1, 2 ve 8: Bu meseleden Cumhurbaşkanına hakaret suçu çıkar mı?

Muhalefet devletin kasasından kaybolan 128 milyar doların hesabını sormakta kararlı ve cevabını alana kadar da sormaya devam edecek gibi görünüyor. Sorunun ısrarlı bir şekilde sorulması, cevabının ise ısrarla verilmemesi ve hatta soruya yasaklar, engeller koyulması, başlangıçta buna gerekli ehemmiyeti vermeyen vatandaşı bile cevaba dair meraklandırmaya başladı.

CHP tarafından asılan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin silüeti üzerinde "128 milyon dolar nerede?" yazılı afişler, cumhurbaşkanına hakaret niteliği taşıdığı gerekçesi ile toplatıldı.

CHP, bu defa da afişlerindeki Cumhurbaşkanlığı külliyesinin silüetini kaldırarak soruyu yineledi, afişler yine kaldırıldı.

Kastamonu'da CHP İl Başkanlığı, 'izahı olmayan şeylerin mizahı olur' diyerek, soruyu bir de "256 kağadın yarısını nettiniz deyvesenize" diyerek sordu ama bu defa da "çağrışım" nedeniyle afişler kaldırtıldı.

Oysa, hiç şüphe yok ki, bu soruyu sormak anayasal bir hak.

Şeffaflık

Evvela, dilimizde tüy bitse de önemini vurgulamayı sürdüreceğimiz mesele şeffaflık.

Demokrasilerde, devlet yönetimi şeffaf olur.

Evet, 128 milyar dolar büyük para, ancak değil 128 milyar dolar, mevzubahis 1 Türk Lirası (TL) dahi olsa fark etmez, devlette kayıtsız, usulsüz, açıklanamaz, hesabı verilemez şekilde 1 kuruş bile eksilemez.

Öğrenmek istenilen açık: Doların değerini TL karşısında düşük tutmak için Merkez Bankası tarafından bozdurulan hazineye ait yabancı paralar nerede?

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 7. maddesine göre: "Hükümet politikaları, kalkınma planları, yıllık programlar, stratejik planlar ile bütçelerin hazırlanması, yetkili organlarda görüşülmesi, uygulanması ve uygulama sonuçları ile raporların kamuoyuna açık ve ulaşılabilir olması … zorunludur."

O halde kayıtların kamuoyu ile paylaşılmaması, yasanın ihlali demektir.

Muhalefetin vazifesi

Bununla birlikte, şeffaflığı sağlayacak olan da yatay denetimi gerçekleştirecek olanlardan biri de muhalefettir. Yani, yarının iktidar adaylarıdır.

Siyasi rekabetin devlet yönetimine faydası, iktidardaki yöneticileri diken üzerinde tutacak, sıkıştıracak, eleştirecek ve hesap vermek zorunda bırakacak muhalefetin vatandaşın aydınlanmasını sağlamasıdır.

Zira, adil ve dürüst seçimler de bu şekilde yapılır.

Muhalefet, böylesine büyük meblağdaki paranın nereye harcandığını soramazken, demokratik çerçevede adil bir seçim yarışının yaşanması mümkün olabilir mi?

İfade özgürlüğü

Ayrıca, değil muhalefet partileri, AKP'ye oy veren seçmenler de dahil, tüm vatandaşlar yapılan harcamaların da eksilen paraların da hesabını sorabilir.

İfade hürriyeti, bunun için vardır.

128 milyar doların akıbetine dair sorunun toplum nezdinde tartışılması demokrasi için elzemdir.

İdarecinin kanuni sorumluluğu

Üstelik, soru sormanın anayasal bir hak olmasının yanı sıra, cevap vermek de idarecinin kanuni sorumluluğundadır.

Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 8. maddesine göre, "Her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından … kötüye kullanılmaması için gereli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili mercilere hesap vermek zorundadır."

Cumhurbaşkanı mı, genel başkan mı?

Peki, 128 milyarın nereye harcandığının sorulmasının neresinde Cumhurbaşkanına hakaret vardır?

Aslına bakarsanız, asıl, soruyu bu şekilde Cumhurbaşkanının şahsı ile ilişkilendirerek suç çıkarmak, cumhurbaşkanına hakarettir ve mesele yine partili cumhurbaşkanlığına müsaade eden bu hükümet sisteminin yarattığı karmaşaya dayanmaktadır.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve yarattığı tek kişilik yönetim, Cumhurbaşkanını bu tarz konularda sorulacak soruların zorunlu muhatabı yapmaktadır.

Oysa soru, "kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olan" Cumhurbaşkanı da dahil herkese yöneltilmiştir ve bu kişiler kayıtları ortaya çıkarmakla yasal olarak sorumludur.

Yazarın Diğer Yazıları