Tehlikenin farkında mısınız?

Perşembe günü bazı gazetelerde küçük bir haber vardı.

Tekirdağ'da uzun süredir işsiz olan bir genç, "Uzun süredir iş bulamadım. Çok bunaldım. Hakkımı herkese helal ediyorum. Beni affedin" diye not bırakıp intihar etti.

Buna benzer bir notu da atanmayan genç bir öğretmen adayı yapmıştı.

Bu iki intihar olayı sadece gazetelere konu olabilen. Son bir yılda işsizlik ve ekonomik kaynaklı kaç kişi intihar etti bilemiyorum.

Ancak bir ülkenin gencecik çocukları işsizlik yüzünden intihar ediyorsa bu çok ağır bir vebaldir.

Bu vebal elbette ülkeyi yanlış yöneten ve bu konuda da ısrarını sürdüren siyasilerin üzerindedir.

Son iki yıldır neredeyse tüm ekonomistlerin hemfikir olduğu bir konudur.

Ekonominin kötü yönetildiği ve her geçen gün daha da kötüye gittiği...

Ekonomistler, politikacılar gibi laf cambazı değildir.

Rakamlarla konuşurlar.

Bir ekonominin iyi mi kötü mü olduğunu verilerle anlarsınız. Türkiye'de maalesef her gazete olmasa da halka bu ekonomistlerin uyarılarını verenler oldu.

İflasların geleceği, bunun da işsizliği patlatacağı açıklandı.

Tabii ki bunu söyleyenler ve yazanlar hep hainlikle suçlandı.

İşte bugün gelinen nokta.

TÜİK verilerine göre işsizlik yüzde 13'e dayandı. Genç nüfusta ise yüzde 23'ü geçti. Neredeyse her 4 gencimizden biri işsiz, baba, anne veya abi-abla eline bakıyor.

İşsizlik önümüzdeki günlerde daha da artacak. Çünkü iflaslar gelmeye başladı. Hükûmet konkordatoların önünü kesti ve şirketler için yapılacak bir şey kalmadı.

Yılların Ulusoy otobüs firması bile iflas etti.

Her iflas unutmayın ki, yüzlerce işsiz demek.

İşsizlik ise, açlık ve sefalet demek.

Üretmeden tüketme politikası!

Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre, vatandaşın bankalara ödeyemediği borçlarda büyük artış var. 2002 yılında 10 milyar lira olan borcunu ödeyemediği için yasal takibe düşenlerin sayısı bu yılın ilk ayında 100 milyar liraya ulaştı.

Ekonomiyi üretmeden sadece tüketerek canlandırmaya çalışan bir politikanın sonucudur.

İşsiz ve çaresiz kalan insanlar borcunu ödeyemiyor.

Şu anda Türkiye'de farklı bir sosyal facia daha yaşanıyor.

İcralar.

Girin internete "Bankadan satılık ev veya arsa yazın" bakın ne göreceksiniz.

Yüzlerce değil, binlerce kredisini ödeyemediği için banka tarafından el konulan evlerin, dükkanların ve arsaların satışı var.

Sahibinden, yani bankadan satılık.

Türkiye sıkıntılı günler yaşıyor. Bütün bunlar olup biterken, halen dünyanın sayılı ekonomileri arasında olduğumuz masalları anlatılıyor.

Bırakın masalları dinlemeyi.

Siz hiç ekonomiden anlamasanız dahi cebinize girene bakın.

1 yıl önce değil, bir ay önce 100 lira ile pazardan ya da marketten ne kadar alışveriş yapıyordunuz, şimdi ne kadar?

Ekonomik veriler gerçekten çok kötü ve Türkiye seçime iktidarın yarattığı hiçbir şey yokmuş gibi iyimser havasıyla giriyor.

Seçimden sonra şu olacak, bu olacak demenin de bir anlamı yok. Zaten şu an kötüyü yaşıyoruz.

İşsiz gençler intihar ediyor, evlere kart ve kredi borcunu ödeyemediği için icralar geliyor.

Daha kötüsü ne olacak ki?

 

Yazarın Diğer Yazıları