Mali disiplin nedir? Ne değildir?

2019 Bütçesi'nin ilk üç aylık harcama ve gelir kalemleri açıklandı. Geçen yıla göre bütçe açığında artış var. Ancak bütçeyi, yalnızca açığın artması ile değerlendirirsek, yanlış sonuca ulaşırız. Çünkü bütçede öncelik, bütçe kaynaklarının ne kadar etkin ve aynı paralelde ne kadar verimli olarak kullanıldığıdır.

Bugün mali disiplin anlayışı, bütçe gelirleri ile bütçe giderleri arasındaki dengedir. Gelir ve harcamaların kalitesine bakılmıyor. Gerçekte ise eğer aşırı vergi yükü varsa bunun sermaye ve yatırımlar için bozucu etkisi ortaya çıkar. Bütçe harcamaları çar-çur edilmişse, bunun da ekonomik istikrarı bozucu etkisi olacaktır. Demek ki mali disiplin ne pahasına olursa olsun bütçe denkliği demek değildir.

Söz gelimi bütçede yatırımlar artarsa, bu nedenle bütçe açığı artarsa ve bu açıkta borçla kapatılırsa, bütçe disiplini bozulmuş olmaz. Zira bu yatırımın reel getirisi ve sosyal faydasını da içeren toplam faydası, ödenecek reel faizden yüksekse, kaynaklar etkin kullanılmış demektir.

Diğer taraftan, tersine bütçede, bütçe kaynakları popülizm için harcanmışsa, yatırımların payı düşükse, kamu açıklarını kapatmak için kullanılmışsa ve bu şartlarda açık yoksa, mali disiplin sağlanmış olmuyor. Tersine potansiyel mali disiplin bozulmuş oluyor. Bu durumda ''devlet üretemeden, kaynak yaratmadan tüketmiş ve kaynakları çar-çur etmiştir.''

Üç aylık Bütçe'nin yüzde 38.64'ü cari transferlere gitmiş. Cari transferler, cari harcamalar olan personel harcamaları, mal ve hizmet alınması için yapılan harcamalardan farklıdır. Cari transferler sosyal güvenlik açıklarını kapamak için, hane halkına yapılan yardımlar ve tarımsal desteklerden oluşuyor. Bunlar içinde yalnızca tarımsal destekler gelir artışı yaratan harcamalardır. Tarımsal desteklerin üç aylık bütçe içindeki payı da yüzde 3.6'dır.

Öte yandan 2019 ilk üç ayında, yatırımların bütçe içindeki payı da yüzde 9.8 dir. 2019 bütçe hedefinde ise yatırımların payı yüzde 6.7'dir.

Bu oranlar mevcut yatırımların amortismanını zar-zor karşılar. Bir yerde devlet yatırım yapmıyor demektir. Zaten uygulamada alt yapı yatırımları Kamu-özel sektör işbirliği çerçevesinde yapılıyor. Bu yol üç açıdan yanlıştır;

1. Yatırımlar daha pahalı çıkıyor. Bu yatırımların finansmanı için devlet daha düşük faizle, özel sektör daha yüksek faizle borçlanır. Ayrıca yatırım maliyetleri içinde, özel sektör kârı da yer alır. Bu nedenle yatırımların finansman maliyeti ve yatırım toplam maliyeti artar. Devlet yaparsa daha ucuza çıkar.

2. Geçiş garantisi, potansiyel bütçe kaynaklarının kullanılması ve Potansiyel harcamaların düşmesi demektir.

3. Köprüden geçen lüks araçlarının, geçiş ücretlerinin bir kısmı asgari ücretli biri tarafından ödeniyor. Başka bir ifade ile bu sistem fakirden zengine kaynak aktarma aracıdır. Bu nedenle toplum vicdanını rahatsız eden bir haksızlıktır.

Yap-işlet devret yatırımı eğer rantabl ise özel sektöre geçiş garantisi vermeden, özel sektöre yaptırmak doğrudur. Yatırım bir zaman sonra devlete kalır. Göcek tüneli bir yap- işlet devret modelidir. Eğer bu tür altyapılar için  talip yoksa, devletin borçlanarak yapması ve yatırım gelirleri ile bu borçları geri ödemesi en doğru yoldur.

Türkiye'de bütçe içinde yatırımların payı dünya standartlarına göre de düşüktür. Gelişmekte olan ülkelerde, bütçe içinde yatırımların payının yüzde 20 dolayında olması gerekir. Zira yatırımlar doğrudan katma değer yarattığı gibi özel sektör yatırımları içinde altyapı oluşturur. Özellikle bu günkü küçülme döneminde ekonominin canlanması için, kamu yatırımlarının artırılması gerekir.

Durgunluk ve daralma dönemlerinde bütçe harcamalarının artması gerekir. Esnek bütçe politikasının uygulanması gerekir. 

Daralma dönemlerinde Kamu harcamaların artırılması ve vergi oranlarının düşürülmesi, bütçe açığını artırır ve fakat hem özel sektör elinde yatırılabilir fonlar kalır, hem de kamu harcamaları talep artışı ve canlanma yaratır.

Ekonominin genişleme ve canlanma döneminde ise vergiler kendiliğinden artacaktır. Borç ödemeleri olduğu içinde harcamalar da kısılacaktır. Bütçe dengesi sağlanacaktır.

 

Yazarın Diğer Yazıları