"Atın söyleyeceğini eyeri söyler"

Kurtuluş savaşına giden meşakkatli yolda ilk toplantı yeri olarak Amasya'nın seçilmesinin en önemli nedeni emniyetli olmasıydı. Emniyetli olmasının nedeni ise Beşinci Kafkas Tümeni'nin varlığıydı. Komutanı Çerkez Yarbay Cemil Cahit Toydemir idi. Hüseyin Rauf Bey vasıtasıyla Anadolu'ya tayini yaptırılmıştı. Beşinci Tümen'in alay ve tabur kumandanlarından Şemseddin Jular ile Osman Onarak Munaroka da Çerkez'di.

Amasya Tamimi, M. Kemal Paşa, Hüseyin Rauf Orbay ve Ali Fuad Paşa tarafından hazırlandı. Erzurum Kongresine katılan Kuzey Kafkas kökenli delege ve görevliler de vardı.

Hüseyin Rauf Orbay, Bekir Sami Kunduh, İbrahim Süreyya Yiğit, Mustafa Kemal Paşa'nın yaveri Muzaffer Kılıç gibi…

Mustafa Kemal Atatürk 24 Nisan 1920'de TBMM'nin ikinci birleşiminde düşüncelerini şu sözlerle ifade etti:

"Çerkezler başlangıçtan beri olağanüstü duyarlı oldular. Herhalde eski çağlardan beri kendi yurtları olan kuzey Kafkasya'da bağımsız yaşamak arzusunu duymuşlar ve bunun için çalışmakta bulunmuşlardır… Ve bizimle de içten ilişkilerde bulunmuşlardır. O derece ki kendi canları, kendi varlıklarını Türkiye'nin kurtuluşu, varlık ve bağımsızlığıyla yakından ilişkili görmüşler ve buraya kalplerini bağlamışlardır."

Kurtuluş savaşı sırasında işgalci güçlere destek veren Çerkezler olduğu gibi Kuva-yi Milliye hareketine destek verenlerde vardı ve sayıları oldukça fazlaydı.

İstanbul'da Fuad Paşa başkanlığında toplanan Çerkez kongresi Mustafa Kemal Paşa'ya bağlılıklarını bildirmişti.

Sadece Kurtuluş savaşı sırasında mı?

Cumhuriyet tarihinde Çerkez kökenli o kadar çok değerli siyasetçi isme sahibiz ki bazı isimleri belirtmeden geçemeyeceğim.

Türkiye'nin ikinci başbakanı ve Atatürk'ten sonra TBMM'nin ilk başkanı Ali Feti Okyar…

Önder Sav, Eski Dışişleri Bakanı Bekir Sami Kunduh, Abdüllatif Şener, Hüsamettin Özkan, Zekeriya Temizel, Hasan Fehmi Güneş ve Emin Şirin.

O kadar çok isim var ki...

Sadece askeriyede ve siyasette mi Çerkez vatandaşlarımız var?

Hayır!

Nazım Hikmet, Mehmet Aslantuğ, Ediz Hun, Zafer Ergin, Bergüzel Korel, Rutkay Aziz, Zerrin Tekindor, Kandemir Konduk, Hıncal Uluç, Süleyman Seba ve Can Bartu.

Neden bunları anlatıyorum biliyor musunuz?

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Seymen…

2011-2013 yılları arasında Kafkas Dernekleri Başkan Yardımcısıyken "Turuncu Devrimlerin" finansörü olan NED adlı "think thank" örgütünün desteklediği Denge ve Denetleme Ağı'nın çatısı altında, PKK yanlısı yayın politikası ile bilinen bir kanalda yapmış olduğu röportajı çıktı ortaya.

Video içeriğinde özetle Seymen, Çerkezlerin Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren asimilasyon politikalarına uğratıldığını, birinci sınıf vatandaş olarak yaşamak istediklerini, herkesin eşit ve haklara sahip olması kendilerinden bu haklardan eşit şekilde yararlanmak istediklerini belirtti.

Etnik kökenleri rahatlıkla söylemek istediklerini, Türkçe konuş zorlamasıyla Çerkez dilini unuttuklarını, Yeni Anayasada bunların telafi edilmesini, kendilerinin Kürt, Türk değil Çerkez olduklarını aktardı.

Bir de ekliyor ve "Kürtlerin demokratik mücadelesini destekliyoruz" dedi.

Videodaki konuşmalar çok eski tarihli olduğu için İYİ Parti teşkilatlarının, GİK ve Başkanlık Divanın bu konudaki tavrını takip ettim.

Herhangi bir açıklama gelmeyince Hasan Seymen'i aradım. İlk videoyu izlediğimi ve düşüncesini sordum. "Söylediklerimin tamamının arkasındayım" dedi ve ekledi:

"Dünya'da Çerkez dili ile ilgili bir ülkede eğitim verildiğini neden Türkiye'de de verilmiyor? Dilimizi unutma noktasındayız. Devlet eli ile buna çözüm bulunmalı. Biz yaptığımız çalışmayı TBMM de Devlet Bahçeli'ye, Cemil Çiçek'e, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na da sunduk. Denge Denetleme Ağı ile çalışma yaptık. Ancak bir süre sonra bu çatı altından ayrıldık. Bunları tarihi gerçekler. İsteyen kişi ile belgeleri ile konuşurum."

Bu konuşma sonrası terör örgütü yanlısı bir kanalda yaptığı röportaja denk geldim kendisine gönderdim. "Bu videoda farklı bir şey söylemiyorum. Genel başkan müsaade ederse hepsini tarihsel gerçeklerle ortaya koyan belgeler var. Söylediğim her şeyin sahibi benim. Sonucu ne olursa kabulüm" yanıtını aldım.

Hasan Seymen de tepkilerin ardından bir basın açıklaması yaptı:

"Cumhuriyetimizin nitelikleri, devletimizin bütünlüğü, resmi dilimiz, bayrağımız, Milli Marşımız ve Başkentimiz ile ilgili temel ve vazgeçilmez ilkelere aykırı herhangi bir talep yada ima kesinlikle bulunmamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin birlik ve bütünlüğüne halel getirecek herhangi bir tavrın karşısında durmaktan dahi geri atarsam gök girsin, kızıl çıksın"

Basın açıklamasını okuduğumda panik ile yazılmış ilk sayfasını başka biri, ikinci sayfasını başka biri yazmış gibi algıladım. Arada ciddi bir anlam farklılığı var çünkü. Yazı sonunda kendisini Türk olarak görmeyen bir kişi, neden Türk yemini olan "Gök girsin, kızıl çıksın" diye yemin eder onu da anlamış değilim.

Türk siyasetinde kilit noktada olan ve tabanının büyük çoğunluğun milliyetçi yapıda olduğu, kendini merkez de konumlandırmaya çalışan bir İYİ Parti Hasan Seymen'in bu sözleri ile her daim karşılaşacak.

Konuştuğum tüm il teşkilatları büyük bir tepki içinde. Mesele sadece Hasan beyin özellikle altını çizdiği masum dil öğrenme isteği olsa özel üniversitelerde ya da devlet üniversitelerinin bazılarında bu bölümde okumak isteyenler için imkân sağlanabilir. Ancak Sayın Seymen'in ifadeleri çözüm sürecindeki politikalara destek ve asimilasyon açıklaması kabul görmeyecektir.

İlk kongrede blok liste ile seçim yapılacak olsa ve kendisi o blok listede olsa dahi delegelerin büyük bir çoğunluğunun kendisinin ismini çizeceğini düşünüyorum. Çarşaf liste içinde bütün anahtar listelerde olsa dahi rekor düzeyde ismi çizilecektir. Çarşaf listede kendi başına olsa 3-4 oy dışında oy alamayacak durumdadır. Hal böyle iken neden istifa etmez de Genel Başkan Meral Akşener'i bekler?

Anlamıyorum.

Amaç Genel Başkan Meral Akşener'i zor durumda bırakmak mı?

Bu sorunun cevabını merak edenler, Osmanlı'dan Kurtuluş Savaşına, Cumhuriyet'ten bugüne kadar Çerkezlerin bu ülkeyi nasıl inşa ettiklerini iyi okusunlar.

Bir Çerkez atasözü ile bitireyim: Atın söyleyeceğini eyeri söyler. Dört bacağı varken at bile tökezler.

 

Yazarın Diğer Yazıları