Tadımızı kaçırmasınlar!

Bir Fenerbahçeli olarak önce hakkı teslim edip, Galatasaray'ı tebrik edeyim.

Hakemdi, şu etkiydi, bu faktördü hepsini geçiyorum. Çünkü galibiyeti daha çok isteyen, daha çok koşan, daha hırslı olan Galatasaray'dı.

Dünyanın sayılı derbilerinden birinde büyük heyecan yaşadık. Ter döken herkese de teşekkür edelim..

**

Ve gelelim, dönen tiyatroya..

Taraftarlık incitme, kırma, dökme üzerine değil, keyfe, heyecana, tatlı bir rekabet üzerine bina edildiğinde kıymetli..

Ben de bir taraftar olarak buna dikkat ediyorum.

Ancak, bazen bazı konumlar ya da makamlar, herhangi bir taraftardan daha dikkatli olmayı gerektirir..

Siyaset bu konumlardan biri.

Ağzınızdan çıkacak her söz, sadece sizi değil, birlikte mücadele ettiğiniz koca bir camiayı da etkileyebilir, bağlayabilir..

O yüzden siyasetin taraftarlık etmesini hep yanlış buldum..

Siyasilerin spordan ve tribünlerden uzak durmasını savundum..

Geçen haftaki konuşmasında İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in bu konudaki uyarısını da önemsiyorum..

"Stadlara siyaset sokmayın. Takımlarımızın alınterini, gayretlerini tartışılır hale getirmeyin" dedi..

İsabetli bir uyarıydı..

Anlayan anladı. Anlamayan, zaten işin cılkını çıkarmak için aportta beklediğinden, söylenenle değil, 'söylenmeyenle' dans etti..

**

Şimdi de bir başka tartışmanın fitili ateşlendi..

Fenerbahçe-Galatasaray maçının ardından aktörler hemen devreye girdi.

Spor konuşuyormuş gibi yapıp, siyaset yaptıklarını anlamayacak kadar saf olduğumuzu sanıyorlar.

Cumhurbaşkanlığı danışmanları Yiğit Bulut ve Mehmet Uçum, öyle laflar ettiler ki, bildiğin operasyon.

Operasyon dememin sebebi, bulundukları konum.

Her ikisi de devletin zirvesinin 'danıştığı' kişi.

Cumhurbaşkanı, bu seviyedeki zihinlere danışır mı danışmaz mı bilmem, ama adları danışman.

Yiğit Bulut'u da, Mehmet Uçum'u da geçmişte tanıdım. Her ikisiyle de selamım-sohbetim oldu.

Ben o sohbetlerde şiddetli birer anti-Erdoğan'cı hatırlıyorum ama, bugün Tayyip Erdoğan'ın danıştığı(!) kişiler..

**

Yiğit Bulut, Ali Koç'u hedef alıyor ve diyor ki; "Haftalardır taraftarını devlete karşı kışkırtan.."

Devlete karşı olmadığını hepimiz biliyoruz. Siyasi kimlikleriyle açık taraf olup, Trabzonspor'a da büyük haksızlık ettiklerini aklı başında olan herkes biliyor. Trabzon çıkıyor topunu oynuyor, ter döküyor, bazı siyasi ağızların siyasi hesaplarla ettikleri laflar yüzünden, bu emek, bu alınteri tartışılır oluyor. Haksızlık değil mi bu?

Fenerbahçe tribünleri FETÖ'ye isyan ettiğinde de böyle söylüyordu bunlar. "Devlete yürüyorlar" diyorlardı.. Heyhat, olanı anlamamakta, söyleneni çarpıtmakta pek mahirler..

**

Bir diğer Cumhurbaşkanı danışmanı, Fenerbahçeli Mehmet Uçum da, "Ali Koç'a istifa çağrısı yapıyor.."

Hedef aynı; Ali Koç..

Sözlerine katılırsınız katılmazsınız, ama Ali Koç'un hedef olmasının bir sebebi var..

Ersun Yanal'ın hataları, futbolcuların beceriksizliği ya da talihsizliği, adını ne koyarsanız koyun, bunları tartışmadan hedef direk Ali Koç.. Bu kişiler, Cumhurbaşkanı'nın danışmanı.. Ali Koç da, Cumhurbaşkanı'nın damadının tavrına itiraz edenlerden. Bir nevi mutfakta biri var.

**

Oysa bulundukları konum gereği daha dikkatli olmalılar.. Siyasi kimlik taşıyorlar.. Daha da ötesi, devletin dişlileri arasında yer alıyorlar. Yani taraf olsalar da, bunu sessiz sedasız yaşamak gibi bir zorunlulukları var..

Bu dikkatsizlikleriyle, belki de Fenerbahçe taraftarı olan Cumhurbaşkanı'nı da zora sokuyorlar, bilemem..

Bildiğim, devletin zirvesi ve çevresindekiler, tribündekiler kadar rahat olamaz..

Bu konuda İYİ Partili Mehmet Aslan'ı da uyarırım hep.. O da ipin ucunu kaçırır. Siyasi bir kimlik taşıdığı halde, tribünden seslenir, ben de kızarım..

Bu arızalı duruma örnek çok. Genel Başkanı'nın sözleri karşısında, "Ben şuradan tarafım" diyen siyasi kimlikler de tanıyorum..

Siyasi kimlik taşıyorsanız, bıçak sırtı bir durumdasınız demektir..

Dikkat etmeniz gerekir..

Dahil olduğunuz siyasete zarar verebilme ihtimalinden söz etmiyorum sadece..

Galatasaraylı, Fenerbahçeli, Trabzonsporlu, Beşiktaşlı, Göztepeli, Sivassporlu, Diyarbakırsporlu, Antalyasporlu, velhasıl bambaşka renklere gönül vermiş insanların, memleket meselelerine dair buluştukları siyasi duruşa hasar verme ihtimalinden, gönül kırma ihtimalinden söz ediyorum..

Sevimsiz bir durum..

**

Elbette her birimiz bir takıma gönül vermişiz.. Sevgimizi daha çok kompartıman yaratacak bir üslupla değil, işi tadında bırakacak bir üslupla ifade edersek, gönül kırmaz, gönülleri fethederiz..

**

Başta söyledim.. Ben Fenerbahçeliyim..

Ama pazar günkü maçın ardından Galatasaray'ı tebrik edebiliyorum..

Ya da Trabzonspor'un alınterinin tartışılmasına sebep olacak siyasi manevralara, en az bir Trabzonsporlu kadar itiraz edebiliyorum..

Kitaptan falan okumadım, yaşayarak öğrendim.

Yaşımın kattığı tecrübe var elbette. Ama aynı vakarı, gencecik bir kardeşimde de görebiliyorum.

Demek ki pek doğruymuş; "Akıl yaşta değil, baştadır" sözü..

**

Demem o ki, akıllı olmak, siyasi manevraların rüzgarına kapılmamak lazım.

Hele de sürekli yanılan siyasi karakterlerin gazına, asla gelmememiz lazım.

Gerisi, ayrı renklerle başlayıp, keyiflerde buluşan hikayenin, yani bizim hikayemizin tadı..

Tadımızı kaçırmalarına izin vermememiz lazım.. 

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları