Ünal Karaman'ın gönderisi…

Türkiye'de teknik direktör olmak zor zanaat! Hele hele bu işi "süper" diye adlandırılan kesimde yapıyor iseniz. Üstüne üstlük bir de herkesin kendini teknik direktör sandığı, ya da yerine koyduğu Trabzon'da bu işi yapıyor iseniz.

Kıssadan hisse ile başlayalım.

Trabzonspor'a, 1992-1993 ve 1993-1994 dönemlerinde teknik direktörlük yapan Belçikalı George Leekens, ayrılık vakti geldiğinde onuruna verilen veda yemeğinde şöyle tarif yapmıştı:

"Trabzon'a geleceğim zaman dostlarım "orada herkes teknik direktördür" demişti. Bende "herkes" tabirini erkekler olarak algılamıştım. Oysa burada kadınlarda teknik direktör imiş!"

***

Hisseyi anlayabilenlere bırakıp, hani tabir vardır ya; "kraldan fazla kralcı olmak" diye oradan devam edip, geçtiğimiz hafta Sivasspor maçından sonra bizim gibi kıyısından köşesinden değil de, sahanın tam ortasından teknik direktörlüğe soyunup Ünal Karaman'ı "Bu işten anlamıyor. Bununla gitmez" diyerek yerden yere vuranlar (başta basında eli kalem tutup, ağzından çıkanı duymayanlar) olmak üzere yerden yere vuranlar az değil idi.

Sonra ne oldu? Beşiktaş karşısında Trabzonspor rakibinin de sağladığı kolaylıkları iyi değerlendirip tarihi bir galibiyete imza attı. Bir hafta sonra kimisi sus-pus oldu. Kimisi şimdilik kafasını kuma gömdü! Kimileri de "daha çok maç var" diyerek kötülük için beklentiye girdi.

Aslında "dahası var" diyenlere, "Ünal Karaman'ın geldiği günden bu yana olan performansını bir bütün halinde değerlendirin ve ondan sonra yorum yapın" demek lazım.

***

Her neyse; biz dönelim Beşiktaş maçına ve Ünal Karaman'ın Trabzonspor'u adım adım takip eden basın mensupları da içinde olmak üzere Kamil Ahmet kartı ile herkesi ters yüz eylemesine. Herkesin homurdanarak izlediği Kamil Ahmet'i sahaya rakibin oyununu bozsun diye de sürdüğünü tahmin ettiğimiz Ünal Karaman, oyuncusunun arkadaşlarına da sağladığı katkıyla Beşiktaş karşısındaki radikal kararı ile tebriği hak etmiştir.

Her ne kadar topla oynama üstünlüğü yüzde 60'a 40 olmak üzere Beşiktaş'ta olsa bile Trabzonspor başta yine kalecisi Uğurcan olmak üzere Sosa'sı, Hüseyinleri, Nwekame ve Sorlöth'u ile yakaladığı fırsatları azami düzeyde değerlendirmeyi becerip sahadan galip ayrıldı.

Hem de, Abdulkadir Ömür, Ekuban gibi yıldızlarının yokluğunda.

Bu da gösteriyor ki, birincisi Süper Lig'de istikrarlı takım diye henüz ilk sıraya yazılacak bir kulüp oluşmadı. İkincisi bu işin olumsuzluklarını tamamen teknik adamlara bağlamak hiç doğru değil. Üçüncüsü, gazetedeki sütun sahibinden, stüdyodaki lâf üretininden, tribünde seyirci diye oturanına kadar herkes, hiçbir zaman kendini tam olarak teknik direktör yerine koymasınlar. Dahası bu işi yapanların emeğine saygı duysunlar. "Beşerdir bu zaman zaman da şaşar" gerçeğinin kendilerini de ilgilendirdiğini asla unutmasınlar.

İşte son Beşiktaş maçı ile Ünal Karaman'ın "Anlayana sivri sinek saz" hesabıyla yaptığı gönderme budur. Tabii bana göre!

 

Yazarın Diğer Yazıları