Her Ağustos'ta aynı kısırdöngü!

Her yıl Ağustos ayında ordunun komuta kademesi değişirken Türkiye’yi bir gerginliktir alır. Kuvvet komutanları ve Genelkurmay Başkanı görev devir teslimlerinde siyasilerin gözünün içine baka baka gizli-açık pek çok şey söylerler.  “İcraatlarınızda şu altını çizdiklerimizin dışına çıkmayın” mesajı verilir. Bu konuşmalarda bir yandan siyasilere diğer yandan da başta ABD ve AB üyesi ülkeler olmak üzere Türkiye dışındakilere  ordu yeni komuta kademesinin kendileri ile ilgili görüş ve düşünceleri iletilmiş olur.

Yani her 30 Ağustos’a doğru “Yeni bir şey olacakmış gibi” bir beklenti doğar ve fakat her 30 Ağustos ve sonrasında “Yeni hiçbir şey” olmaz.

Misal, TSK’nın son 30 Ağustos’ta görevi teslim alan yeni komutanları, “ABD ile ilişkilerimiz mükemmel ve bu böyle devam etmelidir” dedi. Irak’ta ayakları birbirine dolaşan, İran’la savaşın eşiğinde olan ve Kafkaslarda Rusya ile kanlı-bıçaklı hale gelen bir ABD için bundan büyük bir müjde olabilir mi? Olamaz. Peki askerin ABD ile ilişkilerin mükemmelliğinden bahsetmesi AKP iktidarının canını sıkmış mıdır? Elbette ki hayır, çünkü bu AKP, ABD’ye, “Süpürmeyin kullanın” diyen ve ABD’nin, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 30’a yakın ülkelerin sınırlarını değiştirecek olan Büyük Ortadoğu Projesi’nin görevlisidir.

Demek ki ABD’ye muhabbet bahsinde siyasi iktidar ile ordu arasında tam bir mutabakat vardır. Gerçi bu ABD Irak’ı fiilen üçe bölen, Kerkük ve Telafer’de Türk katliamı yapan ve Irak’ın kuzeyinde Türkiye’nin böğrüne saplanmış bir hançer olan devletçiği kuran bir ABD’dir. Ve bu ABD Irak’ın kuzeyinde PKK’ya karşı operasyon yapmayı aklının ucundan bile geçirmeyen ve fakat Türk askerinin başına çuval geçiren ve bu ABD,  Konsolosları vasıtasıyla  Güneydoğu’da Kürtlere, “Türklerle aykırılıklarınızı öne çıkartın, arkanızda biz varız” derken ve PKK’ya askerî helikopterleri ile silah ve teçhizat atarken suçüstü yakalanan bir ABD’dir ve bu ABD, Türk halkının kahir ekseriyeti tarafından kendisinden nefret edilen bir ABD’dir amma varsın olsun bu ABD TSK için “ilişkilerin mükemmel olduğu” ve siyasi iktidar için “stratejik ortak” olarak bağra basılan bir ABD’dir.

Özetle her 30 Ağustoslarda ABD bahsinde “yeni bir şey” yoktur. Ve tabii ABD bahsinde yeni bir şey yoksa aslında hiçbir konuda yeni bir şey yoktur.

Yine her 30 Ağustos’ta asker “ille de laiklik” der amma siyasi iktidarlar “laiklik bahsinde” de hep bildiğini okur. Çünkü askerin gündeminde ilk sırayı işgal eden laiklik vatandaşın gündeminde “gözden ve gönülden uzak”, çok uzak bir yerlerdedir. Vatandaş için vatan toprağının dünkü müstevlilere birkaç milyon dolara satılması, bankaların, milli müesseselerin, madenlerin daha dün bu toprakları işgal ederek Türk insanının önüne Sevr’i koymuş ülkelere devredilmesi ve  kapitalist ülkelere  hafta bir milyar doların üzerinde borç faizi ödemek zorunda kalınması “laiklikten” çok ama çok önce gelir ve bunların askerin gündeminde olmaması, gündeminde varsa bile bunların laiklik gibi vatandaşla paylaşılmaması,  MGK’larda çok ciddi bir şekilde tartışılmaması, velhasıl, her şey elden avuçtan gider ve Türkiye’nin geleceği sıfırlanırken Atatürkçülüğün sadece “laiklik” gibi takdim edilmesi artık iyice kanıksandığından 30 Ağustoslarda komuta kademesindeki değişikliler ve görev devir teslimlerindeki konuşmalar insanımıza bir “eskiyi tekrar” hissi uyandırır.
Bu satırların yazarının anlayamadığı ise şudur. Asker siyasi iktidara aba altından sopa gösterir. Siyasi iktidarlar da meydanlarda, parti gurup toplantı ve meclis kürsülerinde askere cevap vererek bu kavganın değirmenine su taşırlar. Adli yıl açılışlarında da benzer hadiselere şahit oluruz.
Niye?
Oturup bir masa etrafında bu konuları baş başa bir karara bağlasanız ve on binlerce yıllık devlet geleneği olan bu milleti uluslar arası camiada boynu bükük duruma düşürmeseniz daha doğru bir iş yapmış olmaz mısınız!

Yazarın Diğer Yazıları