Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Devlet, mahalle ve aile baskısı!

Türban giderek Türkiye’de daha çok dini, siyasi, felsefi, ahlaki ve kültürel bir anlam kazanmaktadır. Bu durum toplumun türbana, gerçek anlamının çok ötesinde bir değer yüklemesiyle ilgilidir. Son gelişmeler türban ve örtünme konusunun ülke gündemini daha uzun süre meşgul etmeye devam edeceğini göstermektedir.

Eşin  “Örtün” baskısı
boşanma sebebi!
Örtünme ya da türban yalnızca okul ve devletle olan ilişkilerde değil aynı zamanda aile ilişkilerinde de giderek daha belirleyici bir faktör halini almaya başlamıştır. Yargıtay’ın bu konuda vermiş olduğu bir karara büyük bir önem atfedilmektedir. Yargıtay “çığır” açtığı söylenen bir karar vermiş: Türban takmaya zorlanan kadının, kocası aleyhine açtığı boşanma davasında Yargıtay “Örtün baskısı sosyal şiddettir” diye bir kavrar vermiş. Verdiği kararda da örtün baskısının “ortak hayatı temelinden sarsacak davranış olduğuna” karar vererek eşleri boşamış. Bundan böyle eş dahi olsa kimse “örtün” baskısı yapamayacak. Tabii bunun tersi de söz konusu olabilir: Eşlerin “örtünü aç” baskısı acaba boşanma nedeni olabilir mi? Bunu da eğer ömür yeterse bir başka mahkeme kararından bir gün öğrenmek mümkün olabilir.

Mahalle / baba baskısı
ve türban
Türkiye’de gündemin her zaman bir numaralı maddesi türbandır. Türkiye’de devlet, bilindiği gibi üniversitelerde öğrencilerin türbanla okula gitmesine izin vermemektedir. Onlara “başınızı açın” baskısı uygulamaktadır. Bu yüzden de türban takan birçok öğrenci geçmişte başlarından türbanı çıkarma yerine okula gitmemeyi tercih ettiler. Üniversitelere yönelik “öğrenci affı” nedeniyle bu konu yeniden gündeme gelmiştir. Nitekim bu bağlamda iki öğrencinin hikâyesini gazeteler manşete çekmiştir. Bunlardan birincisi ÖSS Türkiye dokuzuncusu olarak tıp fakültesini kazanan bir öğrenci “Üniversiteye başlamadan önce Anıtkabir’i ziyaret edeceğim. Üniversitede başımı açacağım” demiş. Bir başka öğrenci de “Babam, üzerindeki mahalle baskısı etkisiyle beni okuldan aldı... Affın çıkması ve üniversiteye yeniden dönmem durumunda, üniversitede geçerli olan kılık kıyafet kurallarına uyacağım. Okulda türbanımı çıkarmak benim için sorun olmayacak” demiş.
Anlaşılan o ki, mahalle babaya, baba da çocuğa baskı yaparak onun türbansız okuması yerine, okulu bırakmasını sağlamış. Bu durum üniversiteye gelmiş bir gencin kendi hayatıyla ilgili kararların başkaları tarafından verildiğini ortaya koymaktadır. Devlet aç diyor, baba kapa diyor, faturayı

çocuk ödüyor!
Aile baskısı!
Örtün baskısından başka bir baskı da ailelerin bizim tayin ya da uygun gördüğümüz kişiyle evlen baskısıdır. Bu baskı genelde kız çocuklarına yapılmaktaydı. Ancak son zamanlarda özellikle yurtdışındaki ailelerin istedikleri kişilerle erkek çocuklarını evlendirmek için baskı yaptıkları gündeme girmiştir. Erkek çocuklarının bu durumdan çok mustarip oldukları gazetelerde yer almaya başlamıştır. Son birkaç yıldır Danimarka’da yaşayan Türk genç erkeklerin zorla evlendirilmekten kurtulmak için “Erkekler İçin Kriz Merkezleri”ne sığındığı haberleri basında yer almaya başlamıştır.
Türkiye’de çözümü baskıda gören bir kültür egemendir: Aç baskısı, kapa baskısı, gir baskısı, çık baskısı ve nihayet evlen baskısı. Türkiye’de devletin uygun gördüğü kılık kıyafet içinde okuyarak, anne ve babanın uygun gördüğü kişiyle evlenip onların belirlediği mesleği edinirseniz sorun yaşamazsınız. Aksi durum hayatı çekilmez kılan sonuçlar yaratır.

Türkiye, türban takmamak yüzünden eşinden, takmak yüzünden ise okulundan olan insanların yaşadığı bir ülkedir. Gençler yalnız örtünmek konusunda değil, eş seçme, mesleğini seçme ve okuma konusunda da özgür değiller. Türkiye’de insanların kimisi gerçek inanç, kimisi aile, kimisi mahalle, kimisi de devlet baskısıyla örtünüyor ya da açılıyor. Bu durum ülkede insanların kendi yüreğiyle sevmek, kendi iradesiyle inanmak ya da kendi kararıyla örtünmek hakkının olmadığının kanıtıdır. Türkiye’de devlet kılık kıyafet; aile sevgisi-meslek; mahalle namus-şeref jandarmalığı yapmaktadır. Ne devletin, ne ailenin ne de mahallenin aklına bu sorunu çözmek için gerçek fail olan gençlere ne düşündüğünü sormak gelmiyor! Belki de bunu alacakları cevaplardan korktukları için yapmıyorlar?

Yazarın Diğer Yazıları