Dikkat!!! Konuşmak yasak!..

Burası Angola, Kuzey Kore değil ama baskı, hırs ve "güç zehirlenmesi"nin toplumu esaret altına alan kara öfkesinin yayılışı devam ediyor... Hem de kapkara bir bulut gibi!..

"Kuşatma" sözcüğüne bile rahmet okutacak vahim eylemler - olaylar - uygulamalar dayatılıyor bu ülkede...

Bir kuşatma ki, toplumun tüm duyarlı noktalarını, mücadele azmini ve çığlığını yerle bir etmeyi de hedefliyor... Nefessiz kalması isteniyor toplumun...

Halkın tamamen susması, başını eğmesi, biat etmesi, sessiz kalması ve işkenceye varan tüm sosyo-politik dayatma ve baskılara rağmen tepki göstermemesi isteniyor...

Çünkü "kuşatma" sözcüğünü kıskaca alan, nefesleri cenderede tutan vahim yaptırımlar sabırları öylesine zorluyor ki; Ergenekon ihaneti ve FETÖ şantajıyla birlikte, bireyin esaret altına alınması çabası bile bu dayatmaların yanında bazen hiç kalıyor!..

İnsanlar bir zamanlar FETÖ kuşatmasındaki medyanın yalancı- iki yüzlü bir esareti dayatmasını unutmamışken, sonraları "yandaş medya" adıyla yapılandırılan tek sesli - tek gözlü - tek kulaklı ve çok yalanlı bir yapılanmanın mecburiyeti yetmemiş olacak ki, haber alma özgürlüğü üzerindeki baskılar daha da yoğunlaşıyor.

Kitlelerin susturulması - haber alma özgürlüklerinin kısıtlanması - habercilik yapanların kaleminin kırılması ve muhaliflere ekranların karartılması için yasa üstüne yasa çıkartılıyor, dayatma üstüne dayatma sergileniyor...

Peki; özgürlükleri- geleceği- bilgilenmeyi- aydınlanmayı bağrından yaralayan kirli tuzağın sinsi baskıları duracak mı?..

Hiç umutlanmayın, kapkara yeni örtüler seriliyor insan zihninin, duyarlılıklarının, beklentilerinin ve özgürlüklerinin üzerine...

Hem de sınırları zorlayan ve gücüyle dünyayı şaşkınlığa da uğratan "bilişim" teknolojisini bile boğmaya çalışan ezeli bir hırsın utanç verici yeni eziyetleri geliyor!..

Yerel basın çökertildi...

Seçim, mağlubiyet, erozyon vs. AKP'nin umurunda bile değil…

İşte bakınız, Türkiye yalnızca sosyo-ekonomik açıdan boğulmuyor...

Toplumun gerçekleri öğrenme hakkı yalan zinciriyle dönen matbaa makinelerinden akıtılan zehirli iftiralarla bertaraf ediliyor...

Ve ülke, karanlık algı gazeteciliği ile provokatif - tek sesli televizyon yayıncılığının girdabında çırpınırken, Anadolu'da da çok şaşırtıcı olaylar yaşanıyor...

Asırlık gazeteler kapanıyor, ilan reklam ambargosu ve yasal yaptırımların baskısıyla sürekli tehdit altında tutulan gazeteler ortak bir yayın çıkarmaya zorlanıyor, kimi etkili gazeteler dergiye dönüşüyor ve kimileri de yayın organlarını tamamen kapatarak matbaacılığa yöneliyor...

Basın İlan Kurumu'ndan alınan ilan gelirinin gazete başına aylık 4 bin liraya kadar düşmesi yerel basının içinde bulunduğu çıkmazı derinleştirirken, sonuç yukarıdaki tabloya yansıyor;

Medyanın susturulduğu, geri kalmış ülkelerdeki karanlık insan hakları tablosudur bu!..

Merkez medyada tekelleşme ve yandaş basın kuşatması yetmezmiş gibi; satılmadan-şantaja bulaşmadan (!) "ahlaklı-namuslu gazetecilik" yaparken, özveriyle çalışan yerel gazeteler ardı ardına kapanıyor...

Ve Türkiye, büyük kentlerden Anadolu'ya kadar, iktidar medyasının yandaş kuşatması ile giderek daha çok tek sesliliğe mahkum ediliyor...

İşte yalnızca 2018 yılında 300'den fazla yerel gazete kapanmış, 20'den fazla yayınevi faaliyetine son vermiş... 2019'da da en az 400 gazetenin kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı tahmin ediliyor...

Habertürk'ün, Vatan gazetesinin bile "basılı yayın"a ara verdiği bir ülkede, yerel gazete çıkartılabilir mi?..

Bugün kendini Atatürkçü - solcu sanan gazete ve televizyonlar bile cumhuriyet yanlısı yazarlara ambargo-sansür uygularken; yandaş medyada, "kara liste"ler yüzünden ekrana çıkamayan siyasiler- gazeteciler-yazarlar-sanatçılar internet medyası üzerinden seslerini duyurmaya çalışıyor...

Aydınlar; Twitter, Periscope -YouTube gibi benzeri iletişim araçlarıyla bir yandan çığlıklarını yansıtmaya çalışıyor, diğer yandan da medya üzerindeki kirli ve karanlık kuşatmayı yarmayı hedefliyor... Tüm çabaları baskılara ve tek sesliliğe direnmek, halka doğuları anlatabilmek...

Ancak artık hiç kimse internet medyasında da rahat hareket edemeyecek!!!

İnternete RTÜK darbesi!..

Evet; bir yerde kuşatma - kıskaç - cendere - baskı - gözdağı - tehdit varsa; orada basının güçlenmesinden söz edilemeyeceği bir gerçekken, internetin sınırsız gücünün faşizan baskıları bertaraf etmeye çalışmasına bile tahammül edilmeyecek artık!..

Türkiye'de; her ideolojik çevrenin kendi içerisindeki ahlaksızca sansür ve ambargosunu dağıtmaya çalışanlar internet gazeteciliği - internet radyoculuğu üzerinden seslerini duyurmaya çabalarken, AKP iktidarı bu cephenin de bertaraf edilmesi için hazırladığı yasayı uygulamaya koydu...

Çünkü RTÜK Yasası'nda yapılan değişiklikle, internet yayıncılığı yapmak isteyenler en geç bir ay içerisinde "100 bin lira lisans ücreti" ödemedikleri takdirde seslerini duyuramayacak...

Yani, internet mecrasında radyo-tv yayıncılığıyla muhalefet etmeye çalışanlar önümüzdeki aydan itibaren yayınlarını kapatmak zorunda kalacak... Ne yazık ki çoğu kişi veya kurum 100 bin liralık lisans ücretini ödeyemeyecek...

Velhasıl, interneti kuşatmak için geçen yıl çıkartılan yasanın uygulama yönetmeliğinin dünkü Resmi Gazete'de yayınlanmasıyla, Türkiye'de bağımsız medyaya çok ağır bir darbe daha vurulmuş oldu...

Anlayacağınız, televizyonlar üzerinde baskısı devam eden RTÜK, internet mecrasını da denetimi altına alacak ve "Twitter'in Allah belasını versin" diyenler tek sesli haberciliğin kulvarında daha rahat cirit atacak...

Yakında bu ülkede; sosyal medya kullanıcılarına da lisans alma zorunluluğu getirilirse, hatta konuşmak bile yasaklanırsa kimse sakın ola şaşırmasın!!!

Yazarın Diğer Yazıları