Şampiyonluk gecesi gibi…

1967'den bugüne tam tamına 41 yıl geride kalmış..
41 yıl için halk arasındaki deyimle, "41 kere maşallah" diyebilmek mümkün mü?
41 yıla sığdırılan 6 Türkiye Şampiyonluğu ve bir o kadar da Türkiye Kupası ve diğerlerini göz önüne getirirsek "mümkün" denebilir.
Ancak; bu "41 kere maşallah"ı dedirten zaman diliminin 1967'den 1984'de kadar olan, yani ilk 17 yıl olduğunu hatırlayıp, bugünden geriye kalan 24 yıl, o günleri özletmiş ise, deyimi hakkıyla kullanabildiğimiz söylenemez..
1983-84 sezonunda son kez yaşanan Türkiye Şampiyonluğu'nun ardından, Büyük Trabzonspor adına bir daha hanelere yazılamayan o başarı bordo-mavili camia için neredeyse ütopya halini almaya başladı.
Belki de bunun için, göreve talip olan Sadri Şener ve yönetimi, "Sil baştan" diyerek, "O eski ruh ile bugünkü gerçekleri birleştireceğiz. Şampiyonluk için bu gerekli" felsefesi ile yola çıktı.
Kadronun yüzde 70'i yenilendi. Teknik ve idari anlamda yeniden yapılanmanın içine girildi. Başarı için motivenin biraz da "hava" işini olduğunu gerçeğinin altını da çizerek "Büyük iseniz, oyunu kurallarına göre oynayacaksınız. Büyük düşünecek, büyük organizasyonlar yapacaksınız" diyerek kolları sıvadılar. Bunu birileri, "Dereyi görmeden paçaları sıvamak" olarak niteleyip, popülist tercihler olarak değerlendirse de, camianın bir bütün halinde kenetlenmesi için en önemli argümanların başında bu tercihlerin geldiği de bir gerçek.
Bir güne sığdırılacak şekilde organize edilen "41. Kuruluş Yıldönümü Etkinlikleri", eski bir şampiyonu hatırlatır nitelikte idi. 24 yıl öncesindeki şampiyonluğu hatırlayıp, ona göre organize yapmak hiç kolay değildir. Bu bir sevinci günü gününe yaşarken duyulan haz ile, çeyrek asır öncesindeki hazzı hatırlayarak bir şeyler organize etme arasındaki fark gibidir.
Ama, Trabzonspor yönetimi, KTÜ tesislerinde her kesimden yaklaşık bin kişiyi bir araya getirerek, sezona "Şampiyon gibi" başladı denebilecek etkinlikleri peş peşe sıraladı.
O günleri yaşayan herkesin bir çırpıda sayabildiği, "Şenol-Turgay-Necati-Kadir-Cemil-Bekir-Ali Yavuz-Hüseyin-Ali Kemal-Necmi-Ahmet" onbirinin peş peşe yaşattığı şampiyonlukları perdeye aksettiren siyah-beyaz görüntüler, bugünün şaşalı renklerinden çok ama çok daha parlaktı. Ve o parlaklığın gözlere yansıttığı ışık, çoğunluğun gözyaşlarını tutamamasına neden oldu.
Sibel Can ile yapılan muhteşem finalden ayrılanlar sanki 2008-2009 sezonunun şampiyonluk gecesini yaşamış gibiydiler.
Ama, çoğu kişinin, "Bu kadar havaya girmeyelim. İyi bir kadro oluşturuldu. Ama bu kadronun şampiyon olabilmesi için iyi bir de ekip halini alması gerekiyor. Bunun için sabretmeliyiz. Bunun gerçekleşme tarihinin de 2009-2010 sezonu olabileceğini kabul etmemiz lazım. Ama, bu sezon da gerçekleşirse, 'hayır' da diyecek halimiz yok ya" konuşmaları gerçeğin ifadesi gibiydi…

Yazarın Diğer Yazıları