10 yıl geciktiniz Sayın Erdoğan!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 10 yıl gecikmeli olarak bizim söylemlerimizi kullanmaya başladı. Zararın neresinden dönerseniz kârdır!
10 yıl önce aynen şöyle demiştik:  “Bir milletin, milletler ailesi içinde başarılı olması, tıpkı bireyin kendi hedefine yoğunlaşmasında olduğu gibi toplum olarak ortak hedeflere, millî hedeflere yoğunlaşmasına bağlıdır. Millî kimlik, millî motivasyonun temelidir. Millî kimliği zayıflatmaya çalışmak, yerine başka kimlik yerleştirmeye çalışmak ise bugünkü dünyada, toplu intihar demektir.
Kendi millî kimliğini benimseyememiş insanlar, hem kendilerine, hem içinde bulundukları topluma zarar verir. Hangi etnik, dini veya siyasi gerekçeyle olursa olsun, millî kimliği reddeden insanlar, psikolojik olarak rahatsızdır; hastadır ve tedavi edilmeleri gerekir. Çünkü, içinde bulundukları toplum ile ters düşmüşlerdir; içinde bulundukları toplumla çatışma içindedirler.
Türkiye’de İslâm ile çatışmaya düşenler de hastadır. Çünkü halkla çatışma içine düşmüşlerdir. Bu hastalığın tedavisi şarttır. Hangi görüşe sahip bulunursanız bulunun, bu gerçekliği kabul etmek aklın ve bilimin gereğidir. O halde millî ve dinî kimliği birbirine aykırı unsurlarmış gibi ele almak, birbirinin alternatifi gibi takdim etmek, bu yüzden çağın şartlarına uyum sağlayamamak da aynı derecede hastalıktır ve tedavi edilmelidir.
Türkiye’nin çözümü, sosyal psikolojide
aranmalıdır.”
Bu görüşleri, Tayyip Erdoğan Türk kimliğini etnik kimlikler arasında saydığı ve millete değil uyruğa bağlı bir kimliği, Türk kimliği yerine yerleştirmeye çalıştığı zamanlarda da tekrarlamıştık. 

* * * 
Şimdi Erdoğan da terörle mücadele ile ilgili soruları cevaplandırırken aynen şöyle diyor:
 “İşin sosyolojik boyutu olduğu gibi sosyoekonomik boyutu gibi sosyopsikolojik boyutu var. Türkiye’de biz Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Gürcü’sü, Abaza’sı asla ayrım yapamayız. Etnik noktada söylüyorum. Bizi üst düzeyde bağlayan bir kimlik var. Nedir o? Biz bir defa Türk Milleti’yiz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Anayasamız da ’Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olana Türk denir’ demiş, biz bunu kabul etmişiz. Bunu kabul edemeyenlerde bir hastalık var. O hastalık şu; diyor ki, ’ben Türk değilim, Kürt’üm’. Kardeşim buradaki ifade, etnik anlamda bir Türklük değil, buradaki ifade; Anayasal anlamda, ’vatandaşlık bağıyla bağlı olana Türk denir’ diyor. Bundan niye rahatsız oluyorsun? Senin bir defa etnik kimliğin ne ise ona zaten bizim saygımız var. Onu kimse değiştiremez ki, sen busun. Ama bizi bir de en üst düzeyde bağlayan bir şey var. Nedir bu? ’Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı’ diyoruz. Vatandaşlık bağı. Buna, sen ‘hayır’ diyemezsin. ’Hayır’ dediğin zaman o zaman biz bölük pörçük hale geliriz, yazık olur. Dünyanın neresine giderseniz gidin, her ülkede bir çatı var. Mesela İtalya’da, ’İtalyan Milleti’ diyor, Polonya’da ’Polonya Milleti’ diyor. Bu şekilde oluyor. Buna senin itiraz etmen doğru olmaz, bu seni sıkıntıya sokar. Şimdi bizim ülkemizde etnik yapı itibariyle bütün bu etnik unsurların hepsine ’eyvallah’ diyoruz. Hepsi birbiriyle kardeş olacak, kaynaşacak, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı çatısı altında ve bundan da kimse rahatsız olmayacak. Bunu başardığımızda bu gücün önünde hiçbir güç duramaz. İşte bizim yapmak istediğimiz bu. Onun için etnik milliyetçiliğe karşıyız.” 

* * * 
İşte yıllardır biz de bunu diyorduk Sayın Erdoğan? Fakat bu kabullere gelirken çok hata yaptınız! Milli kimliği etnik bir kimlik derekesine düşürmek istediniz. Türk kimliği yerine Türkiye kimliğini yerleştirmeye çalıştınız. Sonuç alamadınız ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini benimsemeyi hem kendiniz, hem partiniz hem de Türkiye için daha akıllı bir yol olarak gördünüz. Zaten akıl için yol birdir!
Yakında ekonomide de milliyetçilik yapmak zorunda kalacaksınız; süreç bunu dayatacak! Bari Türkiye’ye zaman kaybettirmeyin!

Yazarın Diğer Yazıları