Feryad-ı isyanım!

Kendince gerekçeler uydurup sürekli saldırıyorsun sevgili kardeşim.

Aslında hiçbir gerekçen olmadığını sen benden daha iyi biliyorsun.. Bana bağırıp çağırabilmen için. Sayıp saydırabilmen için.. Dün ve bugün durduğum yere laf edebilmen için, benim, değerlerimi çiğnemiş, doğrularımı çöpe atmış, yanlış insanların yanında saf tutmuş olmam gerekmez mi? Sence böyle bir şey mümkün mü, fotoğrafa baktığında böyle bir şey görüyor musun?

Görmediğini sen de ben de çok iyi biliyoruz ama konumum gereği, küçük iktidarların gereği, illa da bir şeyler söylemen, kafa göz girmen gerekiyor, anlıyorum..

Bana bir şey söyleme ama şu soruları sessizce kendine sor lütfen;

-Daha düne kadar Habur'da mahkemeler kurup, terörist rahatsız olmasın diye Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğraflarını ve Türk bayrağını kaldıranların yanında mı gördün beni?

-Yoksa dünyanın dört bir tarafında Türk tarihini karalamak ve Türk devletini darda bırakmak için çırpınan diaspora ile Erivan'da maç izlerken mi gördün beni?

-12 yıl boyunca Türk'ün ordusuna ilmek ilmek kumpas kuranlarla omuz omuza yürüyüp, askere düşmanlık ederek düşmana askerlik ederken mi gördün beni?

-Atalarımın izini takip eden adımlarıma baktın mı hiç, bastığım yerlerde Türk milliyetçiliğini ayaklarımın altında gördün mü hiç?

-Ergenekon'da rehber, tarihimiz boyunca sembol olmuş Bozkurt'a hakaret eden tek bir cümle, tek bir kelime, tek bir harf mi duydun benden?

-Büyük Türk milletinin, Cumhuriyet tarihi boyunca dişinden tırnağından artırarak, geleceği için, evlatları için, bağımsızlığı için, refahı için kurduğu onlarca şirketin, onlarca kurumun satışına alkış tutarken mi gördün beni? Üstüne de utanmadan "Babalar gibi satarım" derken mi duydun beni?

-Bugün başımıza binbir türlü bela açmış Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanını alkışlarken mi gördün beni?

-Yahudi lobisi ile beraber yürüyüp, hatta cesaret madalyası alıp, sonra Müslüman'ı kandıranları alkışlarken mi gördün beni?

-Ya da ne bileyim para, pul, makam, şöhret, güç bahşettikleri ve bugün terörist dedikleri adamların yanında saf tutarken mi gördün beni?

-Bir şarlatanın peşinde Türkiye'nin haysiyeti yerle bir edilirken söylenen yalanlara inanırken mi gördün beni?

Söyle sevgili kardeşim, bu fotoğraf karelerinden hangisinde gördün beni?

 Biliyorsun ki aklım hâlâ yerinde, zihnim hâlâ duru, ellerim hâlâ namuslu.. Ve yaşanan bunca rezilliği, bunca kepazeliği, hiç bir zaman alkışlamadılar..

Sessiz kalıp, bu bezirgan saltanatından hiçbir zaman nemalanmadılar..

Dün ne diyorsam, bugün de aynını söylüyorum.. Dün nerede duruyorsam bugün de aynı yerde duruyorum.. Söyler misin, bırakıp giden, söyler misin yer değiştiren, söyler misin saf değiştiren, söyler misin dil değiştiren kim? Doğrularıyla, adabıyla, edebiyle, ilkeleriyle, aynı yerde durup, aynı şeyleri söyleyen bana, sayıp dökerken bir soluklan ve kendine sor..  Cevabını da kendi kendine ver.. Bana bir şey söylemene gerek yok..

Eminim vicdanın sakin ol diyecektir..

Onlar değişmediler.. Yaptıkları hiçbir şeyden geri adım atmadılar.. Üstüne üstlük hasar vermeye, yanlış yapmaya devam ediyorlar.. Ve ben hâlâ bu yanlışlara "yanlış" demeye devam ediyorum..

Sözlerin içimi acıtsa da, senin dostluğundan, senin kardeşliğinden çok daha kıymetli bir değerim var benim; adı, Türkiye..

Bizi biz yapan doğrularımızdı.. Üzgünüm, ayrı-gayrı kılan da aynı doğrularımız..

KEMAL BEY KUTUYU AÇTI AMA

Dünkü yazımda anlatmaya çalışmıştım.. Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı'nın yakınlarının yurt dışına para transferi ile ilgili iddiası, bizzat Cumhurbaşkanı tarafından sahanın başka bir alanına çekildi.. Kılıçdaroğlu'na hakaretlerle karışık "Tayyip Erdoğan'ın yurt dışında bir kuruşu yok" cevabı verildi..

Kemal Bey grup toplantısında kutuyu açtı.. Kutudan Cumhurbaşkanı'nın yakınları ve yanında yöresindekilerin yurt dışındaki bazı şirketlere para transferi çıktı..

Peki şimdi ne olur? Tecrübeler bize gösteriyor ki;

1- Belgelere sahte denir..

2- Hani benim yurt dışında param vardı, tek kuruşun belgesini gösteremedin, müfterisin denir..

 3- Bunlar hep fetö'nün oyunu denir..

4- Türkiye'nin haysiyetiyle oynayan dış güçlerle iş birliği yapıyorsun denir..

Ben bunları yazarken daha hiçbiri denilmemişti.. Müneccim olmadığıma göre Batı cephesinde değişen bir şey olmayacak.. Ve Tayyip Erdoğan topu kendi sahasında tutarak, milleti 'atamadığı gole' inandıracak..

Peki sonuç? Benim aklıma, vicdanıma, izanıma sorarsanız, bu işin iler-tutar yanı yok..

Yazarın Diğer Yazıları