Bugün 30 Ağustos

Bugün 30 Ağustos 2008, Türk ordusunun çoğu ağustos ayında, Malazgirt’ten başlayarak, büyük zaferlerinin tacı, 30 Ağustos Zaferi’nin 86. yıldönümü! Ve Türk ordusunda, komuta değişiklikleriyle yeni bır dönemin başlangıcı!
Bu zafer hususunda söylenecek, yazılacak çok şey var: Çoğu babamdan ve Gazi’nin Büyük Taarruz’un son emrini verirken yamacında bulunan yaveri Muzaffer’den -Muzaffer amcamdan dinlediğim menkıbeler var! Hamaset yapmamaya çalışıyorum ama bu zafer baştan başa  “hamaset” ve  “kahramanlık”  menkıbeleriyle dolu!
Genç kuşaklara bunları hatırlatmak, Türk ordusunu aşağılamaya, milletinden ayırmaya çalışanların kafalarına vurmak lazım!  28 Ağustos’ta  “devir teslimlerin”  son halkası tamamlandı. Ve ordu için de, memleket için de, yeni bir dönem başlıyor!..

Büyükanıt Paşa      
Orgeneral İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanlığı’nı Büyükanıt Paşa’dan devraldığı töreni izlerken duygulanmamak mümkün değildi...
Elli yılı aşkın muvazzaf hizmetten sonra üniformayı çıkarmak bir asker için kolay değil. Ben, 18 aylık askerlikten sonra yedek subay üniformamı çıkarırken ağlamıştım... Sonra askerlik şubeme yoklama için gittiğimde,  “Artık zahmet etmeyin”  dendiğinde de! Bir de meşakkatler, zaman zaman haksız iftiralara muhatap olmakla geçen yarım asırlık askerlik hayatından sonra paşanın ne gibi duygular içinde olduğunu düşünün!
Büyükanıt Paşa, son konuşmasında benim beklediğim durum tespitini yaptı. Ben kendi hesabıma hakkım ne kadarsa ona helal ettim. Umarım o da bana hakkını helal eder! Geçen yıl GATA’da yatarken, beni telefonla aramasını unutmadım! Ona ve eşine esenlik, sağlık, çocuk ve torunlarıyla mutlu bir hayat temenni ediyorum. Büyükanıt Paşa Amerikan generali McArthur’un emekli olurken söylediği sözlere atıf yaptı:  “Eski askerler ölmezler, sadece kaybolup giderler.”  Ben, paşanın, hafızalardan, gönüllerimizden kaybolacağını sanmıyorum!..

Konuşmalar 
Bence bu devir-teslim törenlerinin, en dikkat çekici tarafı, yeni Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner’in ve yeni Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un, birbirlerini teyit eden, tamamlayan, tabir caizse,  “iyi orkestra edilmiş”  konuşmalarıydı... İki general, bu konuşmalarıyla olaylar ve tehlikeler hususundaki görüşlerini yüksek fikri düzeyde, açık seçik ifade ettiler! Laiklik, tarikatlar hususunda, emperyalizmin  “post-modern”  şekli,  “küreselleşmenin” ulus devleti ve bölünmez bütünlüğümüzü tehdit etmesi, terör konusunda ve de AB konusunda! Paşalar doğrudan söylemeseler de, Ergenekon iddialarının TSK’yı yıpratmak amaçlı olduğunu, imadan öte ifade ettiler! Başbuğ’un bir Türk-Kürt çatışması tehlikesine karşı uyarısı çok yerinde oldu!
Paşaların asıl muhatapları, törenlerde ön sırada oturan Cumhurbaşkanı ve Başbakan idi... Paşaların mesajlarını acaba algıladılar mı?
Yakından baktım; yüzlerinde burukluk vardı!
Benim de, bugün, 30 Ağustos Zaferi’ni kutlarken içimde bir burukluk var: Bu zafer bayramında içeride yatan orgeneralleri, Hurşit Tolon ve Şener Eruygur paşaları, diğer  “askerleri”  ve de suçları sabit olmayan kişileri düşündüğüm için! Onlara sevgilerimi gönderiyor, sabırlar diliyorum... Ve tabii bütün geçmiş ve şimdiki şehitlerimizi, gazilerimizi da anıyorum... Allah Türk ordusunu başımızdan eksik etmesin! Hükümetler gelir ve giderler, fakat Türk ordusu hep kalacaktır!

Yazarın Diğer Yazıları