Satır aralarından çıkarılacak notlar

Tunceli'nin Türkiye Komünist Partisi'nden (TKP) seçilen belediye başkanı "İlla Dersim" deyince, komünist başkanın akıl dışı tavrının ne manaya geldiğini ortaya koymamız gerekliydi. TKP de sonra "Sen ne yaptın Fatih Mehmet! Şimdi sırası mı?! Biraz zaman geçmeliydi. Isındıra ısındıra Dersim'e gitmeliydin..." mealinde saçma sapan bir açıklama yaptı. (Bu partinin genel başkanı şimdi Meclis'te, HDP/PKK'nın kucağında TBMM'ye taşındı, sonra ayrıldı. Ha DDP/PKK, ha TKP... Fark etmiyormuş.)

Hiçbir ülkede parçalayıcı, kendi insanına yabancı bir komünist hareket göremezsin; ama Türkiye'de görürsün.  Akıllandılar, mantık yürütüyorlar, Türkiye'yi bir bütün görüyorlar, onların da fikir olarak, parti olarak -elbette birilerine uşaklık etmedikten sonra- varlık hakları var; üstelik bizler için de ikaz edici olurlar zannettik ama nafile. Adamların niyetleri bozuk. Katranı kaynatsan olmuyor şeker diyelim ve geçelim.

***

Geçen yıl kaybettiğimiz Yücel Hacaloğlu için bir hatıra kitabı çıkarıldı: "Yücel Hacaloğlu-Türklüğe Adanan Bir Ömür". (Editör: Sergen Çirkin, Türk Ocakları Ankara Şubesi Yayını, 470 s.)

Kitabın "Önsöz"ünü Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Dursun Yıldırım Hocamız yazmış.

İki gün önce A. Yağmur Tunalı ile bu hatıra kitabına dair konuşurken, ikimizin de, "Yücel Abi yakın tarih hafızasıydı, ama o bildiklerinin çok azını yazdı, anlattı. Keşke konuşsaydı." demiştik. Bu kitapta Yağmur Tunalı'nın da benim de yazılarım var. Benim yazı kısa; çünkü, Yücel Abi'den dinlediklerimi verdim. Ancak o kadar dinleyebildim. O da Türkeş'le tanışmaları ve Türkeş'in sürgünden dönüşüyle ilgili. Hâlbuki Milliyetçi Cephe Hükûmetlerinde, resmî görevli olarak da Türkeş'in yanındaydı. Çok şeye şahit olmuştu, ima eder, ipucu verir ama daha ötesini konuşmaz, bizi merak içinde bırakırdı.

Prof. Dr. Dursun Yıldırım da "Önsöz"de, Yücel Abi'nin ketumiyetine işaret ediyor:

"Yücel Hacaloğlu, Türkçü, milliyetçi çevrelerinde olduğu kadar, farklı çevrelere mensup insanlarla da görüş alış-verişinde bulunmaktan çekinmeyen bir insandı. Her­kesle görüşmesine karşılık, kiminle neyi, niçin paylaşacağını bilecek ölçüde çok ke­tum bir insandı. Pek çok konuyu bilmesine karşılık hiçbir zaman dile getirmemiştir. O, herkes için zamanının bir 'emin' insanıydı ve öyle olduğu için de çevresinde çok sevilen bir ağabey olarak uçmağa vardı. Ruhu şad olsun..."

Kitapta çok kişinin yazısı yer alıyor. Her biri Yücel Hacaloğlu ve yaşadığı dönemi anlatıyor. Yazıları tasnif ettiğimizde, aslında Yücel Abi'nin anlattıklarından bir kısa yakın zaman tarihi elde etmek mümkün.

Yücel Hacaloğlu, Mustafa Kemal Atatürk"dâhi" diye vasıflandırır.  Kendisince yanlış gördüğünü söylemekten çekinmemiştir. Kitapta yer alan bir mülakatında şöyle der:

"Bana göre mesela dini mekteplerin kapatılması yanlıştı. Çünkü bunların olmadığı yerde, yobazlar ortaya çıkmıştır. Hâlbuki İlahiyat fakülteleri varlığını sürdürseydi, aydın din adamları yetişecekti..." (s. 189).

Okumak lâzım... Daha nice notlar var.

 

Yazarın Diğer Yazıları