TEOG'dan yükselen pis kokular!..

Başlığa bakıp da, "ülkenin onca hayati konusu varken bu da nereden çıktı?" demeyin. Eğitim meselesi millet-devlet bekası ile eş değer. Yakın geçmişteki "aldatılmışlık" hikayelerinin acı faturaları ile her gün yatıp kalkıyoruz. Sızmalar ve sızdırılan sınav soruları ve devlet içine çöreklenen ihanet şebekeleri. Cemaat, şu, bu, vs. maskeleri altında. İktidarın ve mutlak rantın devam ettirilmesi için konjonktüre göre değiştirilen ortaklıklar!.. Kartların yeniden dağıtılması ile mühim koltukların, mühim makam ve yapıların yeni sahiplerine tevdi edilmesi... Yeni muhteremler...Yeni mübarekler...

Çok kafamı kurcalamıştı:

TEOG-2'deki sonuçlar... 17 bin öğrencinin tüm soruları doğru olarak cevaplaması. 81 ilde 17 bin birincinin çıkması... Geçen yıl ikinci dönem TEOG'da 987 öğrenci tüm testlerdeki 120 soruyu doğru olarak cevaplandırmıştı... Bugüne kadar yapılan tüm TEOG sınavlarında 2 bin ile 4 bin arasında öğrencinin 120 soruya doğru cevap verdiği de ortadaydı..

Geçen seneye oranla (120 sorunun hepsini doğru cevaplama) başarı neredeyse yüzde bin 600 artmış!.. Eğitim sistemimize ve eğitimcilerimize aradan 365 gün geçmeden sihirli bir değnek mi değdi?.. Herhalde bu başarı oranı, "bu yılki sınav soruları daha basitti" gibi bir gerekçe ile açıklanamaz. Ülkemizin anlı  şanlı eğitimcileri, eğitim uzmanları bu konuda neler düşünüyorlar?.. Bunun bilimsel bir açıklaması olabilir mi? Acaba mod medyan mı oldular!.. Neden sus puslar?..

Eğitim Bakanlığı'nda uzman bir kaynağıma büyük başarının sırrını sordum. Acı acı güldü... "Sen 17 bin öğrencinin dağılımına bak eski bir eğitim muhabirisin kolayca çözersin" dedi. AKP iktidarının yeni menzilini (varmak istedikleri nokta anlamında-aht-) anlatarak, değişenleri, eskide kalanları, yeni gelenleri sıraladı. Kulağıma gelen "sınav sorularının" sızdırıldığına dair  iddiaları ve dedikoduları sordum. Tatmin edici yanıtlar alamadım. Eğitim koridorlarında tartışılanları ve söylenenleri daha ileriye taşımak için kuvvetli belge gerekir. Bir zamanlar, sınav sorularının sızdırıldığını, milyonların hakkının yendiğini ortaya koyanlar tu kaka hatta hain ilan edilirdi...

Peki, ben bu satırları niye mi kaleme aldım?..

Yıllarca, "aldatılanlar" bir daha aldatılmasın diye.. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmayalım diye.. Siz buna "erken uyarı" da diyebilirsiniz!..

***

ABD, YPG'nin prestijini böyle yükseltiyor!..

+++

Başbakan Binali Yıldırım, kabin ekibi medya mensuplarıyla buluşmasında, ABD'nin Rakka operasyonuna 2 Haziran'ı 3 Haziran'a bağlayan gece başladığını ve kendilerini de bilgilendirildiğini(!) söyledi. Halbuki, ben bile 2 Haziran Cuma günü bazı yabancı kaynaklardan Rakka operasyonunun başladığını okumuş, bu konuda bazı bölge kaynaklarımızdan gözlemlerini dinlemiştim. Acaba ABD neden gecikmeli bilgilendirme yaptı?.. TSK'nın Sincar ve Karaçuk operasyonlarına misilleme olsun diye mi?..

Binali Yıldırım'a göre; ABD, PKK/YPG ilişkilerinin uzun süreli devam ettirilmeyeceğini, taktiksel bir iş birliği olduğunu ifade edip güvenceler vermiş!..

Peki o zaman.. ABD buraya silah fuarına mı geldi?.. Rakka operasyonu bilmecesine yakın plan yapalım;

ABD, Rakka operasyonunu PKK/YPG ile yapıyor. Rakka'ya 10 km. uzaklıktalar. ABD meskun mahalleri sivil ayrımı gözetmeksizin bombalıyor. PKK/YPG daha sonra giriyor. Kaynaklar, sivil halka da yönelik bombardımanların önümüzdeki günlerde daha da yoğunlaşacağını kaydediyor. Dışişlerinden bir kaynağın şu analizi çok ilginç;

"Büyük bir algı operasyonu var. ABD, PKK/YPG'nin uluslararası prestijini yükseltmek için de çalışıyor."

Bölgedeki güvenilir kaynaklara göre; ABD bu arada bir taraftan da Haşdi Şabi'yi de silahlandırıyor. Ona da silah veriyor. Irak tarafından onlar geliyor. Suriye sınırına dayanan Haşdi Şabi, Musul'un batısında Baac'ı aldı. Ayn-el Arap'ın -Haseke kentinin- tam karşısı. Irak tarafından ABD ile, peşmergeler de  gidiyor. Batı'dan başlayarak Rakka'ya doğru Halep'in altından Suriye ordusu gidiyor. Cuma günü, Suriye ordusunun Rakka ili topraklarında 5-6 köyü aldığını bildiriliyor.

Anlayacağınız, operasyonu 3 koldan başlattılar. Kaynaklar, operasyonların çok sürmeyeceğini, bayram sonuna neticeleneceğini kaydediyor. Rusya ve Suriye'nin operasyona daha önce başladığına dikkat çekiyorlar.

 Fırat nehrinin batısından Rusya Suriye ordusu, Fırat nehrine paralel kuzeyden güneye doğru PKK/YPG ile ABD, Irak sınırından da Rakka'ya Haşdi Şabi ile Irak ordusu geliyor. 3 koldan geliyorlar.

"Esed"i devireceklerdi... Nerelere geldik?..

Büyük resimde ABD var, Rusya var, İran var, Irak var... Siyasi iktidarın politikaları yüzünden bölgede Türkiye neye karşı çıktıysa hepsi gerçekleşti.

ABD yaptıktan sonra bilgi veriyor. Biz hevesliydik Rakka'ya gidelim diye. PKK/ PYD'yi Türkiye'ye tercih etti ABD.

Bataklıkta, kimin kime çalıştığı önemli. Yıllardır örgütsel anlamda tartışıyoruz her şeyi. Barzani kime hizmet ediyorsa bugün PYD'de de ona hizmet edecek. Haşdi Şabi, İran'a çok yakın olabilir ama sonuçta kime hizmet ettiği önemli. Bu bölgede bu örgütlerin tamamına yakını ABD'ye hizmet ediyor. Bu operasyonlarla bunları bir arada tutuyor. Kendini kurtarıcı gösteriyor. Bölgede gelişmeleri çok yakından takip eden bir uzman aynen şunları söylüyor;

"Suriye'de bir köyde oturan masum bir Kürt'ü düşünün. 'Bizi kurtarmaya ABD'den gelmişler, Kürtlerle beraber bizi kurtarıyor' diyor. Bu insanlar Türkleri mi, Kürtleri mi, ABD'lileri mi sever? Yapılmak istenen bu, iyi bir algı yönetiyorlar. Kendi istekleri doğrultusunda, enerji kaynaklarını güvence altına almak için istediklerini yapıyorlar."

Şimdi, şu soruyu bugünden düşünmeliyiz;

Bu yılın sonunda BM'den karar çıkarılır, Suriye'deki bütün yabancı silahlı gruplar çekilsin, ABD ve Rusya hariç derlerse... Ne tarafımıza bakacağız?..

***

HETS...

+++

Şırnak'ta 13 kahramanımızın şehit olduğu kazadan sonra gündeme gelen  Helikopter Engel Tanıma Sistemiyle (HETS) ilgili Başbakan Binali Yıldırım'ın  verdiği "derhal temin edilsin" talimatı çok sevindirici. Fakat, biz, gerçeklerin perde arkasını aralamaya devam edelim. 2010 yılında SSM'nin başlattığı projede "bürokrasi-firma anlaşmazlığı" başlığı altında Genelkurmay'a yöneltilen suçlamalar doğru ve haklı değil. Şöyle izah edeyim; Örneğin, Genelkurmay sistemin tam olarak 4 ayaklı 3 antenli ve 1 camlı olmasını istiyor. SSM'nin, TSK'ya önerdiği tekliflerin (firma) ise çoğu eksik ve istenilen nitelikte değil. Bir ayağı, 3 anteni var veya 1 anteni ve 3 ayağı var şeklinde. Genelkurmay bu sistemlerin ihtiyacı karşılamayacağından haklı olarak itiraz ediyor. Sonunda, tam istenilen şekilde ASELSAN bir teklif veriyor. SSM, 7 Haziran 2016 tarihli toplantıda değerlendiriyor. Aralık'ta "çok pahalı" gerekçesiyle iptal ediyor. Şimdi soru şu;

Devletin sol cebinden çıkıp, sağ cebine girecek proje neden reddedildi?..

Yazarın Diğer Yazıları