Nâra attın FETÖ!

Bir daha bir daha Fethullahçılığa lanet okuyorum. Ülkeyi kırpacana koydular... (Yozgat ağzı: Darmadağın ettiler.)

Asıl suçlular, asıl F. Gülen&CIA bağlantılılar kimlerse onları bulun.

Yine Ahmet Taşgetiren'den alıntı yapacağım. Çünkü, o genel tabirle "yandaş". Öyle bir düşündürücü hadis hatırlatıyor ki:

"Rasulullah Efendimiz (s.a.v.) 'Kardeşinize zalimken de mazlumken de yardım edin" der ve "Mazlumken yardımı anladık, peki zalimken yardım niye?" diye sorulunca da "Zalimken zulmüne mani olmak da ona yardımdır' buyurur. Yani bir insanın zulüm ile kirlenmesine mani olmak da ona  yardımdır. / Burada bir mağduriyet vardır ve onun önlenmesi söz konusudur."

Ayrıca Ahmet Bey'in şu sözünün çok yerinde olduğunu belirtmeliyim: "'Tiyatro' söylemi, 'Tayyip Erdoğan'ın bir darbe senaryosu ile kendi iktidarını pekiştirmeye ve olağanüstü hal ilan edip bütün muhaliflerini tasfiye etmeye yöneldiği' iddiası, tam da bu çarpık tavrın ifadesidir." (Star, 15 Eylül 2016).

En başında ben de yazdım... Reis'in, böyle bir oyuna girdiğini söylemek akıl dışıdır.

Suçlu-suçsuz kesin çizgiyle ayırt edilmelidir. Çok şikâyet geliyor. MHP'yi saymıyorum. (Böyle bir partinin, şu anda varlığından söz edilebilir mi? Devlet Bey "Milliyetçi Hareket" mantığını ezdi geçti.) CHP'de, 30 bin şikâyet birikmiş. Bunları akrabalarıyla toplarsanız yüzbinlere bâliğ olur. Muhakkak Ak Parti'ye de şikâyetler gidiyordur. Ak Partililer, altımız oyuluyor mu, oyulmuyor mu, diye düşünmeliler.

Nedense aklıma Endonezya geldi. Allah göstermesin, Endonezya gibi olmadık/olmayız. Stalin'in Rusya'sı desem, hemen ne olduğunu bilirsiniz ama Endonezya deyince şaşırdınız. 1965'te bir darbe oluyor ve en az 300 bin komünist, birkaç hafta içinde, öldürülüyor. Kim suçluydu, kim suçsuzdu, belirsiz. Her ihbar gerçek sayılıyor. İktidar Sukarno'dan Suharto'ya geçiyor ama, arada, farklı ilişkiler var.

Savcı Serdar Coşkun, "Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması" dediği bu örgütle ilgili, 15 Temmuz menfur darbe teşebbüsünden önce, 17 Aralık bağlantılı bir iddianame hazırlıyor. Savcı, iddianamede çok önemli bir hususun altını çiziyor:

"Bu örgütün evinde kalan, yurtlarında barınan veya okul ya da dershanelerinde öğrenim gören gençler, dershane, özel okul ve yurtlarda faaliyet yürüten öğretmenler ve yöneticiler, aynı şekilde örgütün emrinde faaliyet yürüten dernek, vakıf, banka veya ticari şirket çalışanları, bu örgütün elindeki işyerlerinde ücretli çalışan, emeği ile geçinen kimseler, açıkça bir suça karışmadıkları sürece sırf bu irtibatları ceza sorumluluğu doğurmadığından özellikle soruşturma dışında tutulmuştur... Fethullah Gülen örgütünün sempatizanı olup bu örgütü dini bir kuruluş sanarak cemaate gönül bağı bulunanlar da sırf bu harekete mensup olmak cezalandırma için yeterli değildir."

Bu iddianame 22 Temmuz'da, yani darbe teşebbüsünden sonra, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kabul edilmiştir.

Dün, Reis'e mektup niteliğinde yazmıştım ve asıl acıyı çocukların çekiğini hatırlatmıştım.

F.Gülen&CIA bağlantılılarını idam edin. Tamam. Eminim halkın yüzde 90'ı destekler. 

Soru şu: Yukarıda Savcı'nın çizdiği hukukî çerçeve dikkate alınmazsa kanun çiğnenmiş olur mu, olmaz mı?

Yazarın Diğer Yazıları