sanat, müzik ve diğer televole” malzemeleri ile etkin”liği hafife alma taktiği...
Nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilmeyi karakter haline getiren “Soros çocukları” çok canımı sıkıyor... Çook...

Yazarın Diğer Yazıları