Bir Türkiye manzarası

Yaşım altmışı geçti. Türkiye'de siyasal iktidarlar değişse de siyaset etme biçiminin çok değişmediğini gördüm.

Ne değişmedi?

BİR: Benden senden anlayışı değişmedi.

İKİ: Günü kurtarma düşüncesi değişmedi.

ÜÇ: Kervan yolda düzülür bakış açısı devam ediyor.

DÖRT: Tam zamanında yönetmek ve tedbir almak yerine, bekleyip duruma göre harekete geçmek anlayışı sürüyor.

BEŞ: İster gazeteci olsun isterse başkası, "muhalifini haksızlık da olsa bertaraf et kendini rahatlat" fikri tüm canlılığı ile yaşıyor.

ALTI: Siyasette, iyiye iyi, kötüye kötü demek yerine, "rakibi karala gitsin" zihniyeti değişmedi.

YEDİ: Yalan söyleyip aldatarak yönetme politikası da değişmedi.

SEKİZ: Gösteriş, sükse, "desinler" şeklindeki davranış kalıpları aynen yerli yerinde duruyor.

DOKUZ: "En iyisini biz biliriz. Muhalefet doğru söylese de boş ver" anlayışı devam ediyor.

ON: Adeta suçluyu belirli yıl ve aralıklarda ödüllendirmek anlamına gelebilecek "af yasası" çıkarma geleneği değişmedi.

Daha başkaları da var elbet.

Bütün bunlar ve benzerleri sebebiyle Türkiye'de huzurlu bir siyasal düzen asla kurulamadı. 

Neden kurulamadı?

BİRİNCİSİ, yurttaş olarak önünü göremiyorsun.

Ne demek bu?

Şu demek: "Arkası olmayan" bir memursanız, çok çalışayım, kariyer yapayım ve günün birinde bürokrasinin tepesine çıkayım diye hayal kuramazsınız. Çünkü oraya çıkma aşamasına gelseniz bile, iktidar gücünü aşamazsınız. Eğer siyasi görüşünüz iktidara yakınsa bir parça şansızız var demektir, yoksa ağzınızla kuş tutsanız bile asla hayal ettiğiniz yere sizi ulaştırmayacaklardır. Eğer gelecek hayali kuramıyorsunuz, umudunuz tükenmez mi?

İKİNCİSİ, "ekmek aslanın ağzında." Hatta gırtlağında. Ne kadar çabalarsan çabala, eğer adamınız yoksa haksızlığa uğramanız işten bile değil. Hayır, umutsuzluk aşılamak değil amacım. Yaşanan gerçeklik bu. Hocasından (mesela FETÖ) hacısına kadar, herkes torpil listesi veriyor.

ÜÇ, bırakın felsefeyi, fikri, ideolojiyi, din bile, politik adaletsizlikleri durdurmaya yetmiyor. Tam tersine dindar olduğunu söyleyenlerin kendisi adaletsizlik yaratıyor.

Eskiler "dindar adamdan zarar gelmez" diyorlardı.

Şimdi de söylesinler.

Söyleyemezler. Çünkü tam tersini görerek, duyarak, çevremizden öğrenerek yaşamaktayız. Dini okul mezunu, diplomalı bürokrasi, dinin istediği gibi, hak edene hak ettiğini vermiyor. Ne verecekse iktidarın istediğine veriyor.

DÖRT, Türkiye'de ideolojiler hep iddialıydı, ama hiç bugünkü kadar kendisiyle çelişmemişti. Bir başka anlatımla "dava" dedikleri şeyi, bizzat dava sahibi olanlar yozlaştırdı ve içini boşalttı. Bunun en çarpıcı örneğini iktidar ve ortağının siyasal davranışlarında görebilirsiniz.

Türkiye'de birçok şeyi düzelttik diyorlar ama biçimsellikten öteye geçmiyor. Öz aynen duruyor, lakin biçim az çok değişmiş. Hepsi bu kadar.

Esasında öz ve biçimin birlikte değişmesi değil mi?

Öyle..

Ama bizde öyle değil.

Ülkeyi yönetenler, bizi nasıl bir ülkede yaşatıyor? Siyaset bize ne sunuyor?

Güven mi?

Adalet mi?

Özgürlüklerle dolu bir ülke mi?

Nasıl?

Soruyorum: Herkesin endişeleri giderildi mi? Yarını kaygısız yaşayabiliyor muyuz?

Hepsi olumsuz.

Öyle ise nasıl huzur toplumu olacağız?

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları