Hastalıkta ve sağlıkta insanlıktan çıkmayacağıma…

Rezillerden rezil beğenmeye çalışıyorum.

Bir yanda "Gebermiş mi"ciler var. Kaba, saygısız ve vicdansızlar.

Diğer yanda tabut etrafında dans edip şarkı söyleyen "Play this at my funeral"cılar. Sinsi, saygısız ve vicdansızlar.

Bir taraftakiler "kin kusuyorlar", ölümü -sanırsın Azrail onlar- kendi paylarına galibiyet sayıyorlar!

Diğer taraftakiler bir "insanın" yaşadığı sağlık sorunundan kendilerine "eğlence" çıkarabiliyorlar, alay ediyorlar.

"Piskevit aşkına" hunhar paylaşımlar…

Mizah mı?

Kara mizah mı?

"Kötü bilirdik"in peşin ilanı mı?

"Helal etmiyorum" beyanı mı?

Düpedüz "kötülük" bu.

"Kötü" olmaktan daha kötü ne olabilir ki insan!

***

İlk olarak;

Geçmiş olsun.

İkinci olarak;

Hastalık ve ona karşı geliştirilen/geliştirilmeyen tepkilerden siyasi konum belirlemeye, siyasi taraf tescillemeye çalışmak bizatihi ve daha ağır hastalıktır. Bu  tür süreçlerde asıl ve makbul olan siyasi değil insani ölçüler kullanmaktır.

Üçüncü olarak;

MHP'li yöneticiler, genel başkanları hakkında ortaya atılan "ölümcül senaryolara" tepki göstermekte haklı olabilirler ama bu senaryoların oluşmasına fırsat veren, çoğu insana "Ne oluyor yahu" dedirten iklimin de, "Solunum yolu enfeksiyonuna bağlı ateş yükselmesi" şikayeti olduğu açıklanan biriyle ilgili olarak "Rabbim bizim ömrümüzden alıp sana versin" gibi, "Rabbim seni bize bağışladı" gibi çok derin acı, korku, panik içeren mesajlardan bağımsız gelişmediğini görebilmeleri gerekir.

Dördüncü olarak;

MHP Genel Başkanı'nın sağlık sorunu ister "solunum yolu enfeksiyonu", ister "bağırsak enfeksiyonu", ister "anjiyo", "ister bilinç kaybı", ister "pıhtı" ne olursa olsun, en iyi senaryonun da, en kötü senaryonun da değiştiremeyeceği, siyaset husumet dolayısıyla bir insanın hastalığından haz alabilmenin "insanlık dışı" olduğudur!

Allah mısınız; hastalık, kulun kulu cezalandırma yöntemi olamaz. Hastalık, bir iç soğutma aracı olamaz. Hastalık, bir intikam, rövanş manivelası olmaz. Hastalık, "oh" demek için yaslanılan bir payanda olamaz.

Bütün bu niyetler, bütün bu tavırları sergilemeyi kendine yakıştırabilen kim varsa, "insanlık"la ilgili kâh aleni, kah gizli bir defo sahibi demektir.

***

Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nu, sağlığında çok eleştirmiştim; hem yazılarımda, hem sohbet etme imkanı bulduğumuzda yüzüne karşı. Yüreğini severdim ama siyasi güzergahını hiçbir gün benimsemedim. O lanetli gün, o şaibeli kazanın haberi geldikten sonra, helikoptere ulaşılamayan değil gün her dakika genzimin nasıl yandığını, burun direklerimin nasıl sızladığını, midemden nefes boruma doğru olan o dagalanmaları ve nihayetinde zamanlı zamansız girdiğim ağlama nöbetlerini unutamam. Hiçbir şey yapamıyor olmaktan, bir evladının bu milletin elinden kaydığını sadece izliyor olmaktan kaynaklanan ızdırabımı dün gibi hatırlıyorum. Hatırladıkça yeniden boğulacak gibi oluyorum.

Merhum Necmettin Erbakan'ın ölüm haberi geldiğinde, "bir devir kapandı" gerçeği nasıl yeri doldurulmaz bir alanı boşaltmıştı zihnimde. Keza merhum Süleyman Demirel de öyle…

Merhum Bülent Ecevit'in son günlerini gözünün önüne getirip de içi cız etmeyen var mıdır?

"Deniz Baykal iyileşti" diye yapılan röportajın fotoğraflarını yayınladıklarında, yarattığı algıdan dolayı nasıl öfkelenmiştim meslektaşlarıma…

Ve…

İktidarının ilk gününden bu yana eleştirdiğim, muhtemelen de son gününe kadar eleştireceğin Tayyip Erdoğan'ın başına bir hal gelse, en azından milyonlarca seveninin acısı karşısında saygıyla eğileceğimden, hatta o tablo karşısında gözlerimden süzülecek bir kaç damlayı engelleyemeyeceğimden o kadar eminim ki…

Zannediyorum, şu fani dünyada, hakkıyla yerine getirebildiğim az şeyden biri "insan kalabilmek" mücadelesi.

***

"Karşında" saydığının ölümünden medet ummaktan büyük acizlik olamaz herhalde…

Bu acze düşenleri kınıyorum.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye, bir kere daha geçmiş olsun diliyorum.

***

"Devlet Bahçeli'ye geçmiş olsun diledi ama Meral Akşener'e dilemedi"ci idrak fukaraları illa ki çıkacaktır. Onları da aydınlatayım:

Henüz yaşarken öldürülmediği için Akşener'i değil Bahçeli'yi konu etmeyi tercih ettim. Yoksa, hem bütün kalbimle Sayın Akşener'e de geçmiş olsun diliyorum. Akşener'i kameranın karşısına çıkmış olması kurtardı. Yoksa, biliyorum ki, bir iki gün daha göz önüne çıkmamış olsa, onun da, aynı insanlık dışı, aynı rezil, aynı mide bulandırıcı tevatürlerin hedefi olmaması işten değildi… O da kim bilir kaç kere öldürülecekti! Bahçeli'ye bunu yapanları kınayanlar tarafından üstelik de…

***

Beni ve benim gibileri belki biraz daha sevimsiz kılacak ama inanıyorum; dünyayı dürüstlük, adalet ve vicdan kurtaracak!

 

Yazarın Diğer Yazıları