ABD’nin yeni Orta Doğu stratejisi!

Gezegenimiz yıllardır kalıcı ve kesin bir barış dönemi yaşamak istiyor. Ne var ki,  “kanlı”  olduğu kadar  “iğrenç”  olan ve ne yazık ki yüce dinimizi kendisine siper edinen IŞİD terör örgütü, ABD’nin yeniden bölgeye gelişine  “zemin” hazırlamayı sürdürüyor.
Aslında, IŞİD gibi terör örgütlerinin kaynağı bile akla çok uluslararası tezgâhları getiriyor. 
Orta Doğu’nun kalbine atılan IŞİD bombasından sonra, ABD’nin özellikle ve öncelikle Suriye’ye doğru yeniden iştahının kabardığının sinyalleri alınıyor.
Zaten Orta Doğu’da; sorunlar ve olaylar sürekli değişiyor.
Bu yüzden, ABD’nin çeşitli isimler alan projelerinin, ne zaman devreye girdiği, ne zaman dinlendirildiği ve ne zaman değişikliğe uğratıldığını tahmin etmek bile, gittikçe güçleşiyor.
Bir zamanlar, yine Orta Doğu’yu kapsayan bir  “Güvenlik Kuşağı” projesinin olduğu biliniyor.
ABD’nin yanı sıra Fas, Mısır, Ürdün, İsrail, Suudi Arabistan, Türkiye ve Pakistan’ı kapsayan bir  “Güvenlik Kuşağı” nı uygulama çabaları ve aksaklıkları zihinlerden silinmiyor. 
Sonra,  “Güvenlik Kuşağı” nı andıran paralel bir proje, “Yeşil Kuşak” hatırlanıyor. 
“Güvenlik Kuşağı”,  “Yeşil Kuşak”, “Büyük Orta Doğu Projesi”  veya “Genişletilmiş Büyük Orta Doğu Projesi”  derken ABD’nin her planı akılları allak bullak ediyor. 
Ancak, ABD’nin Orta Doğu’da 4’üncü bir bakıma C planını devreye sokmanın hazırlıklarını yaptığı da anlaşılıyor.
ABD, İran eksenini             mi değiştiriyor?
Afganistan’dan sonra Irak’ta başı büyük belaya girmesine rağmen, İran harekâtının eksenini değiştirmeye çalışan ABD’nin  “ne yapmak istediği”  pek anlaşılmıyor. 
ABD’nin  “maskesi” altında “gizli” sözde barış girişimleri heyecan ve endişe uyandırıyor. 
Her ne kadar 4’üncü planla ilgili çeşitli spekülasyonlar ortaya atılıyorsa da, galiba projenin aslını ABD’nin bile tam olarak oluşturamadığı sezinleniyor.
ABD, şimdilik bekleyerek sadece bir yandan dünyanın, özellikle Arap ülkelerinin nabzını yoklarken, bir yandan da “nerede”, “ne zaman”, “ne” yapacağının fırsatlarını kolluyor. 
ABD, zaman zaman böylesine  “süper”  mi desek,  “frapan” mı desek veya  “hassas”  mı desek,  “tehlikeli”  mi desek, projelerini pervasızca gündeme sokuyor.
Bütün bu  “tehlikeli” yani belirsiz görüntülere, IŞİD belirsizliği de eklenince, Orta Doğu’nun yeni dehşet verici görüntüsü ortaya çıkıyor.
İşte, böylesine fırtınalar içine, Rusya ve Çin’in de girmesi mümkün olduğuna göre, fotoğrafın “netliğini” daima tartışmak ve endişe duymak gerekiyor.
Unutulmamalıdır ki, bütün gelişmelere; İsrail’in güvenliğinin yanı sıra petrol daha doğrusu enerji ve yollarının güven altına alınması neden oluyor.
Böylelikle, dengelerin her an değiştiği bir Orta Doğu’da, ABD’nin yıllar önce hazırladığı, sonra ülkelerin durumuna göre dizayn ettiği politikasının seyri önemli yer alıyor.
Türkiye yeni projenin         içinde yok mu?
Gerçekten de daha önceleri de belirttiğimiz gibi; ABD  “bir taşla iki kuş değil birkaç baykuş vurma”  pozisyonunu yaşıyor ve yaşatıyor.
“GBOP” in temelinde, bir yanda  “ılımlı İslam”  icadı, diğer yanda İsrail’in mevcudiyetini korumak ve kollamak bu arada Körfez ülkelerini, İran’ın şerrinden arındırmak ve enerji yollarını güven altına alma gibi büyük bir misyonun yattığı unutulmuyor. 
Şimdilerde ise ABD’nin Mısır, İsrail ve Suudi Arabistan destekli Türkiye’nin içinde olmadığı yeni projesinde İran’a bambaşka bir  “değer” biçiliyor.
Nitekim, İran ile ABD’nin bir nükleer anlaşma imzalaması bile gündemi zorluyor.
ABD’nin niyeti, terörist örgütleri ortadan kaldırırken, İran-Suriye-Lübnan’ın da haklarını koruyarak Orta Doğu’da dengeyi sağlamayı amaçlıyor.
Ayrıca, Rusya’nın bölgeye sarkması önlenirken, İsrail’in güvenliği, bir Kürdistan oluşturulması, Suudi Arabistan ile İran’ı karşı karşıya getirmeme projenin temelini oluşturuyor. Tabii ki,  “eğit-donat” pozisyonundaki Türkiye’nin bu durumda  “beklemede”  olacağı sanılıyor.

Yazarın Diğer Yazıları