25 Haziran'da İran'la düşman olur muyuz?..

ABD'nin İran nükleer anlaşmasından çekilmesi dünyada kasırga etkisi yarattı. Bizde ise durum tam tersine. İktidarın seçim canlı yayınları arasında  yer kalırsa kısacık bahsediliyor. 24 Haziran baskın seçim kararının ardından Suriye'nin nasıl gündemden düşürüldüğüne ısrarla dikkat çekmeye çalışıyorum. Suriye sınır komşumuz olmaktan çıkıp Antarktika'ya mı taşındı?.. İran üzerinde döndürülen küresel tezgahlara da Fransız kalıyor birileri!.. Neden acaba?..  Sizleri, meydan mitingi manyağı yaptılar da bu soruların cevaplarını hiç mi merak etmiyorsunuz?.. Afrin... Menbiç... Fırat'ın doğusu/batısı.. Kuzey Irak... Kerkük... Sincar... Türkiye'nin beka ana başlıkları... "Bir gece ansızın gelebiliriz" bağırtıları... Akdeniz'de petrol/doğal gaz arama faaliyetleri... Kıbrıs... Alayına birden ne oldu?.. Baskın seçim ve millete bol keseden dağıtılmaya başlanan ekonomik rüşvetlerin arkasındaki karanlık hesaplar neler?.. İran nükleer anlaşması bizi hiç mi ilgilendirmiyor?.. Hele ki şimdilik soğutulmuş gibi bir tarafta tutulan Zarrab'tan dönme "Atilla" davası varken!..

ABD Başkanı Trump, devamlı İran'ı "bir şeyler olacak" diye tehdit ederken, İsrail, Suriye'deki İran noktalarını vuruyor. Ankara'da devlet koridorları gelişmeleri kaygı ile izliyor. İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının daha geniş bir alana kayabileceği üzerine analizler yapılıyor. Bu analizlerle ilgili kısa başlıklar açmadan önce, alelacele alınmış gibi görünen 24 Haziran baskın seçim kararı ile ilgili devlet koridorlarından sağlam kaynaklardan edindiğim bazı bilgilere yer vereceğim. Her şeyden önce bir kez daha altını ısrarla çiziyorum; 24 Haziran seçim kararı kamuoyuna oynanan tiyatronun aksine daha önce bazı mahfillerde iyice hesaplanarak alınmış bir karardı. Başlayalım;

Daha önce de ADSIZ'da çeşitli kereler, iktidarın alt kanallardan, İmralı'da bebek katili Öcalan ile görüşmelerin sürdürüldüğünü yazmıştım. Devlet kaynaklarından bu konu ile ilgili daha fazla bilgiye ulaştım. Baskın seçim kararı ilan edilmeden önce, terörist başı Öcalan'a eli kanlı katil, dağdaki Cemil Bayık ile telefon görüşmesi yapma imkânı sağlanmış. Söylenen o ki; bu görüşmede Öcalan, Bayık'tan PKK'nın Sincar'dan çekilmesini talep etmiş. Bayık, bu talimatı kabul etmemiş ve iki katil konuşmada küfürleşmişler. Hatırlayınız; "bir gece ansızın Sincar'a gireriz" söylemlerini!.. 

Ankara'da gerçekten çok garip işler oluyor. Kulağımıza, inanılmayacak ve  olmasını asla istemeyeceğimiz yalan çıkmasını kuvvetle temenni ettiğimiz kirli senaryolar geliyor. Cumhurbaşkanlığı yarışında en kuvvetli adaylardan biri olan İYİ Parti lideri Meral Akşener'in  FETÖ ile ilişkilendirilmesi ile ilgili karanlık oyunlar pespaye tezviratlar malumunuz. Önceki gün sabah kahvaltısında bir araya geldiğimiz SP lideri Temel Karamollaoğlu da bunları "çirkinlik" diye nitelendirip toplumda tutmadığını ve tutmayacağını söylemişti. Gerçekten öyle de Türkiye'yi karıştırmak isteyen kirli ellerde oyunlar biter mi?.. Devlet koridorlarında, İsrail gizli servisinin yeni kumpas hazırlıklarında olduğu konuşuluyor. Sadece Akşener değil, Muharrem İnce hakkında da karalamaları içeren bazı kirli senaryoların servise hazırlandığı belirtiliyor.  Dilerim, bu demokratik yarış doğal mecrasından çıkmaz/çıkartılmaz!.. Çünkü bunların kazanını olmaz. Kaybedeni Türkiye olur...

Geçelim; devlet koridorlarında ABD'nin İran nükleer anlaşmasından çıkmasından sonra başlayan büyük gerginlikle ilgili değerlendirmelere;

25 Haziran'dan itibaren Türkiye'ye "Afrin'den çık" baskıları daha da yoğunlaşacak. ABD, Suriye'de Mısır'a da büyük rol vermek istiyor. Bu yüzden, Suriye'de çeşitli noktalarda konuşlandırılmak üzere Mısır'a 7 bin kişilik güç hazırlatılıyor. Irak yönetimi İran'a karşı tavır değişikliğine gidecek. ABD de Haşdi Şabi'yi Kerkük'ten silmeye çalışacak. Bu maksatla Şii nüfusu birbirine kırdırmak için ayaklanma çıkarmaya çalışacaklar. ABD, İran'da iç karışıklık, ayaklanma çıkması için faaliyetlerine devam ediyor. Reformistler ve  ekonomik durum bahane edilerek... Ahmedinejad ile dirsek temasını sürdürüyorlar...

Kıbrıs üzerinde oynanan "Guterres" planını bu tezgahlardan ayrı düşünmeyin. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın bu şer planına hangi masalarda olur verdiğini, mutabakata neyin karşılığında ve hangi desteklerle vardığını gerçekçi gözlerle görmeye çalışın. Birileri, birilerine, "Akdeniz'de petrol/doğal gaz  arama işine sakın ha sesinizi çıkarmayın" demiş olabilir mi?..Vee!.. "25 Haziran'dan itibaren İran'a karşı bizim yanımızda yer alacaksınız" sıkı telkininde bulunmuş olabilirler mi?..

Kulisleri kaplayan çok iç karartıcı senaryolarla tarihi bir seçime gidiyoruz.  Yüzde yüz doğru olduğunu bildiğim tek şey var; çoğu şey göründüğü ve söylendiği gibi değil!.. Baskın seçim sürecini hızlandıran kilometre taşlarından biri olan ABD eski Dışişleri Bakanı Tillerson ile sarayda Mevlüt Çavuşoğlu'nun tercümanlığında yapılan o 3 buçuk saatlik görüşme ile ilgili ne ben ne de kamuoyu bir şey biliyor. 25 Haziran itibarıyla "İran'ın Şii yayılmacılığı büyük tehlike. Bunun önüne geçmeliyiz" söylemlerinin "eyt ABD"  söylemleri ile yer değiştirdiğini görürseniz sakın ha şaşırmayın. Maksadım içinizi karartmak değil... Ben, siyasetçi değil gazeteciyim... Tek dileğim; 25 Haziran'dan itibaren mutlu, huzurlu Türkiye haberleri yazmak!..

Yazarın Diğer Yazıları