Etnisite bölücülüğü

Kaç defa yazdım:  "Kürt seçmen" dediğiniz an bölücüler safına katılıyorsunuz.

Hepimiz iç içe girmişiz. Ayırım yapmamız imkânsızken, nasıl böyle söylenebilir?!

Recep Tayyip Erdoğan ne diyor: "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet." Bu teklerin adı var. O da tek: "Türk milleti, Türk bayrağı, Türk vatanı, Türk devleti."

Reis, zaman zaman teklerin adını vurguluyor.

Tekrar tekrar yazıyorum:  İçimizde hangi etnik grup varsa başımın tacıdır.  Her birinin içinde ben varım, sen varsın, o var; biz varız: Biz Çerkez'iz, biz Kürt'üz, biz Gürcü'yüz, biz Abaza'yız, biz Boşnak'ız, biz Arnavut'uz, biz Pomak'ız... (Neydi başka? R. T. Erdoğan "çözüm" falan derken sık sık sıralayıp duruyordu!) İşte biz onların hepsiyiz; biz özüz! Bu özün bir adı var: Türk!

(Başka gayeler güdenler, bölücüler, "Türk" adının değiştirilmesini istemişlerdir.  Belki 10 defa yazdım... Her seferinde hatırlatacağım. Bir hanım yazar (Hilâl K.), Selahattin Demirtaş'ı referans göstererek Türk bayrağının adının "devlet bayrağı" olması gerektiğini söylemiştir. Ne yazık ki, bu hanım, iktidardakilerin gözdesi. Sabah gazetesine transfer edilmiş ve Reis'in tayyaresine alınarak, yanında boy göstermesine fırsat verilmiştir. Bu tavır, "Aslında biz de senin gibi düşünüyoruz. Ama şimdilik "tek"leri sıralamamız gerek." manasına gelir mi, gelmez mi?!)

Anayasa'nın 5. maddesi: "Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak..."

Anayasa'nın 66. maddesi: " Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür."

Bu madenin bir şıkkı şöyle: "Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz."

Bunu şöyle okuyabiliriz:  "Vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunan vatandaşlıktan çıkarılır."

 "Türk bayrağının adı değişsin." diyenin "vatana bağlılığı" sorgulanır mı sorgulanmaz mı? Bu söz ekranda herkese hitaben söylenmişse bir "eylem" sayılır mı, sayılmaz mı? Yani bir fiilî hareket başlatmış mıdır, başlatmamış mıdır?

Yeni Şafak gazetesinden Kemal Öztürk şöyle yazıyor:

"MHP-AK Parti ittifakında Kürt oylarının hala AK Parti'ye gelmesinin en önemli sebebi, milliyetçi tonunun kararında tutulmasıdır. Erdoğan ve Bahçeli, tüm konuşmalarında son derece dikkatli olmuş, Kürtleri ve diğer etnik unsurları küstürmemiştir." ("Dengeleri değiştiren milliyetçi dalga", 27 Haziran 2018).

Neyin milliyetçiliği, neyin tonu? Aklı başında, bağımsız, bağlantısız düşündüğünü var saydığımız bir gazeteci, nasıl böyle vahim hataya düşer ve ayırıma gider?! "Kürt oyları", "Türk oyları" dediniz an, bambaşka mecraya giriyor, ülkeyi göbeğinden çatlatıyorsunuz!

Böyle kasıtlı-kasıtsız yazan bir yığın.

Bölücülerin heybesini doldurmayalım.

***

Cerrahpaşa Tıp'tan bir prof.'un yakınım hastayı, sırf geciktiğini hatırlattığım için, "Git öl!" demeye gelen bir tavırla muayene etmeyişini burada anlatmıştım. Meğer durumumuz acilmiş. Rapor elimizde. A. İ. T., soruşturmaları savuşturduğunu sanıp sevinmesin. Arkası geliyor. Bir şey daha: Bir hastasını, birinci ameliyattan sonra ikinci ameliyat yapması gerekirken, hastası, istediği 6 bin liradan "Biraz indirim yapabilir misiniz?" dediği için odasından kovup nasıl ölüme terk ettiğini de biliyoruz. Bay Prof. sağlıkla oynamanın vebalini nasıl taşıyacak!

Yazarın Diğer Yazıları